Milliyet yazarı: Ahmet Hakan'ın annesinin o sözü, Nişantaşı'nın görünen yerlerine asılır mı?

Milliyet yazarı: Ahmet Hakan'ın annesinin o sözü, Nişantaşı'nın görünen yerlerine asılır mı?

Milliyet yazarı Özay Şendir, "Ahmet Hakan’ın hemen her gerilimli olaydan sonra köşesinde yer verdiği, annesinin, “Herkes kendini kurtarır, olan sana olur” cümlesi Nişantaşı’nın görünen yerlerine asılabilir mi?" diye sordu. 

"12 Ekim’deki resmi tatilde çalışan belediyelere kayyum atayıp, yüzlerce kişiyi görevden alan Madrid Yönetimi. Polislerin, gazetecilerin görüntü araçlarına el koyma yasağının devamı kararını veren de Özerk Katalunya Bölge Parlamentosu. Söz konusu Türkiye olduğunda durmadan kırmızı çizgilerini hatırlatan Avrupa Birliği, söz konusu İspanya olunca gık diyemedi" görüşünü savunan Şendir, "Oysa İspanyol halkı da en az bizim kadar demokrasiye layık olan bir halk. Sayın AB yetkilileri sizin renk skalanızda kırmızının kaç tonu var acaba?" diye yazdı.

Özay Şendir'in "Kırmızının 50 tonu" başlığıyla yayımlanan (21 Kasım 2016) yazısı şöyle:

 

Polise, gösteriler sırasında gazetecilerin fotoğraf makineleri ve kameralarına el koyma hakkı veren  yasanın  kaldırılması için yapılan teklif, Meclis’te ezici bir çoğunlukla reddedildi.

Ülke genelindeki resmi tatilde çalışmaya devam ettikleri için 11 belediyeye kayyum atandı, 207 belediye meclis üyesi ve çalışanı görevden alındı...

Yukarıda saydığım her iki gelişme, Türkiye’de değil İspanya’da yaşandı.

12 Ekim’deki resmi tatilde çalışan belediyelere kayyum atayıp, yüzlerce kişiyi görevden alan Madrid Yönetimi.

Polislerin, gazetecilerin görüntü araçlarına el koyma yasağının devamı kararını veren de Özerk Katalunya Bölge Parlamentosu.

Söz konusu Türkiye olduğunda durmadan kırmızı çizgilerini hatırlatan Avrupa Birliği, söz konusu İspanya olunca gık diyemedi.

Oysa İspanyol halkı da en az bizim kadar demokrasiye layık olan bir halk.

Sayın AB yetkilileri sizin renk skalanızda kırmızının kaç tonu var acaba?

Su ayak izimiz

Bir kilo dana eti üretmek için 15 bin 455 litre su harcıyor insanlık.

Yani günde 3 litre su için bir insanın 14 yılda içtiği suya eşit bir harcama bu.

Bir porsiyon pilav için 95, bir fincan kahve için 140, tek bir yumurta için 135 litre su harcıyoruz.

Bir çift deri ayakkabının su maliyeti 8 bin litre.

Buruşturup kolaylıkla çöpe attığımız, tek bir A4 kâğıt sayfanın su maliyeti 10 litre.

İngiltere, şu an internetten 1 GB veri indirmenin ne kadar suya mal olduğunu hesaplıyor, harcanan elektrik üzerinden.

Coca-Cola, geleceğe dair projeksiyonlarında, su kıtlığını, obeziteden sonraki en büyük risk olarak tanımlıyor.

Gelecekte, su kullanımına dünya genelinde kısıtlamalar gelecek, büyük göçler ve savaşlar su yüzünden çıkacak. Başta özel sektör olmak üzere Türkiye gelen bu dalgaya hazır olmalı...

Merak bu ya...

Amerikan dolarına günde 1 kere olmak üzere rekor seviye yasağı getirilebilir mi acaba? Cep telefonu ekranına habire rekor mesajı geliyor, şarjımız bitiyor. 

Ahmet Hakan’ın hemen her gerilimli olaydan sonra köşesinde yer verdiği, annesinin, “Herkes kendini kurtarır, olan sana olur” cümlesi Nişantaşı’nın görünen yerlerine asılabilir mi?

Kimsenin sinyal vermediği ve kimseye ceza yazılmadığına göre, arabalardan sinyal sistemini kaldırsak ve daha ucuza arabalar alsak iyi olmaz mı?