Milliyet yazarı Abdullah Karakuş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın geçen günlerde gerçekleştirdiği görüşmeyle ilgili olarak "Beyaz Saray" izlenimlerini yazdı. "Heyetin çıkışını Beyaz Saray bahçesinde beklerken güneşte bunalıyoruz. Gazetecilerin oturup haber yazacağı ve bekleyeceği alan yok. Konuklara yapılan ikram kültürü de yok Beyaz Saray’da. Su bile ikram edilmiyor" diyen Karakuş, "Su almak için küçük bir odaya gittiğimizde de sadece 1 dolar bozdurarak alabileceğimizi öğreniyoruz. Bir su alabilmek bile büyük zahmet Beyaz Saray’da" ifadesini kullandı.
Abdullah Karakuş'un "Beyaz Saray izlenimleri" başlığıyla yayımlanan (19 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
White House, ABD başkanlarının Washington’da bulunan resmî ikametgâhı ve resmi ziyaretçilerini ağırladıkları yer. Beyaz Saray bizi yoğun güvenlik önlemleri ile karşıladı. Daha önce de 3 ABD Başkanı ile yapılan görüşmeler için geldiğim Beyaz Saray’da bu defa önlemlerin daha çok olduğunu gördüm. Sincaplar parklarda Dışarda bisikletli, atlı ve arabalı olmak üzere bir çok gizli servis elemanı sürekli tur atıyor güvenlik için. Beyaz Saray’a girişimiz de kolay olmadı önlemler nedeniyle. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuk edildiği Blair House, Beyaz Saray’ın tam karşısında olduğu için güvenlik nedeniyle önündeki alan kapatılmıştı. O nedenle kapatılan alanın çevresinde tur atarak giriş yapacağımız batı kapısına geldik. Parktan geçerken de sincapların koşuşturmalarını görüyoruz. Kapatılmış alana geçişimiz için pasaportlarımızı gösteriyoruz gizli servis elemanlarına. Onlar da giriş yapılacak kapıya telefon ederek doğum tarihimizi söylüyor ve akredite olup olmadığımıza bakılarak içeri alınıyoruz. Oval Ofis’te sıkışıklık Giriş kapısına geldiğimiz zaman da çantalarımız tek tek belirli bölgeye alınıyor ve bomba köpeklerinin aramasından geçiriliyor. Biz ise kırmızı işaretlerimizi yakamıza takıp, okutmak için kartlarımızı alıp, aranarak giriyoruz bahçeye. Daha sonra çantalarımızı almak için tekrar dışarı çıkıyoruz. Beyaz Saray’ın bahçesinde tören askerleri bayraklarıyla karşılıyor bizi. Görüşmelerin yapılacağı binanın önünde bekliyoruz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makam aracıyla gelişini. Baş başa görüşmenin yapıldığı Oval Ofis ve basın toplantısının yapıldığı Roosevelt Salonu çok dar ve küçük alanlar. Kapıdaki karşılamanın ardından koşarak gönderildiğimiz Oval Ofis’e alınıyoruz. Küçük binadan geçerken Beyaz Saray sözcülerinin basın toplantısı yaptığı yerden geçiyoruz. Orası da küçük ve kalabalık. Rusya ile yaşanan kriz nedeniyle yine açıklamalar yapılıyor Türk heyeti Beyaz Saray’dayken. Oval Ofis o kadar küçük ki adım atacak yer kalmıyor gazeteciler girdiğinde. Oval Ofis’te gazetecilerin kalma süresi 2 dakikayı bulmuyor. Başkan Trump samimi davranışları ile dikkati çekiyor. Beden dili çok samimi olduğunu gösteriyor. Bir diğer dikkatimi çeken konu da Trump’ın konuğundan önce salona girip çıkması. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sıcak karşılıyor Trump.
Baş başa görüşmenin ardından Roosevelt Salonu’nda ikili ortak basın toplantısı yapılıyor. Burada Erdoğan’ın konuşması İngilizce’ye çevrilirken, Trump’un hızlı konuşması Türkçe’ye çevrilmiyor. İkilinin basın toplantısının ardından heyetler arası görüşmenin de olacağı öğle yemeğine geçiliyor. İki tarafın heyeti de kalabalık. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Erdoğan’ın sağında oturuyor yemekte. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın oturduğu yer ise dikkatimizi çekiyor hemen. Heyetler karşılıklı otururken Kalın ev sahibi gibi masanın başında oturuyor. Salona girenler “Kalın başköşede” esprileri yapıyor. Erdoğan’ın sol yanında Dışileri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu otururken MİT Müsteşarı da dosyalarıyla yine masada. Dar ve küçük Beyaz Saray koridorları ve salonlarında tarihi büstleri ve resimleri görüyoruz geçerken. İkram kültürü yok Heyetin çıkışını Beyaz Saray bahçesinde beklerken güneşte bunalıyoruz. Gazetecilerin oturup haber yazacağı ve bekleyeceği alan yok. Konuklara yapılan ikram kültürü de yok Beyaz Saray’da. Su bile ikram edilmiyor. Su almak için küçük bir odaya gittiğimizde de sadece 1 dolar bozdurarak alabileceğimizi öğreniyoruz. Bir su alabilmek bile büyük zahmet Beyaz Saray’da. Heyetin çıkışında ise yüzlerin güldüğünü görüyoruz. Özellikle Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun. Erdoğan ve Türk heyetinin, ABD yönetimine, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in mutlaka iade edilmesi ve PYD’ye yönelik hassasiyetlerimizi açık ve net olarak anlattıklarını öğreniyoruz çıkışta.