Milliyet yazarı Melih Aşık, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal cuntacılar tarafından darbe gecesi nasıl kaçırıldığını anlattı. Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Mehmet Şanver’in kızının düğünü sırasında "Çok hızlı hareket eden komando benzeri askerlerin kulübü bastığını" söyleyen Aşık, orada bulunan bir arkadaşının izlenimlerini aktarırken, "Kuvvetleri komutanları neredeyse tam kadro düğündedir. Düğün sürerken komutanlar darbeyi haber alıyor. Kendilerine boş bir oda verilmesini istiyor. Yaklaşık 10 komutan o odaya geçerek toplanıyorlar. Sonra komutanların toplandığı odayı basılıyor, komutanlar yere yatırıp kelepçeliniyorlar" ifadelerini kullandı. Aşık, Org. Abidin Ünal'ın kelepçe takan askerlere "Ben böyle bir emir vermedim, size bu emri kim verdi, diye soruyor..." dediğini aktardı.
15 Temmuz gecesi başlayan darbe girişiminin önceden bilinebileceğini öne sürerek "Aylardır özellikle ABD yönetimine yakın basın Türkiye’de bir darbe olabileceğinden söz ediyor. Ağustos şûrasında 18 Cemaatçi general ile pek çok subayın emekli edileceği haberleri yayımlanıyor. Cemaatçilerin bir darbe yapabilecekleri ucundan kıyısından yazılıyor" ifadelerini kullandı. Aşık, Boğaziçi Köprüsü'nün darbeci askerler tarafından kapanmasından saatler sonra darbe yapıldığının öğrenilmesine ilişkin olarak, "Bütün bunlara rağmen Cemaat nasıl olup da takibe alınmamış, nasıl olup da darbe önceden ortaya çıkarılmamış... Mantık izah edemiyor" diye yazdı.
Melih Aşık'ın Milliyet'in bugünkü (17 Temmuz 2016) nüshasında yayımlanan 'Düğünde şok!' başlıklı yazısı şöyle:
Önceki akşam darbe girişimi sırasında Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal Kadıköy’de Moda Kulübü’nde düğündedir. 400 davetlinin katıldığı bu düğünde Eskişehir’deki Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Mehmet Şanver’in kızı evlenmektedir. Hava Kuvvetleri komutanları neredeyse tam kadro düğündedir. Kulüp’teki dostlarımızın anlattığına göre... Düğün sürerken komutanlar darbeyi haber alıyor. Kendilerine boş bir oda verilmesini istiyor. Yaklaşık 10 komutan o odaya geçerek toplanıyorlar. O sırada Moda Kulübü otoparkına bir (veya iki) helikopter iniyor. Çok hızlı hareket eden komando benzeri askerler kulübü basıyor. Birkaç el havaya ateş ederek önce korumaları etkisiz hale getiriyorlar. Sonra komutanların toplandığı odayı basıyor, komutanları yere yatırıp kelepçeliyorlar. Davetliler şok içinde, olup biteni anlamaya çalışıyor. Org. Abidin Ünal kelepçe takan askerlere: - Ben böyle bir emir vermedim, size bu emri kim verdi, diye soruyor... Kelepçeyi takan asker sadece: - Bize böyle talimat verildi, diyor... Gelen ekip komutanları adeta sürüklercesine alıp götürüyor. Eğer komutanların korumaları gelenlere ateş açmaya kalksa kan gövdeyi götürecekti. Korumalar teslim olunca kan dökülmüyor. Davetliler ve kulüp personeli ömür boyu unutamayacakları bir şok yaşıyor. Ankara uykuda! Gözaltına alınan ve aralarında general rütbesinde hayli subay da bulunan darbecilere bakılırsa cuma geceki darbe girişimi öyle ufak, basit bir girişim gibi görünmüyor. Çok sayıda subay belki de aylardır darbe planları yapmış... Bu planları kendi aralarında tartışmış, çeşitli birliklerle temas kurulmuş, ne zaman, nasıl hareket edileceği kararlaştırmış. Böylesine kapsamlı bir darbe hazırlığına rağmen... Özel istihbarat teşkilatına sahip Beştepe’nin haberi olmamış... İçişleri Bakanı’nın emrindeki Emniyet İstihbarat’ı uyumuş... Uyuduğu için Bakanını uyarmamış... Darbenin en önemli unsuru jandarma olmasına rağmen, bu teşkilatın başındaki komutanlar ve İçişleri Bakanı hiçbir şeyden haberdar olmamış... Milli Savunma Bakanı, onlarca general, yüzlerce subayın içinde olduğu darbe girişiminden, ancak girişim başladıktan sonra haberdar olabilmiş... MİT’e gelince... O da ancak helikopterler binaya ateş açtığında olayın farkına varabilmiş. Oysa aylardır özellikle ABD yönetimine yakın basın Türkiye’de bir darbe olabileceğinden söz ediyor. Ağustos şûrasında 18 Cemaatçi general ile pekçok subayın emekli edileceği haberleri yayımlanıyor. Cemaatçilerin bir darbe yapabilecekleri ucundan kıyısından yazılıyor. Bütün bunlara rağmen Cemaat nasıl olup da takibe alınmamış, nasıl olup da darbe önceden ortaya çıkarılmamış... Mantık izah edemiyor. ACI Aynen Nice’teki kamyonlu terörist gibi.. Gözü dönmüş, 30 Ağustos’ta tasfiye edileceğini düşünerek çılgına dönmüş bir grup her şeyi yıkıp yakarak saldırıyor. Asker askeri vuruyor. Asker polisi vuruyor. Polis askeri vuruyor. Erat genellikle eğitime gidiyorsunuz diye sahaya sürülmüş. Bir süre sonra teslim oluyor. Ancak emir kulu gariban erlere yönelik saldırılar da yürek yakıyor. Darbenin başarıya ulaşmayacağı ilk saatlerde belli oluyor. Emekli General Ahmet Yavuz şu tweeti atıyor: “Başarılı olması mümkün olmayan bir kalkışma. Yarına bir şey kalmaz. Sakin olun” Ne var ki darbeciler kan dökülmesini umursamıyor. Meclis bombalanıyor. Sonuçta, demokrasiye bağlı vatandaşın, askerin, polisin sağlam duruşuyla darbe önleniyor. Geriye acılı insanlar ve darbelerden yakasını kurtaramayan bir Ortadoğu ülkesi kalıyor. Askeri darbelere “demokrasiyi yok ederek” değil, “demokrasiyi savunarak” karşı çıkılır. Akif Kökçe KRİZ ABD derin devletiyle bağlantılı etkili bir kuruluş olan Uluslararası Kriz Grubu İCG, 2016 raporunda: “Türkiye, Öcalan ile yeniden konuşmaya başlamalıdır. HDP ve Kandil’le de yeniden temaslarda bulunmalıdır. Türkiye Güneydoğu’da merkezi olmayan yönetim için (PKK’nın demokratik özerklik dediği seçenek) yeniden müzakerelere başlamalıdır”, diyor. İCG, eğer bunlar yapılmazsa darbe olasılığından söz ediyor. ABD derin devletinin bir başka organı Foreign Policy dergisi de bu yıl yayımladığı iki yazıda darbe iması yaptı. Her yazıda koşulan şart aynı: “Çözüm sürecini yeniden başlatın” ABD bunu dayatıyor.