Mimar Mühendis Odaları Birliği Çeşme Projesi’ne sert tepki gösterdi. Bunun bilimden yoksun bir talan ve ekolojik yıkım projesi olduğunu savunan birlik, “Sermayenin ve bir grup insanın çıkarı için bu alanın yok edilmesine ve sayısız canlı türünün zarar görmesine yaşam döngüsü içindeki işleyişe müdahale edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un hafta başında İzmir Ticaret Odası'nda Çeşme Projesi'nin detaylarına ilişkin yaptığı açıklamaların yankıları sürüyor. Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu, meslek odalarının tepkisini çarpıcı açıklamalar ile ortaya koydu.
TMMOB açıklamasında, Bakan Ersoy'un, 12 bin hektar (120 milyon metrekare) alanı kapsayan ve kamuoyunda Çeşme Projesi olarak bilinen Ege Turizm Merkezi Çeşme Etabı'nın “Doğaya zarar vermeyeceği ve biyolojik çeşitliliği koruyacağı” iddiasının gerçeği yansıtmadığı öne sürüldü.
Ersoy'un, plan çalışmalarında son aşamaya yaklaşılan turizm bölgesinde 200'den fazla otel alanı da oluşturulacağı ve ihalelerin parsel bazında yapılacağı açıklamasına, meslek odaları birliği, “Çeşme ilçesi, sermaye ve merkezi – yerel yönetimlerin çabasıyla parsel parsel ihale edilmek isteniyor. Kuşkusuz bu ihtiyacın toplumun ve doğanın ortak yararıyla en ufak bir ilişkisi bulunmuyor. Şunu çok iyi biliyoruz; bütün kente beton döksek yine de gözü doymak bilmeyen bir akılla karşı karşıyayız” yanıtını verdi.
2019 yılı ortalarında kamuoyunda tartışmaya açılan Çeşme Projesi'nin kısa sürede bir talan projesi olduğunun ortaya çıktığını savunan meslek odaları birliği, yapılmak istenenin Kanal İstanbul Projesi'nden farksız olduğunu söyledi.
Birlik, son iki yıldır yetkili bakanlıklar tarafından Çeşme Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi sınırlarının genişletildiğini, SİT alanlarındaki koruma statülerinin düşürüldüğünü vurguladı.
Alanda mevcut mera, zeytinlik ve nitelikli tarım arazilerinin tarımsal faaliyet dışında kullanılmasını sağlayacak İl Toprak Koruma Kurulu kararı alındığının hatırlatıldığı açıklamada, “Bu kararlar, bilimsel dayanaktan yoksun olup, bir süre sonra gündeme gelecek plan kararlarına altlık teşkil etmesi amacıyla yapılmaktadır. Alandaki mülkiyetlerin yüzde 97'si kamu mülkiyeti olmasına rağmen bu projenin hayata geçmesi durumunda buranın parsel parsel satılacağı itiraf edilmektedir. Üstelik bu itiraf çok sayıda üniversitenin, sivil toplum kuruluşları ve özel şirketlerin katkısıyla yapılarak kamuoyu aldatılmaya çalışılmaktadır” denildi.
Çeşme Projesi kapsamında suyun ters ozmoz yöntemi ile denize deşarj edilmesinin deniz ortamında ekolojik tahribat oluşacağı kaydedildi.
Açıklamada, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Peyzaj Araştırmaları Derneği'nin iklim değişikliğine dair bilimsel raporları ve eylem planları dayanak gösterilerek kuraklık ve su kıtlığı riskine dikkat çekildi.
Bu raporlarda, 2050 – 2100 yılları arasında Çeşme ve çevresi de kırılgan olarak niteleniyor. Ortalama toprak sıcaklığı artışı, buharlaşma artışı, toprak nemi azalışı, ardışık kurak günler, toplam yağış miktarında azalış, sıcak hava dalgası gün sayısında artış faktörlerine göre Çeşme Yarımadası riskli bölgeler arasında yer alıyor. Bu raporlara atıfla suyun depolanması ve kullanımında daha dikkatli davranılması gerektiğine işaret eden meslek odaları birliği, “Hal böyleyken İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde yapılan bu akademik tabanlı çalışmalarda ortaya çıkan sonuçlar yoksa inkar mı edilmektedir” sorusunu gündeme getirdi.
Meslek odaları birliği, söz konusu turizm bölgesinde bir Cumhuriyet Köyü ve Hayvan Köyü kurulacağı yönündeki açıklamayı, “Projeyi şirin gösterme makyajı” diye nitelendirdi. Çeşme Projesi'nde bahsedilen 130 bin sakız fidanı dikileceği söyleminin tamamen hayal ürünü olduğunu savunan birlik, belirtilen 325 hektarlık mevkide sakız fidanı dikilmesinin mümkün olmadığını, teknik olarak ağaçlandırmaya uygun bu kadar büyüklükte bir alan bulunmadığını duyurdu.
Açıklamada, “Tarımsal ürünler niteliklerini sadece toprakta değil, ekosistemden de alır. Bu alanda yapılacak her türlü müdahale, ekosistem ve tarımın bütünlüğünü olumsuz etkileyecek, habitatın ve sayısız canlı türünün ölümüne sebep olacaktır. Bu kadar hassas bir alanda bu projenin hayata geçmesi ekolojik felakete sebep olacak bir karardır” ifadeleri yer aldı.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, popülist söylemler ve bilimsel açıdan tartışmalı uygulamalar ile kamuoyunun aldatılmasına izin vermeyeceklerini belirterek, açıklamasını şöyle sonlandırdı:
"Turizm dışında bir kalkınma stratejisi sunamayan, tarımsal destekleri her geçen yıl azaltan, tarımı ve sanayiyi dışarıya bağımlı kılan, özellikle iklimsel krizin bu derece tırmanışta olduğu süreçte doğayı sömürülmesi gereken bir meta olarak gören bu aklı gayet iyi tanıyoruz."
"Tartışıldığı günden beri bir kent suçu olan bu yağma projesinin tarafları, bütün süreci “Aman aramızda kalsın” mutabakatıyla yürütmesine rağmen şeffaflıkla övünebilmektedir. Açıkça söylüyoruz: Bu rant projesinde rol alan herkes (siyasetçi, bürokrat, bilim insanı, meslek insanı…) bu ekolojik kıyımın ve yıkımın bizzat suç ortağıdır.
Proje detaylı olarak incelendiğinde; ormanlık alanlar, kıyılar, SİT alanları, tarım alanları, sulak alanlar, önemli doğa alanları ve meraların üstün kamu yararı anlayışıyla bütüncül olarak korunması esasından uzak, Çeşme Yarımadası'nın eşsiz doğal güzelliklerini ve ekosistemini tahrip edici nitelikte olduğu açıkça görülmektedir.
Sermayenin ve bir grup insanın çıkarı için bu alanın yok edilmesine ve sayısız canlı türünün zarar görmesine yaşam döngüsü içindeki işleyişe müdahale edilmesine izin vermeyeceğiz."
"Alaçatı Sulak Alanı'nda yaşanan katliamı mumla aratacak yeni bir katliam Çeşme Projesi'yle gerçekleştirilmek istenmektedir. Çeşme Yarımadası'ndaki ekolojik yıkım geri dönülemez bir noktaya ulaşmadan, bu yıkımın acilen durdurulması konusunda yetkili kurum ve kuruluşları sorumlu davranmaya, bu talan projesinden vazgeçmeye çağırıyoruz. Yaşam destek sistemi olarak görülmesi gereken bu alanlara sahip çıkmak, iyileştirmek ve korumak yerine tüm bu ekosistemlerin sağlığını geri döndürülemeyecek şekilde bozabilecek mega proje istemiyoruz.
Aksi takdirde, bu kararların altında imzası bulunanlar, gelecekte yaşanacak olası kuraklık, trafik ve koku sorunlarında, doğal afeti gerekçe gösteremezler. Çünkü yaşanacak her türlü sorunun faili bizzat kendileridir.
Kentimize dönük bu saldırılar sadece meslek odalarının konusu değildir. Bu nedenle geleceğimizi tehlikeye atacak rant projelerine karşı bütün kesimleri birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz."