'Minareyi çalan kılıfını hazırladı, gitti'

'Minareyi çalan kılıfını hazırladı, gitti'

CHP lideri Deniz Baykal, Almanya'daki Deniz Feneri davasının Türkiye ayağının ortaya çıkması için 2 yıldan beri uğraştıklarını söyleyerek, "Siz orada mahkumiyete neden olacak belge olmasına ihtimal veriyor musunuz, minareyi çalan kılıfını çoktan hazırladı gitti, yerleştirdi, aldı, götürdü" dedi. Edirne'de bulunan CHP lideri Baykal, Deniz Feneri davasında geç kalındığını vurguladı.

Baykal, "Almanya üstüne gitti, bitirdi. Olay bizim olayınız sahtekarlığı yapan bizim vatandaşımız, parasın kaptıranlar bizim masum vatandaşımız aldatanlar bizim, o para Türkiye'ye gelmiş, tesisler kurulmuş, televizyon kurulmuş fabrika kurulmuş, gemiler almış, teşkilat kurmuş, şimdi Alman liste yolluyor soruşturmuyoruz"  dedi.

"Siz orada mahkumiyete neden olacak belge olmasına ihtimal veriyor musunuz?" diyen Baykal, "Minareyi çalan kılıfını çoktan hazırladı, gitti, yerleştirdi, aldı, götürdü. Bunun takdirlerinize sunuyorum. Haklılığımızın önemi ortaya çıkıyor. Geciktirip süründürerek örtbas ederek konuları toplumun dikkatinden kaçırmaya çalışıyorlar. 1.5 yıl sonra milletimize bu konulara el koyacak" dedi.

"Çıkış yolu var"

Ülkenin ekonomik ve sosyal sıkıntıları olduğunu, bu dönemden çıkmak için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini ve "Sıkıntılı dönemin sonuna geliyoruz" diyen Baykal, "Siyaset her zaman değişim getirir. Hiçbir şey yerinde olmaz sürekli değişim, yenilenme yeni bir başlangıç şansı daima vardır. Türkiye böyle bir noktaya geliyor. Önümüzdeki kısa sürede 1.5 yıllık süre içinde 2011 de Mayıs ayında Türkiye yeni bir dönem içine girecektir. Bunu hep beraber görüyoruz. Sorunları çözmeye yönelik yeni bir iktidar dönemi kaçınılmaz hale geldi. Gerçekleştirmenin  hazırlıklarını yapıyoruz" dedi.

"Atatürk kimsenin köküne bakmadı"

Hükümetin 'açılım' tartışması çıkardığını, gece gündüz açılım edebiyatı yaptığını kaydeden Baykal, "Türkiye'de ekonomik ve sosyal sorunlar var ama bugünkü iktidar bir açılım tartışması çıkardı. Daha ne olduğu netleştirilemedi, içi doldurulamadı. 'Kürt açılımı' diye başladılar, sonra milletten tepki alıyoruz diye korktular, 'demokratik açılım' dediler. Sonra 'milli birlik açılımı' dediler ama bir türlü bu konuyu kamuoyuna huzura kavuşturacak bir ortama getiremediler. İnsanları etnik kökene göre ne bölüyorsun, niye ayrışmayı vurguluyorsun?" dedi.

"Devlet sağlam temel üzerine kuruldu" diyen Baykal, "Atatürk ve arkadaşları Türkiye'yi kurarken kimseyi köküne ailesini sülalesine ırkını etnik durumuna göre ayırmayı aklının kenarından geçirmedi. Bu devleti kuruyoruz bütün insanlar Türk vatandaşımıdır hepimiz Türk milletinin parçasıyız dediler. İnsanların mezhebi dini inancı farklı olabilir ama bu milletin eşit parçası olmasına engel teşkil etmez. 72 milyon insan varsa hepimizin cebindedir bu ülkenin tapusu" diye konuştu.

Erdoğan'a yolladığı mektup...

Başbakan Erdoğan'ın demokratik açılım konusunu kendisiyle görüşme talebiyle ilgili olarak Baykal, "Bu tartışmaların çıkmasından sonra Başbakan, bizimle, CHP'yle, görüşme gereği duydu. 'CHP ile de temas kuralım, onlarla da konuşalım, birlikte bu işi götürüyor izlenimi verelim' diye ona birileri akıl verdiler. O akıl doğrultusunda harekete geçti ve bize bir mektup yazdı. Dedi ki 'ziyaretinize geleyim, şu meseleleri bir konuşalım'... Bunun üzerine ben uzun bir cevap verdim. Kendisine bu açılımla ne yanlışlar yapılıyor, neler hatalıdır, neler sakıncalıdır, hangi tuzaklar kurulmuştur, bunu ayrıntılı olarak anlattım. Kendisine bu düşüncelerimizi ortaya koyan 20 yıl önce hazırladığımız raporları, çalışmaları, düşünceleri, 'bak bunları oku da gör, biz 20 yıldır bu işin içindeyiz, 20 yıldır bu konuda doğruları anlatıyoruz, bak belgeleri' diye onları da gönderdik" dedi.

Kapalı kapılar ardında, milletten gizli, milletin bilgisi dışında çalışma yapılmasının yanlış olacağını belirten Baykal, "Bu çok önemli bir konu. Böyle bir konuda ne konuştuğumuzu şu anda bile değilse, günü geldiğinde böyle bir konuda ne konuştuğumuzu, milletimizin bunu öğrenmesine fırsat verecek şekilde bir televizyon kaydına birlikte alalım. Gel seninde görüşelim. Kapalı kapılar ardında değil" dedi.

Baykal, "Gerçeğin ne olduğunun anlaşılamayacağı, o öyle dedi, şu şöyle dedi... İşin dedikoduları nereye çeksen uzar. O buluşmayı televizyon kaydına alacağız. Günü geldiği zaman kim ne söyledi, tarihe bir belge olarak sunacağız" diye konuştu.

"Bu görüşmeyi sen istedin, biz olur dedik. Şimdi sen kaçıyorsun, şimdi buna sormak lazım, Sayın Başbakan Deniz Baykal'dan mı kaçıyor, yoksa milletten mi kaçıyor" diyen Baykal, "Kapalı kapılar ardında görüşürse Deniz Baykal'la görüşecek, ama televizyonu koyduğumuzda milletimizi ortaya koyuyoruz. Ben kendime avantaj sağlamıyorum. Anlaşılıyor ki Sayın Başbakan milletin huzurunda bu konuya konuşmaya hazır değildir. Bu ortaya çıkmıştır. Bunun takdirini halkımıza bırakıyoruz" dedi.