Miras takibi için gittikleri Birleşik Arap Emirlikleri'nde hapse girdiler!

Miras takibi için gittikleri Birleşik Arap Emirlikleri'nde hapse girdiler!

İstanbul'da yaşayan bir müvekkillerinin dedesinden kaldığını ileri sürdüğü mirası için Birleşik Arap Emirlikleri'ne giden ve burada emiri dolandırdıkları iddiasıyla 2,5 ay hapis yatan avukatlar Vahit Aykut Ergil ve Metin Uraçin yurda döndü.

DHA’da yer alan habere göre, İstanbul'da yaşayan Bora A., “Abu Dabi'de vefat eden dedemden miras kaldı” diyerek vekalet ve belgeleri verdiği avukat olan Vahit Aykut Ergil'i mirası takip etmesi için görevlendirdi. Avukat Ergil, miras davası takibi için kendisine tercümanlık yapacak İstanbul Barosu Dış İlişkiler Başkanı Avukat Metin Uraçin ile birlikte Birleşik Arap Emirlikleri'ne gitti.

İki avukat burada 'Emir'in bankasını dolandırmak' iddiasıyla tutuklandı. İki avukat 2,5 aylık tutukluluk sürecinin ardından beraat ederek bugün yurda döndü. Katar Havayolları'na ait uçakla saat 20.00'da Doha'dan İstanbul'a gelen iki Avukat burada yakınları ve meslektaşlaı tarafından karşılandı.

 

‘Ayaklarımıza pranga vurdular’

 

Atatürk Havalimanı'nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Avukat Vahit Aykut Ergil, “2,5 aydan beri sizlerden ayrıyız. Eziyet, işkence gördük. Ayaklarımıza pranga bağlandı, bileklerimize kelepçe bağlandı, ama biz hiçbir zaman eğilmedik. Anlımızın akıyla mesleğimizi icra ettik. Beraat kararı da bizi haklı gösterdi. Bundan sonraki mücadelemiz o ayağa vurulan prangaya karşı, insan hakları ihlallerine karşı olacaktır” diye konuştu.

 

‘Cam odaya soktular prangayı sökmediler’

 

İstanbul Barosu Dış İlişkiler Başkanı Avukat Metin Uraçin ise şunları söyledi:

“Meslektaşım Aykut bey bir miras davasını takip için, mirasçının kendisine takdim ettiği belgeleri orada inceleyip bir araştırma yapmak amaçlı beni yardıma çağırınca gittim. Burada bir dava dosyası yok, bir talep yok. Bir araştırma var. Orada bir belge ve bilgi araştırması vardı. Bu soruyu daha sormadan o belgeyle ilgili hemen derdest edildik. Önce saçlarımızı kestiler, sonra bizi televizyonda gördüğünüz kurbanlıklara giydirilen kıyafetten giydirdiler. Her şeyi aldılar üzerimizden. Prangalar, zincir uygulaması ve dünyayla irtibatımızı kestiler. Biz derdimizi kimseye anlatamayınca bir zaman geçtikten sonra dış dünyaya ulaşabildik.  Sonra süreç başladı. Yargılama sırasında ayağımızdaki prangayı sökmediler. Kelepçe ve zincir vardı, 15 saat boyunca o yorgunlukla biz cam odaya girdik, prangayı sökmediler. Prangalı savunma altında beraat ettik.”