T24 - Siyasetçi ve yazar Orhan Miroğlu: Öcalan, karşısında sivil irade bulsaydı son 12 yıl heba edilmez ve sorun çözülürdü. O’nun İmralı’da Ergenekon tarafından kuşatma altına alındığını PKK’liler söylüyor.Kürt aydın Orhan Miroğlu, Kürt sorunu ve PKK hakkında yazdığı son kitabı ‘Silahları Gömmek’i anlattı. Star gazetesinde (17 Ocak 2012) yayımlanan Erdinç Akkoyunlu'nun söyleşisi şöyle: PKK lideri Abdullah Öcalan Türkiye’ye getirildiğinde Ergenekon davasından yargılanan askerler değil, siviller muhatap almış olsaydı Kürt sorununun bugün konuşulmayacağını söyleyen Miroğlu, ‘eşitlik’ üzerine kurulu yeni Anayasa ve aydınlatılmış bir Uludere’nin Kürt sorununun çözüm yolunu açabileceğini söyledi. Miroğlu, şunları söyledi:O askerler şimdi sanıkKitabınızda, Öcalan’ın yakalandıktan sonra, bugün Ergenekon davasından yargılanan generallerin önüne atıldığı ve onların da savaşın sürmesi konusunda kendisini kışkırttığı/zorladığı göze çarpıyor. Öcalan, o dönemde uzlaşıdan yana isimlerle muhatap olsa idi, bugün farklı bir aşamada olabilir miydik?“Bu söyledikleriniz gerçekleşseydi, bugün çözülmemiş bir sorunla karşılaşmazdık. Yani Öcalan karşısında sivil bir irade bulsaydı, son 12 yıl heba edilmez ve sorun çözülürdü. Öcalan’ın İmralı’da Ergenekon tarafından kuşatma altına alındığını, eski PKK’liler söylüyor. Ama oradan dışarıya görüş notları adıyla sızan bir takım açıklamalar bu kanaati fazlasıyla doğruluyor. Kitapta, Öcalan’la o yıllarda diyaloğa geçen ve bugün Silivri ve Hasdal cezaevinde tutuklu olan üst düzey rütbeden askerler arasında geçen tartışmalar, durumu bütün vahametiyle ortaya koyuyor. Öcalan belki daha Avrupa’dayken, bu netameli geleceği öngörüyordu. Bu yüzden sanırım Avrupa’da kalmayı çok istedi. Eğer bu olabilseydi, süreç başka ve farklı koşullarda gelişebilirdi. Hatta bugün Öcalan’ın da özgürlüğü konuşulur olurdu. Ama ne Avrupa ne de o dönemde Türkiye’yi yönetenler böyle bir sonucu istemediler, çünkü çözüm değil, PKK’nin bu haliyle korunmasını istiyorlardı.”PKK, sizce bugün Kürtler için hangi noktada duruyor?
“Başından beri, PKK’nin sivillere karşı giriştiği eylemlerden ötürü, dünyada ve Avrupa’da prestij kaybına uğradığını ve ulusal bir kurtuluş hareketi imajını koruyamadığını söylüyorum. Bu aslında Öcalan’ın neden bir Kürt Mandela olamadığının da bir bakıma cevabı gibidir. Adı Olof Palme cinayetine karışmış, başka gruplara ve kendi içindeki muhaliflere şiddet uygulayan bir harekete dünyada bir saygınlık duyulması pek mümkün olamazdı ve olmadı zaten.”
Leyla Zana ‘Silah Kürtlerin sigortası’ açıklamasını yaptı. Öte yandan PKK’nın 2012 yılında bitirilmek istendiği ve büyük direnişten başka çare kalmadığı söyleniyor. 2012 çatışma yılı mı olacak?“PKK’liler, daha şimdiden Hükümetin bahar aylarından korktuğunu söylüyorlar. Yeni bir savaş hazırlığı var gibi görünüyor ve aslında bu hazırlık ve gerektirdiği eylemlilik, Silvan saldırısından bu yana PKK’nin gündeminden çıkmış değil. Türkiye şartlarında silahlı mücadelenin koşulları kalmamış olsa bile, Irak ve Suriye’deki gelişmeler, PKK’ye yeni bir manevra alanı açabilir. Sanırım PKK de bu gelişmelere fazlasıyla güveniyor.”Çözüm dağlarda aranmazTSK silahlı mücadele yöntemini doğru uyguladı mı?“Ordu istemeseydi, Öcalan ve PKK bu savaşı sürdüremezdi. PKK’yle yürütülen savaş veya mücadele sırasında da bir CNN’i yoktu Türkiye’nin. Hakikatler uzun zaman gizlendi. Ordu saflarındaki korkunç planlamaları, şiddet ortamının devamını sağlayan JİTEM gibi örgütlenmeleri kimse bilmiyordu, bilenler de susuyordu zaten.Şimdi işin bu şike yanı yok ya da kalmadı diye düşünülüyor, ama Uludere bunun böyle olmadığını gösterdi bize. Kürt taleplerini erteleyip, işi dağlarda halledeceğini zannetmek, büyük bir yanılgıdır. Çözüm, demokratikleştirmeyi geliştirmek.Miroğlu'ndan 'silahları gömmek'1952’de Mardin Midyat’ta doğan Orhan Miroğlu, HADEP ve DEHAP’ta Genel Başkan Yardımcılığı yaptı. Kürt sorunu ve PKK üzerine pek çok kitap yazan Miroğlu, Kürt sorunu görüşleri nedeniyle PKK’dan ölüm tehditleri aldı. Miroğlu’nun son kitabı ‘Silahları Gömmek’ Everest Yayınları’ndan çıktı.Bu oyunu ancak hükümet bozabilirTürkiye’nin PKK’yla mücadelede 35 yılını geride bıraktığını ama sorunun beş yıl daha çözülememesi durumunda etnik ayrışma ve bölünme riski yaşanabileceğini belirten Miroğlu, şunları söyledi: “Bunu engellemenin yolu her Kürt’ün kendisini Türkler’le eşit hissederek, ve bu manada herhangi bir gelecek korkusu duymayacağı yeni siyasi kabulleri hayata geçirmekten geçiyor. Kısacası yeni bir anayasa demektir bu. Statükocular bu yüzden, bütün siyasi tahayyüllerini Kürt sorununun olduğu gibi korunması ve yeni bir anayasayı engellemek üzerine oturttular. Bu oyunu hükümetin dışında kimsenin boşa çıkaracak gücü yoktur.”Aydınlatılabilirse Uludere milat olabilir“Uludere bir olay değil, bir katliamdır. 34 masum insanın hayatını kaybettiği, birçoğunun yaralı olarak kurtulduğu bir katliam... Sonuçları PKK’ye yarar veya yaramaz. Ama bu sonuçların kime yaradığını düşünmeden önce, sorumluların bulunup cezalandırılması demokratik bir ülkede olması gerekendir... Aydınlatılabilirse, Uludere, çözümün miladı da olabilir.. Ama varlığı kabul edilen o birkaç saatlik kayıtların bile hala savcılara ulaştırılmamış olması yeteri kadar umut kırıcı..”Silahları gömmenin zemini hâlâ mümkünKürt meselesinden doğan kimi talepler, bugün herhangi bir pazarlığa ihtiyaç duymayacak kadar doğal hakların tanınması ve kabul edilmesinden geçiyor. Ana dilde eğitim, geçmişte meydana gelen ağır insan hakları ihlallerinden dolayı özür dilemek, bu ihlallere maruz kalmış mağdur yakınlarının maddi manevi tazmini, yeni anayasa ve dolup taşan cezaevlerinin artık boşaltılması. Bütün bunlar, silaha ve silahlı mücadeleye duyulan güveni ortadan kaldıracak ve PKK’yi de değişime zorlayacaktır. Süreç olumlu gelişirse, kitapta önerilen Ulusal Kürt Konferansının yolu açılır ve bu konferans silahları gömmenin yeni zeminini yaratabilir.”