Milli İstihbarat Teşkilatı’nın 100 kişinin öldüğü 10 Ekim Ankara Tren Garı katliamından iki ay önce Emniyet’e “IŞİD’in PKK-KCK çıkarlarına yönelik eylemler gerçekleştirebileceği” yönünde rapor gönderdiği ortaya çıktı.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) 100 kişinin öldüğü 10 Ekim Ankara Tren Garı katliamı sonrasında savcılığa gönderdiği 6 sayfalık “çok gizli” rapor, Gar davası dosyasından çıktı. 2015 yılı içinde “IŞİD’in Türkiye’ye yönelik eylem tehdidini arttığı”na ilişkin istihbaratlara yer verilen raporda; MİT’in Gar katliamından iki ay öncesinde Emniyet Genel Müdürlüğü’ne geçtiği istihbarat notunda, “IŞİD’in PKK-KCK çıkarlarına yönelik eylemler gerçekleştirebileceği; Adana, Mersin, Diyarbakır ve Suruç’ta görüldüğü üzere IŞİD bünyesindeki Türk radikal unsurların eylem planlamalarında yer almaya devam edebilecekleri” uyarısında bulunduğu belirlendi. Bunun yanı sıra MİT’in, Gar saldırısından aylar önce saldırıyı organize eden IŞİD’in Gaziantep emiri “Sarı” kodlu Yunus Durmaz’ı ve yapılanmasını bildiği anlaşılan raporda, Durmaz’ın Temmuz 2015 itibarıyla IŞİD bünyesinde Suriye’de faaliyet gösterdiği ifade edildi. Buna karşılık raporda, “Teşkilatımız, Ankara eylemi ve eylemcileriyle ilgili olarak eylem öncesinde somut bir tespitte bulunulamamıştır” denilmesi soru işaretine neden oldu.
IŞİD üyesi iki canlı bomba tarafından 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı Meydanı’nda barış mitingi için toplanan kalabalığa yönelik gerçekleştirilen katliama ilişkin Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 36 sanıklı davanın dosyasındaki, MİT’in “çok gizli” ibareli “bilgi notu”na Cumhuriyet ulaştı. Katliama ilişkin soruşturma aşamasında sır gibi saklanan rapor, ilk kez gün yüzüne çıktı. 6 sayfalık rapor, MİT Hukuk Müşavi’nin üst yazıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na 10 Şubat 2016 tarihinde gönderildi. Üst yazıda, “10 Ekim 2015’teki Ankara eylemi ve eylemcileriyle ilgili olarak eylem öncesinde somut bir tespitte bulunulamamıştır” denilmesine karşın, yazının ekinde yer alan rapordaki istihbaratlar çok farklı bir sonuç çıkarıyor.
Yazının ekinde yer alan 6 sayfalık bilgi notunda, Emniyet İstihbarat ve Terörle Mücadele Daire başkanlıklarına 2015 yılında gönderilen IŞİD’in saldırı istihbaratlarına ilişkin notlara yer verildi. 2015 yılı kastedilerek “süreç içerisinde DEAŞ’ın ülkemize yönelik artan eylem tehdidi hassasiyetle izlenmiş ve istihbar olunan önemli hususlar ikaz istihbaratı ve değerlendirme olarak ilgili makamlarla paylaşılmıştır” denilen rapor, MİT’in Ankara katliamını planlayan IŞİD’in Gaziantep emiri Yunus Durmaz’ı saldırıdan önce takip ettiği ve kod adı ve bağlantılarına kadar bildiğini ortaya koydu.
Raporun buna ilişkin bölümünde, “DEAŞ’ın sözde emiri Sarı kod adlı Yunus Durmaz’ın Temmuz 2015 itibarıyla DEAŞ bünyesinde Suriye’de faaliyet gösterdiği”, söz konusu istihbaratın da Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yazılan 13 Temmuz 2015 tarihli yazıyla paylaşıldığı vurgulandı. Yunus Durmaz’ın başında bulunduğu şebeke içerisinde yer alan Abdulbasir Kod Murat Taşçı’nın 21-23 Eylül 2015 tarihlerinde Antalya/ Alanya Park Otel’de kaldığı ifade edilen raporda, Yunus Durmaz’ın geçmişte Afganistan-Pakistan bölgesinde 6 ay istihbarat eğitimi aldığına dikkat çekildi.
Bilgi notunda yer alan ve Gar katliamı öncesinde Emniyet’e gönderilen istihbaratlar şöyle:
* Temmuz 2015 itibarıyla DEAŞ üst yönetimi tarafından, KONGRA (PKK)-KCK’ye müzahir şahıslara yönelik eylem düzenlenmesi konusunda karar alındığı, Türkiye’de eylem yapmak veya eylemler organize etmek üzere ilk etapta 7 şahsın görevlendirildiği, eyleme katılacak militanların, aslen Telafer, Tuzhurmatu ve Kerkük’ten Türkmen ve Arap kökenli şahıslar oldukları...
* Ağustos 2015 itibarıyla DEAŞ unsurlarınca “Türkiye’nin DEAŞ’a doğrudan saldırması ihtimaline karşı DEAŞ unsurlarının metropol ve turistik merkezlerde saldırılar gerçekleştirebilecekleri” yönünde propaganda yapıldığı...
* İncirlik ve diğer üstlerin özellikle DEAŞ’a yönelik kullanımı ile birlikte gelişecek süreçte örgütün ülkemizde eylemlere yönebileceği, üslerin kullanıma açılmasının ülkemize yönelik eylem tehdidi açısından kritik eşik niteliği taşıdığı, öncelikle NATO ve ABD başta olmak üzere, diplomatik temsilcilikler ile KONGRAGEL( PKK)/KCK çıkarlarına yönelik eylemler gerçekleştirebileceği, bununla birlikte DEAŞ mensubu/yanlısı unsurların münferiden de eylemlerde bulunabileceği, Adana, Mersin, Diyarbakır ve Suruç’ta görüldüğü üzere DEAŞ bünyesindeki Türk radikal unsurların eylem planlamalarında yer almaya devam edebilecekleri, örgütün özellikle yabancı terörist savaşçıların geçişi açısından önemli gördüğü Türkiye ile mevcut sınırını kaybetmemeye çalışacağının değerlendirildiği...
* Ağustos 2015 itibarıyla DEAŞ’ın ülkemize yönelik tehdit söyleminin, İncirlik Üssü’nün kullanımı ile ilgili hususların kamuoyu nezdinde gündeme gelmesiyle birlikte arttığı, DEAŞ mensubu yaklaşık 8 şahsın ülkemize yönelik saldırı hazırlığı içerisinde olduğu, söz konusu şahısların halen yurtiçinde bulundukları ve İstanbul, Ankara ile kıyı şeridindeki turistleri hedef alabilecekleri...
* Eylül 2015 itibarıyla Gaziantep’te faaliyet gösteren DEAŞ yanlısı Nusret Yılmaz grubu bünyesinde yapılan güncel toplantılarda “Türkiye ile DEAŞ arasında çatışma yaşanması halinde DEAŞ’ın yanında yer alacakları, yurtiçindeki DEAŞ yanlılarının silahlanma çalışmalarını devam ettirmelerinde fayda olduğu, Türkiye ile DEAŞ’ın karşı karşıya gelmesi halinde örgüt mensuplarınca ilk başta araçlı istişhad eylemleri gerçekleştirilebileceği” hususlarında değerlendirmelerde bulunulduğu...