MİT, ayakkabının topuğuna dinleme aleti yerleştirmiş

MİT, ayakkabının topuğuna dinleme aleti yerleştirmiş

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) İkinci Dünya Savaşı’ndan iki kutuplu dünyada soğuk savaşın bittiği yıllara kadar kullandığı casusluk aletleri içinde ayakkabıya gizlenmiş dinleme aparatı çıktı.

Görüntülenmesine izin verilen ve bugünkü teknoloji düşünüldüğünde artık tarihi eser sayılabilecek 150 kadar casusluk aleti arasında ayakkabıya gizlenmiş dinleme aparatı da ortaya çıktı. Hürriyet'ten Şehriban Oğhan'ın haberine göre, gizli yazışmalar ve şifre kodlarını saklamak için, içi oyulan demir vidalar, sabunlar, taşlar en dikkat çekici örnekler olarak göze çarpıyor. Bildiğiniz tartı aleti yani baskül ise casusluk faaliyetlerinin en önemli aletlerinden biri olarak bilinen telsiz şeklinde karşımıza çıkıyor.

"İlk olarak, Teşkilatın 85. Kuruluş yıldönümüne katılan gazetecilerin anlatımıyla MİT’in içinde bir müze olduğu bilgisi sınırlı bir şekilde kamuoyuna yansımış, sonrasında ise üzerinde hiç durulmamıştı. Yetkililer şimdilik sadece bir kısım personel tarafından görülen bu materyallerin "MİT’in geçmişini ve dönemin imkansızlıklarıyla ne büyük işler başarıldığını gelecek nesillere aktarma gibi bir işlevi olduğunu, ayrıca personeldeki aidiyet duygusunu arttırdığını” anlatıyorlar."

Özel cam bölmelerde sergilenen casusluk aletlerinin, teknolojinin gelişmesiyle miadı dolan ve artık kamuoyuyla paylaşılmasında “sakınca” bulunmayan materyaller olduğu söyleniyor. “Teknik dökümantasyon” adıyla sınıflandırılan aletler; Ses (dinleme, kayıt), görüntü (video, fotoğraf) ve izleme (teknik takip) aletleri şeklinde ayrı ayrı gruplanmış."

"Gizlilik derecesi hâla çok yüksek olan aletlerden, bize gösterilmeyen büyük bölümü ise kilitli odalarda tutuluyor. Onları görebilenlerin sayısı ise bir elin parmakları kadar az. İlk kez fotoğraflanan casusluk materyallerinin hangi operasyonlarda kullanıldıkları ya da nerede ele geçirildikleri konusunda ise ketumiyet şu an için sürdürülüyor. MİT bu cihazları “tarihi eser” statüsüne koysa da, henüz hikayelerini anlatacak kadar “tarihi” görmüyor."