Çin'in uzun süredir tanıtımını yaptığı İpek Yolu Zirvesi için 29 ülkenin devlet ve hükümet başkanları 14-15 Mayıs tarihlerinde Pekin’de toplanıyor. ‘Bir Kuşak, Bir Yol: Ortak Refah İçin İşbirliği’ başlığıyla düzenlenen zirve, Çin’in Asya, Afrika ve Avrupa’da devasa altyapı yatırımlarını öngören modern İpek Yolu projesinin en önemli buluşması olarak görülüyor.
Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun yanı sıra çok sayıda ülke de bakan seviyesinde zirvede yer alacak. Türkiye’yi zirvede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan temsil edecek. Erdoğan, zirve kapsamında iki görüşmelerle beraber Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile de üçlü bir zirve gerçekleştirecek.
Erdoğan’ın zirveden beklentisi kuşkusuz, Avrupa ve Batı dünyasıyla yaşanan krizler nedeniyle azalan sermaye girişini ve yabancı yatırımları yeniden canlandırmak ve Çin’le olan ticaret hacmini biraz daha Türkiye lehine olabilecek şekilde genişletmek. Ziyaret öncesinde Erdoğan, “Çin’le yakınlaşmamız Dünya’ya da farklı bir tesir uyandıracaktır” ifadelerini kullandı.
Zirvede altyapı, ulaştırma, sanayi yatırımları, enerji ve enerji kaynakları Türkiye’nin ilgisini çeken konular arasında. Zira Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Erdoğan’a eşlik eden başlıca hükümet temsilcileri.
2013 yılında ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ adıyla Çin lideri Şi Jinping tarafından sunulan modern İpek Yolu projesi, Çin’in kara ve denizden Batı’ya ekonomik atılım hamlesi olarak şekillendi. Tarihi İpek Yolu güzergahında bulunan bütün ülkeleri bu projede yer alamaya davet eden Çin, Asya, Afrika ve Avrupa’yı kapsayan büyük yatırımlar hedefliyor. Pekin, proje kapsamında şuana dek 300 milyar dolardan fazla yatırım anlaşmasının yapıldığını açıkladı. Önümüzdeki dönem için de tahmini yıllık yatırım 125 milyar dolar civarında.
Çin, bu proje için 2014 yılında İpek Yolu Ekonomik Kuşağı Fonu’nu kurdu ve bu fona 40 milyar dolar kaynak ayırdı. Projeye destek için de Kasım 2014’te 100 milyar dolar yatırımla Asya Altyapı Yatırım Bankası’nı kurdu. Türkiye de bu bankada kurucu üye olarak yer aldı.
Çin’in modern İpek Yolu vizyonunun en önemli ayağını Londra ile Pekin’i birbirine bağlaması hedeflenen kesintisiz demiryolu projesi oluşturuyor. Demir İpekyolu’nun bir kısmı ise 30 milyar dolarlık Edirne-Kars arasında planlanan yüksek hızlı tren projesi. Erdoğan’ın katıldığı zirvede bununla ilgili anlaşmanın imzalanması bekleniyor.
Türkiye’nin şu ana kadar içinde yer aldığı Marmaray, 3. Köprü, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projeleri de Demir İpek Yolu’nun orta koridorunu oluşturuyor. Bu projeler, Doğu-Batı güzergâhında Pekin’le Londra’nın bağlantısına katkı sağlıyor. Çin bu nedenle Türkiye’nin projedeki varlığını önemsiyor.
Ancak Çin yönetiminin çok iddialı bir şekilde sunduğu ve tanıtımı için önemli kaynak ayırdığı bu projeye Batı dünyası temkinli yaklaşıyor. Dünyanın en gelişmiş yedi ekonomisinden oluşan G7 ülkelerinden sadece İtalya liderler seviyesinde zirveye katılacak. Bunun nedeni Çin’in kendi pazarında yabancı yatırımcılara koyduğu kısıtlamaları kaldırmaya yanaşmaması olarak görülüyor. Özellikle Avrupa Birliği (AB) ülkeleri Çin’in dünyada yapacağı yatırımlardan çok, Pekin’in kendi pazarını yabancı yatırımcılara açmasını ve yerli şirketlere avantaj sağlayan kuralları kaldırmasıyla ilgileniyor.
Ne var ki, Ocak ayındaki Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda Çin lideri, küreselliği savunmuş ve ülkesinin açık bir ekonomiye sahip olduğunu savunmuştu.
Ancak Avrupalı yetkililere göre, Çin’in hedeflediği bazı altyapı yatırımları ilgi çekici gibi gözükse de, İpek Yolu projesinin geneli Pekin’in dünya ekonomisindeki etkisini artırma hedefiyle ilgili. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’un ‘Önce Amerika’ söylemiyle ticarette daha korumacı olacağının sinyalleri, Çin’in dünya ekonomisinde liderliğe soyunabileceği yorumlarına yol açıyor. Bu yorumlara karşı çıkan Çin yönetimi ise İpek Yolu projesinin kapsayıcı ve herkesin yararına olduğunu savunuyor.
Pekin’in İpek Yolu projesi, önceki Amerikan Başkanı Barack Obama’nın hayata geçirdiği ve serbest ticareti öngören Trans-Pasifik Ortaklığı’na karşı bir hamle olarak görülüyordu. ABD’nin Güneydoğu Asya ve Okyanusya ülkeleriyle ekonomik işbirliğini hedefleyen ortaklığa Çin dahil edilmemişti.
Türkiye 2016’da Çin’e 2.3 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Buna karşı yaklaşık 25 milyar dolar ithalat yaptı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2013’ten bu yana ihracatta kademeli olarak bir azalma yaşanırken, ithalat aynı seviyelerde. Buna göre Çin yüzde 12’lik pay ile Türkiye’nin toplam ithalatında lider konumda. Ancak Ankara bunun böyle devam edemeyeceği görüşünde, Çin’den pazarını Türk ürünlerine açmasını bekliyor. Erdoğan’la birlikte Çin ziyaretine katılacak olan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi geçen haftalarda bu soruna değinerek, "Çin ile mevcut dış ticaret ilişkimiz sürdürülebilir değildir, ihracat ithalat arasında 10 kat fark var" demişti. Bu farkın çok göze battığını belirten Zeybekçi, “30 milyar dolarlık alalım, 15-20 milyar dolarlık da biz satalım, kabul edilebilir olsun” ifadelerini kullanmıştı.
Türkiye heyetinin Çin’de yapacağı görüşmelerde, bu sorunların çözülmesine yönelik taleplerini iletmesi bekleniyor. Adil bir ticaret dengesi hedeflense de Ankara Çin’den daha az ithalat yapma seçeneğini değerlendirmiyor.
İki gün sürecek zirvenin sürprizi ise dünyanın kapalı kutusu Kuzey Kore olacak. Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Pyongyang yönetimi zirveye bir heyet gönderme kararı aldı. Çin son zamanlarda, füze denemelerinden dolayı Kuzey Kore’ye tepkili olsa da, komşu ülkenin en önemli ekonomik ve diplomatik ortağı konumunda.
© Deutsche Welle Türkçe
DW,AFP,AP,Reuters/GY,MK