"Monopoly’nin mucidi bir kadındı, amacı başkaydı..."

"Monopoly’nin mucidi bir kadındı, amacı başkaydı..."

5harfliler.com'da yazan Duygu Aytaç, efsane oyunlardan Monopoly'nin mucidinin Lizzie Magie adlı bir kadının olduğunu yazdı.

1903’teki o döneki adıyla The Landlord’s Game (Ev Sahibi Oyunu) oyunun patentini almak için patent başvurusu yaptığını söyleyen Aytaç, Magie'nin kurguladığı oyun planın iki versiyonu olduğunu söylüyor. Aytaç, şöyle devam ediyor:

"İlk versiyonda oyunu kazanmak tüm oyuncuların zenginliğini artırmaya bağlı, bu ilk oyuna Magie “Refah Oyunu” da diyor. İkinci versiyonda oyunu kazanmak için tek bir oyuncunun monopoli kurması ve bütün rakiplerini teker teker ezmesi lazım."

Aytaç'ın 5harfliler.com'da "Monopoly’nin Mucidi Bir Kadındı, Amacı Başkaydı" başlığıyla yayımlanan (28 Eylül 2015) yazısından bazı bölümler şöyle:

Yıllarca anlatılan hikaye şu: Büyük Buhran’ın en buhranlı günlerinde işsiz kalan Charles Darrow adlı bir adam, kendini ve ailesini eğlemek için bir oyun icat ediyor. Oyuna Monopoly ismini veriyor, vakit geçmeden oyunun haklarını büyük bir şirkete satıyor ve hayatı kurtuluyor. Düzen, parlak çocuğunu tabii ki mükafatlandırıyor. Amerikan rüyası, mutlu son, haleluya.

Başlıktan tahmin edeceğiniz gibi hikayenin aslı başka.

Bu mutlu sondan yaklaşık 30 sene önce 1903’te Lizzie Magie adlı bir kadın The Landlord’s Game (Ev Sahibi Oyunu) adını verdiği oyununun patentini almak için patent ofisine başvuruda bulunuyor. O yıllarda ABD’de patent başvurusunda bulunan kadınların oranı %1’den de az.

Magie’nin tasarladığı The Landlord’s Game oyununda iki versiyonlu bir kurallar sistemi var, ilki anti-monopolist diğeri monopolist. İlk versiyonda oyunu kazanmak tüm oyuncuların zenginliğini artırmaya bağlı, bu ilk oyuna Magie “Refah Oyunu” da diyor. İkinci versiyonda oyunu kazanmak için tek bir oyuncunun monopoli kurması ve bütün rakiplerini teker teker ezmesi lazım. Sistemin yoksulları daha yoksul zenginleri daha zengin hale getirdiğine, gelir dağılımındaki ve vergilendirmedeki eşitsizliklere dikkat çekmek isteyen Magie’nin cin fikri şu: iki oyunu arka arkaya oynayan biri elbette ilk oyunun ahlaki açıdan daha üstün ve çoğunluğun menfaatine olduğunu görecek, böylece bilinçlenecek.

Lizzie Magie ilginç bir kadın. Yazar, sanatçı, daktilocu, mucit, feminist. Kağıdı daktiloya daha kolay geçirebilmek için bir alet icat etmişliği de var. Haftada 10 dolar kazanabildiği daktiloculuk için “bir çeşit kölelik işte” diyor. Gündüz bu mesleği icra ederken akşam komedi şovlarında oyunculuk yapıyor. Kadınların yaşadığı ücret eşitsizliğini, evliliğin kadınlar için tek çıkış yolu olmasını protesto etmek için gazetelere kendi ilanını veriyor bir defasında: ilanda “genç Amerikalı kadın köle, güzel değil ama çekici, en yüksek teklif verene gidecek” yazıyor. Bu çıkış ses getirip gazeteciler açıklama isteyince Magie kadınların bulunduğu berbat konumla ilgili bir şey söylemek istediği için bu reklamı verdiğini anlatıyor. “Bizler makina değiliz. Kızların da akılları, arzuları, umutları ve hırsları vardır,” diyor. Magie 44 yaşına kadar evlenmiyor.

Peki bu arada Ev Sahibi Oyunu’nda neler oluyor?

Magie’nin siyasi görüşlerinin eğlenceli bir özeti olan oyun özellikle ülkenin Kuzeydoğu kampüslerinde, Quaker cemaatinde, bazı entelektüel çevrelerde elden ele yayılıyor, çoğunlukla ev yapımı kopyalarla. Fakat Magie’nin hesap etmediği bir şekilde insanlar oyunun “refah” versiyonuna pek yüz vermiyor, ikincisi daha çok tutuyor. “Büyük Buhran’da oyun icat ettim” yalanını uyduran Darrow’un rast geldiği de bu kopyalardan biri, Quaker’ların oyunun kurallarını biraz basitleştirdiği bir versiyonu. Darrows’un oyunu sattığı Parker Brothers patentten haberdar olunca n’olur n’olmaz biz bu kadını bulalım da başımıza bir iş gelmesin deyip Lizzie Magie’nin kapısını çalıyorlar. Magie artık 60’larının sonlarında kır saçlı bir kadın. Şirket, Magie’nin oyun üzerinde herhangi bir hak iddia edememesi için 500 dolar teklif ediyor. Ve satış gelirlerinden sıfır pay. .

On yıllarca popülerliğini kaybetmeyen Monopoly sonuç olarak Magie’nin planladığından epey farklı şeylerin sembolü oluyor. Şans, fırsatçılık, düşene bir tekme de sen atçılık ve sinsi hesapların ödüllendirildiği, iflasa sürüklenen bahtsızların sömürücünün neşesine neşe kattığı, ancak diğer herkes kaybederken kazanabilen “tek”leri yücelten toksik bir ortam. 1906 tarihli bir demecinde Magie döneminin monopolistleri hakkında şöyle konuşuyor oysa, “kısa zamanda, umarım çok kısa zamanda, kadınlar ve erkekler Rockefeller ve Carnegie gibi bu kadarıyla ne yapacağını dahi bilemediği kadar çok paraya sahip olanlar yüzünden yoksul bırakıldıklarını anlayacak”.

Yazının tamamı için tıklayın