Montrö Sözleşmesi ile ilgili yaptıkları açıklama nedeniyle 'anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşmak' suçlamasıyla 103 emekli amiralin yargılandığı dava savcı mütalaasını açıkladı. Aralarında Atilla Kıyat, Ergün Mengi ve Türker Ertürk'ün de bulunduğu 12 emekli amiral için 12 yıla kadar hapis, 91 sanık için beraat talep edildi.
Montrö Sözleşmesi ile ilgili yaptıkları açıklama nedeniyle 'anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşmakla' suçlanan 103 emekli amiralin yargılandığı davanın bugün 4. duruşması Ankara 20'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya, bazı tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Mahkeme Başkanı, dava dosyasına gelen evrakı okuduktan sonra esasa ilişkin mütalaasını açıklamak için savcıya söz verdi.
Savcı, mütalaasında, sanıklar Alper Çetin Tezeren, Atilla Kezek, Atilla Kıyat, Arif Vehbi Alpman, Ergün Mengi, Işık Biren, İlker Güven, Mustafa Özbey, Namık Kemal Çalışkan, Osman Metin Açımuz, Ramazan Cem Gürdeniz ve Türker Ertürk'ün ADMEK-2 isimli WhatsApp grubunda söz konusu bildirinin taslağının paylaşılmasından itibaren metnin oluşturulmasına kadar katkı sundukları, altını imzalamayı kabul ettikleri ve yayımlanması için anlaştıklarını belirtti.
Söz konusu sanıkların, seçilmiş hükümeti hedef aldıklarına ve muvazzaf askeri personel ile toplumun muhalif kesimlerini birlikte harekete geçirmek üzere anlaştıklarına dikkati çeken savcı, bildiride geçen Montrö vurgusunun da "araç" olarak kullanıldığı, bunun WhatsApp grubunda yer alan sanıkların yazışmalarından anlaşıldığını vurguladı.
Savcı, mütalaasında, sanıkların ortak bir iştirak iradesiyle hazırlanan bildiriyi kamuoyuyla paylaşarak, meşru iktidara karşı harekete geçmek üzere ve hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellenmesi amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde emir komuta dışında hareket edilmesini hedeflediklerini aktardı.
Buna göre, savcı, sanıklar, Alper Çetin Tezeren, Atilla Kezek, Atilla Kıyat, Arif Vehbi Alpman, Ergün Mengi, Işık Biren, İlker Güven, Mustafa Özbey, Namık Kemal Çalışkan, Osman Metin Açımuz, Ramazan Cem Gürdeniz ve Türker Ertürk'ün "devletin güvenliğine veya anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma" suçunu işlediklerini belirterek, 3 yıldan 12'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını istedi.
Savcı, aralarında eski Deniz Kuvvetleri komutanları Bülent Bostanoğlu, Eşref Oğuz Yiğit ve Murat Bilgel'in de bulunduğu 91 sanığın isnat edilen suça yönelik kasıtlarının bulunmadığını, cezalandırılması istenen 12 kişinin eylemlerine iştirak iradelerinin olmadığını belirterek, bu sanıklar hakkında ayrı ayrı beraat talebinde bulundu.
Daha sonra söz alan avukatlar, esasa ilişkin mütalaaya karşı savunma yapmak için süre istedi.
Talepleri uygun gören mahkeme, duruşmayı 12 Aralık'a erteledi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 4 Nisan 2021'de, bazı emekli amirallerin yayımladığı "Montrö bildirisi"ne ilişkin soruşturma başlatmıştı.
Başsavcılık, 6 Aralık 2021'de 103 sanık hakkında "devletin güvenliğine veya anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma" suçundan 3'er yıldan 12'şer yıla kadar hapis cezası talebiyle iddianame düzenlemişti.
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada tüm sanıklar tutuksuz yargılanıyor.
Ne olmuştu?103 emekli amiral imzasıyla, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne ilişkin sözleri sonrası başlayan tartışmalara ve Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın "takke ve cübbe" giydiği bir fotoğrafının basına yansımasına ilişkin olarak ortak bir bildiri yayımlandı. Bildiride "Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye'ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir" denilirken, Tuğamiral Sarı'nın görüntülerine ilişkin olarak da "Kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur" ifadesi kullanıldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun bildiriye "Haddinizi bilin" sözleriyle tepki gösterirken, TBMM Başkanı Şentop da bildiri için "darbe çağrışımlı" nitelemesi yaptı. 3 Nisan 2021 Cumartesi saat 22.54'te, imza listesindeki emekli amirallerden Cem Gürdeniz, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünal'ın da yazarları arasında bulunduğu VeryansınTV'de paylaşılan, 103 emekli amiralin adı eşliğinde yayımlanan 4 Nisan tarihli bildiride şu ifadelere yer verildi: "Yüce Türk Milletine, Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır. Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye'nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye'ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz'i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye'nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye'nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye'nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz. Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK'nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir. Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir. Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan'ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk'ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız." |
TIKLAYIN - 14 emekli amiral 'yaşadıkları il dışına çıkmama' koşuluyla, serbest bırakıldı