104 emekli amiralin yayınlandığı 'Mortrö bildirisi', siyasetin bir numaralı tartışma konusu. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) "darbe imalı", İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "zevzeklik" olarak nitelendirdiği bildiri konusunda Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise iktidarı "sahte gündem" yaratmaya, siyasi amaçlı kullanmak için "bildiriden darbe çıkarmaya" çalışmakla suçluyor.
AKP ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) sert ifadelerle karşı çıktığı bildiri konusunda CHP ve İYİ Parti'nin ayrı düşmesi, Millet İttifakı'nın geleceğini nasıl etkileyeceği sorusuna da yol açtı.
Hatta bir bazı yorumculara göre CHP, bildiri konusunda diğer muhalefet partilerinden ayrı düştü ve bir anlamda "yalnızlaştı'.
Peki CHP ve İYİ Parti yöneticileri amiraller bildirisi konusunda ittifak ortakları arasındaki görüş ayrılığını nasıl yorumluyor, bu görüş ayrılığı, Millet İttifakı'nda bir ayrışmaya yol açar mı?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, partisinin emekli amirallerin yayınladığı bildirinin muhatabı gibi lanse edilmesinin doğru olmadığını vurguluyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Salıcı, "Bu bizim yayınladığımız bir bildiri değil. Nasıl ki büyükelçilerin kaleme aldığı bildiriyle ilgili bu sorulara muhatap olmadıysak, amirallerin yazdığı bildiri nedeniyle bizim muhatap olmamız beklenemez. Kaldı ki ondan önce de başka bildiriler açıklandı" diyor.
Salıcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, bildiriyi imzalayan bazı emekli amirallerin akrabalarının CHP üyesi olmasını gerekçe göstererek, "CHP bu işin tam göbeğinde" suçlamasına tepki gösterirken, 15 Temmuz darbe girişimine göndermede bulunuyor:
"Ortada bir suç olsaydı ya da olursa, suç şahsi olur. O zaman Şaban Dişli meselesini nasıl açıklayacaklar. Rahmetli Kadir Topbaş'ın damadı meselesini, Sayın Bekir Pakdemirli'nin kardeşi meselesini nasıl açıklayacaklar? Ortada bir darbe bildirisi yok, bu iktidarın dili. 15 Temmuz'da bildiğiniz bir silahlı kalkışma var, şehitler var. O nedenle önce iktidar kendi durduğu yere baksın, aynaya baksın. Ağzına geleni konuşan, savrulan, ne söylediğini bilmeyen bir iktidarla karşı karşıyayız."
Eski AKP Milletvekili Şaban Dişli'nin kardeşi, eski Tümgeneral Mehmet Dişli, 15 Temmuz darbe girişimi davasında yargılanmış ve 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Şaban Dişli de darbe girişimi sonrası AKP Genel Başkan Başdanışmanlığı görevinden istifa etmiş ve ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Türkiye'nin Lahey Büyükelçisi olarak atanmıştı.
Emekli amirallerin bildikleri bir alanda, Montrö Boğazlar Sözleşmesi konusunda görüş bildirmesinden darbe iması çıkarılamayacağını belirten Salıcı, "Montrö, Lozan'ı bütünleyen, egemenlik anlayışını perçinleyen bir anlaşma. Bunu tartışmak isteyen varsa hadi çıksın görelim bakalım. Bunun üzerinde onlarca yıllardır mutabakat var ama birileri iktidar tarafından tartıştırılmaya çalışıyor ve bunu tutup Kanal İsanbul'a bağlamaya çalışıyorlar" diyor.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in emekli amirallerin yayınladığı bildiri için kullandığı "zevzeklik" ifadesi, CHP içinde rahatsızlık yaratsa da bu konu açıkça dillendirilmiyor.
Salıcı da bu yöndeki soruya "Bu konuda ben yorum yapmam. Meral Hanım'ın kendi değerlendirmesi ve kendi içlerinde de değerlendirme yapıyorlardır" demekle yetiniyor.
Bu konudaki görüş ayrılığı ve parti içindeki rahatsızlıkların, ittifaka nasıl yansıyacağı konusunda ise şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Biz ittifak partileri olarak her konuda aynı düşünmek zorunda değiliz. Parlamentoda bizim öne çıkardığımız başka konularda İYİ Parti farklı düşünebiliyor. Bazen yan yana duruyor destek veriyoruz, bazen vermediğimiz durumlar oluyor. Bu bir kriz meselesi değil. Şundan dolayı olmuyor; biz farklı siyasi partileriz ve bu farklılığımızla ittifakın içindeyiz. Türkiye'nin geleceği konusunda iktidarın ülkeyi kötü bir yere götürdüğü konusunda asgari müştereklerde buluştuğumuz konular var ve o konulardaki birlikteliğeimiz devam ediyor."
Meral Akşener'in ifadeleri CHP içinde rahatsızlık yarattığı gibi, İYİ Parti'de de CHP'ye açık tepki konulmamasını eleştirenler var.
İYİ Parti'de, Akşener'in "zevzeklik" ifadesiyle aslında "boş, önemsenmeyecek bir bildiri" imasında bulunduğu, Erdoğan'ın değerlendirme sonrasında yaptığı "düşük tonlu" açıklamada da bu yaklaşımın etkili olduğu düşünülüyor.
Hatta bazı İYİ Parti kaynakları, "Usul açısından sorunlu bir bildiri, keşke siyaset böyle antidemokratik bir bildiri karşısında topyekün bir duruş sergileseydi. O zaman iktidarın bu konuda söyleyecek sözü kalmazdı" görüşünü savunuyor.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı, bildiri konusundaki görüş ayrılığı üzerinden "ittifakın geleceği"ne ilişkin yorumlar yapılmasını doğru bulmuyor.
"Bizim ittifak yapımızda zaten bu var" diyen Paçacı, ittifak ortaklarının birbirlerinin parti politikalarına karışmasının söz konusu olayacağını ifade ediyor:
"Ayrı düşünce bir şey kaybetmiş olmuyoruz. Ama Cumhur İttifakı'nda ayrı düşünce hükümet düşüyor. Bizim ittifakımızda her siyasi parti kendi politikasını özgürce uygular. Ne onlar bize bir şey dayatır, ne de biz. Birbirimizin görüşüne saygı duyarız. O nedenle bir bildiri üzerinden 'ittifak çatladı, patladı' yorumları yapmak doğru değil. İleride seçim işbirliği yapacağız, dersek otururuz, bu işbirliği bize ne kazandırıyor, ne kaybettiriyor, bunun hesabını yaparız ve eğer yararımıza görürsek, ittifak yaparız. Ama her konuda işbirliği yapacak değiliz. Birbirimize iple bağlı değiliz."
Cihan Paçacı, İYİ Parti Genel Başkanı Akşener'in, bildirinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüştüğü iddiasının da gerçeği yansıtmadığını belirtiyor.
Akşener'in, her görüşmesinin "açık ve şeffaf" olmasından yana olduğunu ve gizli kapaklı görüşme isteklerini reddettiğini belirten Paçacı, "Genel Başkanın, anayasa veya başka konularda, hangi konuda görüşme talebi gelirse gelsin, bu konularda açık davet yapılması ve görüşmenin kamuoyunun bilgisi dahilinde gerçekleşmesi konusunda net bir duruşu var" diyor.