T24 - Milliyet gazetesi yazarı Güngör Uras, dün Amerikan derecelendirme kuruluşu Fitch'in uyarı niteliğindeki açıklamasından sonra endişe edecek bir durum olmadığını söyledi. Uras, "Sadece olumsuz göstergelere bakmayalım. Bizi başka ülkelerden ayrıştıran olumlu göstergelerimiz de var. Banka sistemimiz güçlü. Üretim yapan bir imalat sanayimiz var. İhracat yapan bir iş çevremiz var. Bütçe açığımız, kamu borç yükümüz küçük" dedi.
Güngör Uras'ın Milliyet gazetesinde "Moralimizi bozmayalım işimize bakalım" başlığıyla yayımlanan (22 Temmuz 2011) yazısı şöyle:Moralimizi bozmayalım işimize bakalımAB’de piyasalar dalgalanıyor... Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin cari açık nedeniyle gelişmekte olan ülkeler arasında kriz riskine en açık ülke olduğu yönündeki bir rapor yayımladı. IMF krizin yayılmasında Türkiye’nin en fazla etkilenecek ülkelerden biri olduğunu belirtti.
Sabah, Merkez Bankası’nın politika faiz oranını ve zorunluluk karşılıklarını değiştirmediği açıklandı.
Öğleden sonra AB ülkelerinin Yunanistan ve benzer sorunlarla karşılaşan ülkelerle ilgili yeni kurtarma tedbirlerinin neler olacağı belli oldu. Bu rüzgârların etkisinde dolar fiyatı 1.67 TL, euro 2.39 TL, Cumhuriyet altını 585-590 TL’den satılır oldu. Gösterge faizi yüzde 8.63’lerde dolaştı. İMKB endeksi inişe geçti.
Şimdi ne olacak? Türkiye batacak mı? Kibar anlatımıyla, “Türkiye krize mi giriyor?”
Gelen dolarlar kaçacak, yeni dolar bulamayacağız ve sonunda dolarsız mı kalacağız? Dolar fiyatı 2 TL’ye mi fırlayacak? Faizler eskisi gibi yüzde 30’lara mı tırmanacak? Enflasyon eskisi gibi yüzde 20 mi olacak. Bankalar, şirketler zor duruma mı düşecek? İnsanlar işlerini mi kaybedecek?
Olumlu göstergelerimiz de var
Gerçekçi olalım. Bugün için cari açık sorunu dışında ciddi bir sorunumuz yok.
Cari açığımız büyük. Küçültmemiz gerekiyor. Ama mevcut şartlarda biz bu açığı sürdürebiliyoruz. En kötü olasılık döviz bulamamamız, faturasının pahalılaşması. Bu olduğunda da cari açık kendinden kapanır.
Sadece olumsuz göstergelere bakmayalım. Bizi başka ülkelerden ayrıştıran olumlu göstergelerimiz de var. Banka sistemimiz güçlü. Üretim yapan bir imalat sanayimiz var.
İhracat yapan bir iş çevremiz var. Bütçe açığımız, kamu borç yükümüz küçük.
Bugüne kadar karşılaşılan en büyük küresel kriz olan 2008 Krizi’nden bunlar sayesinde bir yılda çıkabildik.
Her şeye rağmen moralimizi bozmayalım. İşimize bakalım.
Türkiye krize girecek diyerek yatırımları, üretimi durdurmamızı, işçilerimizi kapının önüne koymalarını mı bekleyeceğiz.
Tam tersine... Kriz beklentisine girilir ise, işte o zaman kriz gelir.
Unutmayalım, bu tür kötü beklentiler önce içeride oluşuyor, sonra dışarıda yankılanıyor.
Başkalarını biz uyandırdık
Çok hızlı kalkınıyoruz, cari açık sorunu ile baş edemeyeceğiz diyerek o kadar gürültü çıkardık, devlet adamlarımız “felaket tellallı” ile aynı söylemleri o kadar çok tekrarladı ki, dışarıdakiler de “Türkiye’de kötü şeyler oluyor galiba...” diyerek Türk ekonomisini didiklemeye başladılar.
Haziran ayı sonunda The Economist dergisi, 27 ülke ekonomisi için bir “Isınma Endeksi” yayımladı. Bu endeks:
(1) Cari açığın büyüklüğü, (2) Fiyat artışları, (3) Ekonomik büyümeye karşı kredilerdeki artış oranları, (4) 2008’den sonraki büyüme ile ondan önceki on yıllık büyüme oranları, (5) İşsizlik göstergeleri, (6) Ekonomideki büyümeye karşı kredilerdeki artış oranları ayrı ayrı puanlanarak hazırlanmış. (Bu sayfada, ısınma göstergesi tablosunu bulacaksınız...)
Türkiye ekonomisi en fazla ısınmış görünen 7 ülkeden biri. Altıncı sırada... İşte dün dereceleme kuruluşu Fitch de, The Economist’te değinilen olumsuz göstergelere benzer göstergeleri değerlendirerek “uyarı” açıklaması yaptı.
Bundan sonra ne olur? Yurt dışındaki gelişmeleri kontrol etme, yönlendirme şansımız yok. İçeride cari açığı kısa sürede aşağıya çekmek mümkün değil. Ama bu iki değiştirilemez veri ötesinde, ekonomiden sorumlu Sn. Babacan ve Merkez Bankası duruma hâkim. Dışarıdaki olumsuzlukları izleyerek içerideki olumsuzlukları kontrol etmeye çalışıyorlar. Bunun ötesinde de yapılabilecek bir şey yok.