T24 - Atatürk devrimlerinden ödün vermediği için hedef yapıldığını söyleyen Ertürk “TSK’da mücadele imkânı kalmadığı için istifa ettim ama köşeye çekilip balık tutacak değilim’ dedi. Geçtiğimiz ağustos ayında sürpriz bir şekilde istifa eden eski Deniz Harp Okulu Komutanı Tuğamiral Türker Ertürk, Atatürk devrimlerinden ödün vermeyen bir komutan olduğu için saldırılara hedef yapıldığını söyledi. Milliyet gazetesinde yayımlanan haber şöyle: Ertürk “Ben emekli oldum ama köşeme çekilip balık tutmak gibi bir niyetim yok. Mücadeleme kaldığım yerden devam edeceğim” dedi. Kendisiyle İstanbul’da görüştüğümüz Tuğamiral Türker, istifaya giden süreçle ilgili sorularımızı yanıtladı. Sizinle ilgili olaylar nasıl başladı? 2008’de atandığım Deniz Harp Okulu Komutanlığı bir bahriye subayı için büyük onurdur. İyi şeyler yapacağımı inanmıştım, bu doğrultuda çalışmaya başladım. Deniz Harp Okulu bu topraklar üzerinde aydınlık, çağdaşlık, laik ve bilim egemen kafalı insan yaratılması yolundaki mücadelenin ilk büyük kilometre taşıdır. Daha göz önündeydim, Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmek ideali peşinde koşanlar ve işbirlikçileri için artık bir hedeftim, yavaş yavaş bana ve okuluma saldırıların olmaya başladığını gördüm. İmzasız ihbar mektupları Neden size? Ben duruşumla, öğrencilerime verdiğim mesajlarla, dersler ve sosyal faaliyetler nedeniyle okuluma çağırdığım sanatçılar ve konuşmacılar ile çağdaşlık yanında olduğum, laik, demokratik bir hukuk devletinden yana tavır koyduğum ve sessiz kalmayacağım için hedeftim. Bu nedenle bana ve okuluma çeşitli yöntemlerle saldırılar başlatmışlardı. Genelde imzasız ihbar mektuplarında şunları iddia ediyorlardı: “Sen bu okulda ibadeti yasakladın, sen bu okulda fuhuş yaptırıyorsun, sen bu okulda Alevileri örgütlüyorsun” deniyordu. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin bulduğu kızlarla öğrencileri bir araya getiriyorsun iddiasında bulunuyorlardı. Peki siz ne yapıyordunuz bu mektuplar karşısında? Ben ihbar mektuplarını genelde imzasız ise prensip olarak işleme koymam. Hemen kâğıt kıyma makinesine atar ve kıyarım. Ama ne yazık ki komutanlarım imzasız ihbar mektuplarına işlem yapılmasını istiyorlardı. Bu artık öyle hale geldi ki, imzasız ihbar mektuplarına işlem yapmaktan, imzasız ihbar mektuplarını araştırmaktan, benden bu konuda bilgi talep eden komutanlarıma cevap vermekten mesai yapamaz duruma gelmiştim. Ama komutanlarım işlem yapmakta diretiyorlardı. Kurum içindeki köstebekler İşlem yapmaktan neyi kastediyorsunuz? İhbar geliyor, araştır diyorlar. İsim veriyorlar. Örneğin Ahmet, Mehmet vs. gibi isimde veriyorlardı. Bir sürü ihbar mektubu geliyordu. Kimisi için hırsız, kimisi için eşcinsel, kimisi için fuhuşçu... Ve bu mektuplar yüzlerce binlerce geliyordu. Peki kimler gönderiyordu? Bunun bir cemaatçi organizasyon tarafından yapıldığını, ben büyüklerime ifade ettim, yazılı olarak da gönderdim. Sizden tam olarak ne istiyorlardı? TSK içinde uzantıları vardı. Arkalarına aynı zamanda yerli ve yabancı istihbarat örgütlerini de almışlardı ve devlet gücü de vardı. Bunlar köstebekler vasıtasıyla kurum içine sızarak, kurum içinden bilgiler alıyorlardı, ondan sonra insanları dinliyorlardı, insanların email trafiklerine hâkim oluyorlardı, kısmen onların özel yaşamlarında buldukları toplum tarafından bilinmesini istemeyecekleri şeyleri çarpıtıp kamuoyuna sunarak o insanları yok etmeyi ve dolayısıyla TSK’nın itibarını, güvenilirliğini yok etmeye çalışıyorlardı. Komutanlar ne diyorlardı? Bu saldırı o kadar yoğun, o kadar geniş kapsamlı, o kadar fütursuzca o kadar ahlaksızcaydı ki, ne yazık ki TSK buna hazırlıksız yakalanmıştı. Bunlarla uğraşmak enerji ve yürek işiydi ne yazık ki bunu söylemek zor ama bazılarımızda bunun eksikliği vardı. Bu konuda zafiyet gösterenlerimiz oldu. Öğrencilerden ayrılan oldu mu? Tabii ki disiplin yoluyla okuldan ayırdıklarımız oldu, tereddüt bile göstermem ve göstermedim Deniz Harp Okulu öğrencisi olma şartlarını karşılamayanları. Ama ben hiç bir kanıtı olmadan sadece ihbar mektuplarına dayanarak, bir öğrencinin ilişkisini kesmedim, kesmem de. TSK’da çok önemli yerlerde bulunan insanlara bile sahip çıkılmadı. Ama ben suçluluğu kanıtlanıncaya kadar bütün öğrencilerime, subaylarıma sahip çıktım. Olayı mahkemeye veren benim Fuhuş konusu nedir? Şimdi fuhuş konusu şu anda yargıda. Ben bu konuda müşteki sıfatı ile ifade verdim. Ama size şunu söyleyeyim, bu olayın başlangıcına neden olan olayı bile askeri mahkemeye veren benim. Şimdi bu yargıda olduğu için bu konuda yorum yapmam olmaz. İstifa kararını nasıl verdiniz? Çeşitli taarruzlara maruz kaldım. Bunları tek başıma karşıladım. En ufak destek almadım. Hatta dost ateşine maruz kaldım. Ama yine de büyüklerimin şu anda yürütülen psikolojik harekat nedeniyle sessiz kaldıklarını, esasında beni desteklediklerini düşünmek saflığında bulundum. Gelin görün ki ben terfi ettirilmedim, yani başarısız olarak değerlendirildim. Büyüklerim tarafından takdir edilmediğimi düşünürek artık TSK çatısı altında mücadeleye devam etmemin mümkün olamayacağını değerlendirdiğim için istifa ettim. İstifa da hizmet olabilir Kalıp mücadele etmeniz gerekmez miydi? Artık motivasyonum kalmadığını, mücadeleye artık üniforma ile devam edemeyeceğimi anladım. İkincisi, esasında istifa ederek bir mesaj vermeyi umdum. Anımsarsanız Sayın Turgut Özal’ın Körfez Savaşı öncesinde ülkemizin geleceğini bir koyup beş alacağız diyerek ifade ettiği kumar politikasını zamanın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay’ın istifası değişirmişti. Yani şunu söylemek istiyorum, bir bürokrat istifa müessesini yerinde kullanırsa, istifasıyla bile ülkesine ve kurumuna hizmet edebilir. Bende bu düşünceyle kurumuma, TSK’ya ve ülkeme, ön önemlisi de kurumumdaki gençlere iyi bir mesaj vereceğimi umarak istifa ettim. İstifamı da önceden kimseye haber vermedim. Ben istifanın bir pazarlık konusu yapılmasını etik bulmam. Bunu devir-teslim töreninde açıklayarak yaptım. Bana şantaj asla olmadı, olamaz da Size şantaj yapıldığı için istifa ettiğiniz söyleniyor? Asla şantaj olmamıştır ve olamaz da. Fakat ben ve ailem çok yakından izleniyorduk. Kendi çapımda tedbirler alıyor ve aldırıyordum. Daha önce başka gazeteci arkadaşlarıma da ifade ettiğim gibi dış düşmanlara karşı değil içimizde ki yılanlara ve işbirlikçilerine karşıydı bu. Komutanlardan bir mesaj ya da bir ses geldi mi istifadan sonra? O kadar çok tebrik aldım ki ama daha çok gençlerden. Elimi öpen subaylar oldu. Telefonda ağlayan subaylarım bile oldu. Törende birçok subayımın ağladığını gözlerinin yaşardığını gördüm. Çok büyüklerden arayanlar olmadı. Ama daha sonra görüp beni öpüp tebrik edenler oldu. Belki de dinleniyoruz diye aramamışlardı büyüklerim. Küs değilim, TSK’yı çok seviyorum Kurumunuza küs müsünüz? Kurumuma asla küs değilim. TSK’yı çok seviyorum. Türk deniz kuvvetlerini çok seviyorum. Olabilir zor bir dönemden geçiyoruz. Bu zor dönemde yanlış kararlar olabilir, büyüklerim de hata yapabilir onlara da saygı duyuyorum. Zor dönem derken? Size soruyorum, sizce ülke şu anda zor bir dönem yaşamıyor mu? Ülke bölünmüş durumda. Belki fiziki olarak bölünmüş değil ama kafaca bölünmüş durumda. Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz? Emekli oldum ama köşeme çekilip balık tutmak gibi bir niyetim yok. Mücadeleme kaldığım yerden devam edeceğim. Bu işe hem yüreğimi ve bilgi birikimimi hem enerjimi koymaya hazırım. Şuna inanıyorum artık yurtseverler için Atatürkçüler için, demokratlar için, evrensel ahlak ve etik kurallardan yana olanlar için, ülkemizin geleceğinin emperyalizme peşkeş çekilmesini istemeyenler için, onurlu bir gelecek, adil bir paylaşım ve hakça bir düzen için, din tacirliğine son vermek ve kutsal dinimiz İslama hak ettiği önemi verebilmek için doğru adresin CHP olduğuna inanıyorum. Ben de bu mücadeleye devam etmek için CHP’ye katıldım. Bir nefer gibi mücadeleye devam edeceğim.