Diyarbakır'da 2017 yılı Newroz’unda Kemal Kurkut’un polis kurşunuyla vurulması ile ilgili üç yıl önce hazırlanan müfettiş raporu ortaya çıktı. Raporda, Kurkut’u durdurmak için ateş etmenin ‘kabul edilebilir olmadığı’ ifade edildi
Diyarbakır İl Polis Disiplin Kurulu, müfettiş raporu doğrultusunda aralarında Kurkut’u vurduğu gerekçesiyle yargılanan sanık Y.Ş’nin de bulunduğu dört polis hakkında meslekten çıkarma cezası verdi. Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu ise Y.Ş’nin cezasını 24 ay kademe durdurma cezasına çevirdi.
Gazete Duvar'dan Deniz Tekin'in haberine göre İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, Diyarbakır’da 21 Mart 2017’de düzenlenen Newroz kutlamaları sırasında Kemal Kurkut’un polis kurşunuyla vurulmasıyla ilgili idari soruşturmada görevlendirdiği mülkiye başmüfettişi ve polis başmüfettişinin 2017’de hazırlayarak İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’na sunduğu “disiplin raporu” olaydan üç yıl sonra ortaya çıktı.
Kurkut’un öldürülmesi ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerin yer aldığı raporda, müfettişlerin olay anına dair kamera görüntüleri, fotoğraflar ve balistik raporunda silah kullandığı tespit edilen Y.Ş. O.M., H.D., Y.A. ve Ö.T.A. adlı polis memurları hakkında disiplin soruşturması açtığı görüldü.
Kurkut’u silahıyla vurarak ölümüne neden olduğu gerekçesiyle müebbet hapis istemiyle yargılanan sanık polis memuru Y.Ş, müfettişlere verdiği ve raporda yer alan ifadesinde Kurkut’un “canlı bomba olma” ve “sivillere zarar vermeme” ihtimaline karşın ayaklarına doğru iki el ateş ettiğini, silahından çıkan mermi ile vurulmadığını savundu. Y.Ş. “Ben PVSK ve OHAL kanunundaki görevlerimi hakkıyla yerine getirdiğimi düşünüyorum. Üzerimdeki şüphenin yersiz olduğunu düşünüyorum” dedi.
Silah kullandığı tespit edilen dört polis memuru ise ifadelerinde Kurkut’un elindeki bıçağı bırakması için sadece havaya doğru uyarı atışı yaptıklarını, kendileri dışında başka polislerin de ateş ettiklerini ifade ederek suçlamaları reddetti.
Raporun devamında, tanık olarak dinlenen polislerin büyük çoğunluğunun ifadelerinde olay sırasında 50’yi aşkın atış yapıldığını söylemesine rağmen, olay anını gösteren dört görüntünün çözünürlüğünün düşük olması nedeniyle ateş eden ve yerden boş kovan toplayan diğer polislerin tespit edilmediği ifade edildi.
Olay yerinde bulunan 13 boş kovanın ve mermi çekirdeğinin yapılan balistik incelemesinde O.M. isimli polise ait silahtan atış atıldığı tespit edildiği belirtildi. Raporda, svap incelemesi yapılan 200’ün üzerindeki polisten sadece 24’ünün ellerinde, avuçlarında ve yüzlerinde atış artıklarına rastlandığı kaydedildi. Ateş ettiği tespit edilen beş polis memurunun ise alınan svap örneklerinde atış artıklarına rastlanmadığı bilgisine yer verilen raporda, polisler savunmalarında olaydan sonra yemek ve lavabo ihtiyacı için ellerini yıkamaları nedeniyle bu durumun yaşandığını savundu.
Raporda, Kurkut’un üstündeki elbiseleri çıkararak, elinde bıçak ile Newroz alanına girme isteği davranışlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu bu nedenle yapılan araştırmada Kurkut’un Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi psikiyatri servisinde muayene ve yatışının olduğu belirtildi. Hazırlanan açık kaynak araştırma tutanağında ise Kurkut’un “terör örgütleriyle iltisakına ilişkin bir bulgu bulunmadığı” bilgisi verildi.
Raporda, personel bilgi sisteminde yapılan sorgulamada, şüpheli beş polisin herhangi suç ya da disiplin kaydına rastlanmadığı kaydedildi.
Raporun son bölümünde müfettişler tarafından, elindeki bıçakla alana giren Kurkut’un polislere yönelik “tehdit edici” sözler sarf etse de, bu tehdidini gerçekleştirecek durumda olmadığının ”çıplak gözle” anlaşıldığı vurgulandı. Raporda, bütün yaşananlara rağmen polisin Kurkut’u durdurmak ya da yaralamak üzere ateş etmesinin “Kabul edilebilir bir zor kullanma yöntemi olmadığı” tespitinde bulunuldu.
Müfettişler raporda, Kurkut’un vurulduğu olayda silah kullanan Y.Ş., O.M., H.D. ve Ö.T.A. isimli polis memurlarının, Newroz kutlamalarında alınacak güvenlik tedbirlerine ilişkin kendilerine tebliğ edilen “Zor ve silah kullanma yetkisi kanunlarda açık bir şekilde belirtilmiştir. Gerekmediği ve şartları oluşmadığı müddetçe hiçbir şekilde silah kullanılmayacak, şartlar oluştuğunda usulüne uygun silah kullanılmakta tereddüt edilmeyecek, ancak personelimiz hedef göstermeksizin ve kargaşa çıkartabilecek şekilde havaya ateş etmeyecektir.“ şeklindeki yazılı emre ve bu emri olay günü genel olarak hatırlatan Başkomiser E.S’nin emirlerine uymadıklarına işaret etti. Bu nedenle Kurkut’un hayatını kaybettiğini, bunun Kurkut’un kendisi ve yakınları için büyük bir zarara yol açtığının anlaşıldığı ifade edildi.
Kurkut’un vurulduğu olayda silah kullanan Y.Ş., O.M., H.D. ve Ö.T.A’nın isimli polislerin Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında KHK’nin ilgili maddeleri uyarınca “meslekten ihraç edilmelerinin uygun olacağı” tavsiyesi yer aldı. Silah kullanan Y.A. isimli polis memuruna ise genel talimata ilişkin bir bilgisi olduğu yönünde kesin bir kanaat oluşmadığı, bu nedenle “24 ay uzun süreli durdurma” cezası ile cezalandırılmasının uygun olacağı belirtildi.
Raporda, polislerin samimi ifadeleri, ateş ettiklerini kabul etmeleri ve daha önce disiplin cezası almamaları göz önüne alınarak, ihraçları istenen polislere bir alt cezanın verilmesinin uygun olacağı sonucuna ve kanaatine varıldığı belirtildi.
Diyarbakır Valiliği İl Polis Disiplin Kurulu, müfettişlerin hazırladığı “disiplin raporu” doğrultusunda beş polis hakkında soruşturma açtı. Soruşturma sürecinde tayini çıkan polis memuru H.D’nin dosyası İstanbul İl Polis Disiplin Kurulu’na gönderildi. Kurul, polis memurları Y.Ş. ve Y.A. hakkında 2018’de, başka illere tayini çıkan polisler O.M. ve Ö.T.K. hakkında ise 2019’da karar verdi. Kurul oy birliğiyle aldığı ve dönemin Diyarbakır valisinin imzaladığı kararla Y.Ş., O.M. H.D., Ö.T.K. isimli polislere meslekten çıkarma cezası vererek, dosyayı kesin karar vermekle yetkili olan Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu’na gönderdi.
Kurul, kararın gerekçesinde, ceza verilen dört polisin amirlerinin Kurkut’a ateş edilmemesi yönündeki sözlü emirlerini duymasalar bile, Newroz’da hedef gözetmeksizin kargaşa çıkarabilecek şekilde havaya ateş açılmaması gerektiği yönündeki yazılı emrin olay öncesinde onlara tebliğ edildiği hatırlattı. Kurul, polislerin silahla ateş etme eyleminin Genel Kolluk ve Disiplin Hükümleri Hakkındaki Kanun’un 5’inci maddesinde yer alan ‘amirinin usule göre verdiği emri yerine getirmeme’ olarak değerlendirildiğine işaret etti. Kurul, polislerin suçu işleme şekli, mesleki özelliği göz önüne alınarak daha hafif ceza verilmemesi yönünde karar aldı.
Öte yandan, İl Disiplin Kurulu kararında Kurkut davası ile ilgili dikkat çekici başka karar verildiği ortaya çıktı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Kurkut’un vurulduğu Newroz protokol kapısında görevli 72 polis hakkında 2018 yılında “Suç delillerini karatma ve gizleme” ve “Görevi kötüye kullanma” suçlarından soruşturma açılması için Diyarbakır Valiliği’nden izin istemişti. Valilik, polislerin ihmali olmadığı gerekçesiyle soruşturma izni vermemişti.
Kurkut ailesinin avukatlarından Reyhan Yalçındağ Baydemir kararın kaldırılması için Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz etmişti ancak polisler hakkında soruşturma izni isteyen Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ise valilik kararına itiraz etmediği ortaya çıktı.
Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu, 20 Mart 2019’da verdiği kararda, Diyarbakır’da görülen Kurkut davasında tek sanığı olan ve müebbet hapis istemiyle yargılanan polis memuru Y.Ş’ye verilen meslekten çıkarma cezasını bir alt ceza olan 24 ay kademe durdurma cezasına düşürdü. Polis Y.Ş.’nin kararın iptal edilmesi için Diyarbakır İdare Mahkemesi’ne açtığı dava geçtiğimiz haziran ayında reddedildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu’nun, haklarında meslekten ihraç kararı verilen üç polis ile 24 ay kademe durdurma cezası verilmesi istenen bir polis hakkında ne karar verdiği ise öğrenilemedi.
Kararı değerlendiren Kurkut ailesi avukatlarından ve Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu üyesi Serdar Çelebi, olayın başından beri Kurkut’un polis tarafından zarar verilmeden yakalanabileceğini ifade ettiklerini belirterek, “Müfettişlerin hazırladığı rapor, söylediklerimizin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Valilik daha ne yaşandığı tam belli olmadan yaptığı açıklamada Kurkut’u ‘canlı bomba’, ‘terörist’ ilan edip etkisiz hale getirildiğini söylemişti. Kamuoyu yönlendirilip olayın üstü kapatılmak istendi. Orada bir gazetecinin tesadüf eseri Kurkut’un vurulma anına görüntülemesi aslında olayı farklı boyutlara getirdi. O gazeteci (Abdurrahman Gök) görüntüleri çekmeseydi emin olun bu olay canlı bomba olarak kapatılacaktı. Hiçbir polis hakkında herhangi bir soruşturma ya da kovuşturma açılmayacaktı” diye belirtti.
Raporda, polislerin meslek kurallarına uymadığına, delillerin toplanmadığına dair tespitler olduğunu ifade eden Çelebi, ateş eden polislerin ellerinde barut izi bulunmamasının delillerin karartılması gibi bir sonucu ortaya çıkardığını vurguladı. Çelebi, Kurkut’un yerden seken mermi ile vurulduğuna dair hazırlanan bilirkişi raporlarıyla davanın başka bir yöne evrildiğini, korku ve endişelerinin Kurkut davasının diğer dosyalar gibi cezasızlıkla sonuçlanması olduğunu vurguladı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 72 polis hakkında açmak istediği soruşturmaya Diyarbakır Valisi’nin izin vermediğini anlatan ve savcılığın talebinde ısrarcı olmamasına tepki gösteren Çelebi, “Bu olay sadece Kemal Kurkut’u vuran polisle ile bitecek bir soruşturma değildi. Orada deliller usulüne uygun bir şekilde toplanmadı, görevini ihmal eden çok sayıda polis vardı. Savcılık burada ilginçtir ki kendi açtığı soruşturmada bu karara itiraz etmedi. Bizim iki yıldır yaptığımız itiraza rağmen yargının henüz vermiş olduğu bir karar da yok. Failin kolluk görevlileri olduğu birçok yaşam hakkı ihlali dosyasında failler korunuyor, gizleniyor. Etkin bir soruşturma yürütülmüyor. Dosyalar tozlu raflarda bekletiliyor” dedi.
Taraf oldukları davalarda polislere verilen idari cezalardan haberdar olmadıklarını, kendilerine itiraz hak verilmediğini kaydeden Çelebi, “Disiplin raporuna baktığımızda ihmaller zinciri o kadar ağır ki. Bu kadar ihmalin yanında havaya ateş ettiklerini kabul eden polislere, meslekten çıkarma cezası yerine iyi halden daha az bir ceza vererek belki başka cinayetlerin önü açılıyor. Bir yaşam hakkı ihlali sonucunda böyle bir ceza verilmesi ayrı bir sorundur” diye belirtti.