Muğla’nın Milas ilçesinde, Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş’nin, iki termik santrale kömür sağlamak için genişletmek istediği kömür madeni sahasında üçüncü kez bilirkişi keşfi yapılacak. İkizköylüler yeniden keşif kararına itiraz ederken çevre komitesi de bir açıklama yaptı. Davacı köylülerin bilirkişi keşfi için 19 bin TL’lik bir mahkeme masrafı ödemesi de talep ediliyor.
İkizköy’de Akbelen Ormanı’nın kömür madeni için Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ’ye tahsisinin iptali için İkizköylülerin açtığı davada Muğla 1. İdare Mahkemesi üçüncü kez keşif yapılmasına karar verdiği öğrenildi. Mahkeme kararında, “Dosyadaki son bilirkişi raporu uyuşmazlığın çözümü için yeterli olmadığından ve bu rapora taraflarca/müdahillerce karşılıklı olarak itiraz edildiğinden, görülen davada tekrar mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, karar verildi” denildi.
Köylülerin avukatı Arif Ali Cangı da karara itiraz etti. Cangı, keşfin tekrarlanması kararından dönülerek duruşma yapılmasını talep etti. Avukat Cangı’nın Konuyla ilgili yazılı açıklaması şöyle:
“İkizköylüler olarak derneğimiz KARDOK aracılığı ile açtığımız davada, Muğla 1. İdare Mahkemesi, 4 Temmuz 2022 tarihinde yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulması ve üçüncü kez yerinde keşif yapılmasına karar verdi; karar 12 Temmuz’da tarafımıza tebliğ edildi. Avukatımız Arif Ali Cangı, dün, 14 Perşembe 2022 günü yaptığı başvuru ile keşfin tekrarlanması kararından dönülmesini ve davaya duruşma ile devam edilmesini talep etti. 1 Mart 2022 tarihinde yapılan ikinci keşif sonucunda bilirkişi heyetince mayıs ayında mahkemeye sunulan raporda Akbelen Ormanı’nın madene tahsisi ile ortaya çıkacak ekolojik yıkım farklı boyutları ile somut biçimde ortaya konmuştu. Ancak, raporun sonuç bölümünde maden ve jeoloji mühendisi bilirkişilerin görüşleri doğrultusunda Türkiye’nin elektrik ihtiyacı gerekçe gösterilerek, ekolojik yıkım belgelenmesine rağmen, madene tahsisin gerekliliği tespiti yapılmıştı.
Bu karar, yasa, Anayasa ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan yasama hakkı, sağlıklı ve dengeli çevrede yasama hakkı, adil yargılanma hakkını, hukuk devleti ilkesini yok sayan, yargıya davaları en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması görevi yükleyen Anayasanın 141/4 maddesine açıkça aykırıdır. Bilirkişi raporunda mahkeme heyetinin karara varabilmesi için gerekli ve yeterli bilimsel değerlendirme mevcut. Zaten biz de rapora itiraz etmedik; sadece enerji şirketinin çıkarlarına yoğunlaşmış̧ olan jeoloji ve maden mühendisliği uzmanlıklarının aykırı görüşlerinin, çevre hukuku açısından dikkate alınmasının mümkün olmadığını belirttik.
İkinci keşif sonunda mahkemeye sunulan raporda; Orman mühendisi bilirkişi, açık ocak kömür madencilik faaliyeti sırasında ocak alanının genişleyeceği alanın kesilecek ağaçlar, toprak kaybı ile birlikte ormansızlaşacağını, rehabilitasyon çalışmaları ile mevcut orman yapısının tekrar geri getirilmesinin mümkün olmadığı, oysa özellikle bir yıl önce bölgede yaşanan yangın felaketinden sonra Akbelen Ormanı’nın yaban hayatı için korunması gereken doğal bir ekolojik koridor olduğunu ve korunması gerektiğini; Çevre mühendisi bilirkişi; ocak alanı ile izne konu orman alanı arasındaki tarım alanlarının zarar göreceğini, madencilik faaliyetleri nedeniyle önemli düzeyde toz emisyonunun oluşacağını; Hidrojeolog bilirkişi; mevsimsel yağışlarla yüzeye düşecek su miktarı yeraltına sızmaksızın yüzeysel akışa geçeceğini; bölgeye düşen mevsimsel yağışın yüzeysel akışa geçmesi su baskınlarının oluşmasına, bölgede bulunan yerleşik alanların ve tarımsal alanların olumsuz yönde etkilenmesine neden olacağını; Biyolog bilirkişi; alanda yürütülecek maden faaliyeti sonucunda söz konusu orman ve içerisinde var olan ekosistem geri dönüşümü olmayacak şekilde ortadan kalkacağını tespit ve rapor etmişlerdi.”
“İhtiyat ilkesini davamıza uyguladığımızda, dört bilirkişinin işlem konusu maden işletmesini olumsuz değerlendirmeleri, o projenin yasaklanması için yeter de artar bile. Böylesine bir rapordan sonra, uyuşmazlığın çözümü için mahkemeye teknik bilgi aktaracak daha nasıl bir rapora ihtiyaç duyulabilir ki? Bilirkişi raporuna yönelik talebimizin Akbelen Ormanı’nın madene tahsisinin geri dönüşü olmayacak ekolojik yıkıma yol açacağı bilimsel olarak kanıtlandığına göre, başka bir araştırmaya gerek kalmadan yürütmenin durdurulmasını devam ettirilmesine, dava dosyasının olgunlaştırılarak yapılacak duruşma sonrasında dava edilen tahsis izninin iptaline karar verilmesi; gereği halinde davacı taraf olarak hukuki dinlenme hakkımızın gereği olarak, bilirkişi raporunun; açıklamalarımız, taleplerimiz ve itirazlarımız doğrultusunda yeniden düzenlenmesi.”
İkizköy Çevre Komitesi’nden ise şu açıklama yapıldı:
“7 Eylül’de gerçekleştirilen ve nihayetinde itirazlarımızla iptal ve tekrar edilen ilk bilirkişi keşfinde heyete başkanlık eden tarafgir bir hakimin hakaretlerine maruz kalan avukatlarımızın davacı olarak bizi temsil edebilmesine fırsat tanınmamıştı. Davacı İkizköylüler olarak keşfe alınmamış, dinlenmemiştik. Akbelen Ormanı’nı ve yaşamı savunma hakkımız kasten engellenmişti.
Öte yandan, bilirkişi keşfi için 19 bin TL’lik bir mahkeme masrafı ödemesi de talep ediliyor. Biz küçük bir köy derneğiyiz. İkizköy’ü madene teslim etmemek için açtığımız başka davalarımız da var ve aynı davada üçüncü kez keşif masrafı ödemek durumunda kaldığımız için büyük bir yükün altına girmiş hissediyoruz. Ekolojik haklar için yürütülen hukuki mücadelelerde bilirkişi keşif masrafları, adalete erişimin önünde önemli bir engel oluşturuyor. Bazı mücadelelerde davalar, bu masraflar yüzünden ekolojik haklarını arayan davacılar tarafından sonuna kadar yürütülemiyor.
Davamızda bir türlü nihai karar verilemezken, bizlerin ormanımızı korumak için gece gündüz tuttuğumuz nöbet, 17 Temmuz’da, yani bu hafta sonu bir yılını doldurmuş olacak. 17 Temmuz 2021 günü, Akbelen Ormanı davamız sürerken, ağaç kesimi yapan orman işletmesini durdurmuş ve bu hukuksuz uygulama bir kez daha yinelenmesin diye ormanın girişine çadırlarımızı kurarak fiili olarak ormanımızı korumaya almıştık. 8 Ağustos günü, gelmiş geçmiş en büyük orman yangını felaketlerinden birini yaşarken, yüreğimiz ağzımızda günlerce uyumaksızın nöbet tutarken; YK Enerji, yangın önlemi bahanesi altında 105 ağacımızı daha katletmişti. Şirket hakkında bu yasadışı eylemi hakkında hiçbir idari ya da yasal işlem yapılmadı.
Tüm bunların üstünden koskoca bir yıl geçti. Devam eden davalarımıza, zorunlu olarak yenileri eklendi. Ancak hala bilim insanlarının korunması zorunlu dediği Akbelen Ormanı güvende değil. Artık yargıdan Akbelen Ormanı’nın olduğu gibi korunmasına yönelik kalıcı bir karar bekliyoruz. Anımsatmak zorunda hissediyoruz: Anayasa, ormanlarımızın korunması görevini biz İkizköylüler gibi ormanın yakınında, içinde yaşayan yurttaşlar kadar, belki de daha öncelikli olarak devlete vermiştir. İklim krizinden kurtuluşumuzun anahtarı, temiz hava, su ve toprağın, çocuklarımızın geleceğinin garantisi ormanlarımızı, Akbelen Ormanı’nı korumak üzere yargıyı görevini hızla yerine getirmeye davet ediyoruz.” (ANKA)