Muhafazakâr kesimin stand-up'çısı!

Muhafazakâr kesimin stand-up'çısı!

Sahne gösterilerinde 'belden aşağı espri yapmaması nedeniyle muhafazakar kesim tarafından tercih edilen stand-up'çı Recep Demirkaynak, islâmi kesimin mizah sorunun olduğunu ve yetişmiş mizahçı eleman sıkıntısı çektiklerini söylüyor.Sabah gazetesine verdiği röportajda "Bir televizyon programına konuk oldum; sohbet programı. Bir kadın stand-up'çı çağrılmış, bir de ben varım. Beni tanınmıyor ve nasılsa beceriksiz çıkacaktır diyerek çağırdıklarını sezdim. O kadın stand-up'çıyla acayip ilgileniliyor ve görüyorum, benle kimse ilgilenmiyor. Yönetmen, 'Merhaba Recep Bey,' dedi, 'Merhaba,' dedim. 'Siz' dedi, 'dincilerin stand-upçısıymışsınız galiba?' 'Siz böyle mi duydunuz, sorun değil siz de gelin,' dedim. Böyle söylenmesi gerçekten can sıkıcı. Sonra canlı yayına çıktık. Önce o hanımla başladılar: Türk düğünleri diye girdi, olmadı... 'Ben sonra yapsam,' dedi. 'Bir de sizi görelim,' dediler bana. Ben ayağa bile kalkamadım! Oturduğum yerden kadın programlarıyla ilgili bir şeyler anlattım. Orkestra, seyirciler çok güldü; güzel oldu yani. Böyle olunca program bizim üzerimize döndü. Yönetmen teşekkür etti falan. Program bittikten sonra kadın standup'çı bana 'Ya' dedi, 'benim de çok güzel bir şovum var ama benimkiler hep belden aşağı; burada yapamadım. 12 senedir sahnelerdeyim; kimse beni bilmese de... Hani, biraz saygı görmek istiyorsun. En azından ona gösterdiğin ihtimamın yarısını göster; misafirim çünkü." diyor.

Dindarlarla alâkalı mizah

Askerden geldikten sonra 15 yıl tekstil sektöründe çalışmış Recep Demirkaynak (40). Evli ve üç erkek çocuk babası. Çocukların babalarının mesleğiyle ilgili karmaşa yaşadıkları oluyormuş arada. Sorulunca stand-up'çı diyorlarmış ama en küçükleri en sonunda şunu sormuş: "Baba, sen şimdi meşhur musun, değil misin?" Popülerliğiyle ilgili Recep Demirkayanak'ın kendi tespiti şu: "Kimse beni tanımaz ama herkes de beni tanır." 1998 yılında tesadüfler sayesinde radyoya girmiş: "Bir arkadaşım radyo programı yapıyordu. Dedi ki, 'Senin muhabbetin iyi, bize (Burç FM) konuk ol.' Konuk olduk. Ondan sonra haftaya bir daha gelsene falan derken üç hafta konuk oldum ben. Daha sonra da iki sene program yaptım orada. Sonra arkası geldi." Şimdi Marmara FM'de program yapıyor. Peki stand-up gösterileri nasıl başladı diye soruyoruz: "Bu stand-up olayları daha yeni yeni başlamıştı. Bana 'Sen niye yapmıyorsun, sen de yap,' dediler. 'Yapayım,' dedim! Emrivaki oldu biraz."

Çocuk o kadar uğraşıyorSahnede yaptığı gösteriyi şöyle tanımlıyor Demirkaynak: "Kızını, oğlunu, karını alıp gelebileceğin, hadi gülelim, eğlenelim diyeceğin bir gösteri; hiç yere bakmak zorunda kalmadan seyredeceğin bir şey. Şovumda belden aşağı espri yapmam. Kimsenin kutsallarına laf etmem." Recep Bey, karizması olmadığını ve bu karizmasızlığın avantajından bahsediyor: "Çoğu seyircide komedyenlerle ilgili şu olabilir: 'Dur bakayım, nerede çuvallayacak?' Bana kalırsa benim durumumda şöyle oluyor: 'Ulan, hata yapmasın, dur aman çuvallamasın. Yazık, çocuk o kadar uğraşıyor, gülün bari." Gösterinin özel konuları yok; günlük hayattan veya medyadan konuşuyor, taklitler de var ayrıca. "Peki kadın-erkek ilişkileri var mı?" diye sorduğumuzda, "Var, ama evlilik üzerine var," diyor. Yani gösteriyi yapanın bazı sınırları var: "İnancın mizahını sınırlamaz aslında. Hayat tarzı belirler sınırı. Evet, ben dindarım; Allah'la kul ilişkisini sağlamaya çalışan bir adamım. Bu böyle diye dindarla alakalı hiç mizah yapmayacak mıyım? Kırmadan, aşağılamadan, sırf onlarla değil herkesle alakalı bu böyle olur."

Böylesi profesyonel değil biliyorum

12 yıldır sadece çağrıldığı yerlere gidip, 'Amerika hariç dünyanın her yerinde' gösterisini yapıyor Recep Demirkaynak. Üniversitelerden, vakıflardan, şenliklerden davet aldıkça gidiyor. Geçimini bundan sağlıyor. Ne bir menajeri var ne de bir ajansa bağlı. Bu işin profesyonel olarak böyle olmadığını bildiğini söylüyor, yıllardır "Bu böyle gitmez," diyormuş: "Yani ne bizde bu işe para yatıracak bir adam var, ne de dört başı mamur bir sahne şovu yapacağım dediğiniz vakit o bütçeyi size verecek biri. Yok!"

İslami kanalların gülen yüzü yok

"Kafamda bir sürü televizyon programı projesi var ama gitmiyorum kanallara. Benim dezavantajım bu..." Konu doğal olarak İslami televizyon kanallarına geliyor, orada bir mizah eksikliği yaşanıp yaşanmadığına şöyle açıklık getiriyor: "Evet, çok doğru, bu televizyonların gülen bir yüzü yok. Bu camiadan mizah çıkmaması, yetişmiş eleman sorunudur. Yetişmiş adamları yoktur, teşvik de yoktur. Tam oturtamadık, bundan 10 sene önce müzik haram diyorlardı; bayağı yol kat ettik yani! Şimdi sahne sanatlarının, sinemanın, tiyatronun önemini kavrayacaklar, 'Bu iş hakikaten önemliymiş,' diyecekler ki ondan sonra birileri yetişecek."