Türkiye'nin muhafazakâr yazarlarından ve türban savunucularından olan Emine Şenlikoğlu, “Dünya üzerinde sperm bankası ile hamile olmak ya da babası belirsiz bir şekilde hamile kalmak tamamen yasak edilmesi lazım” dedi.
Şenlikoğlu “Sorma nasılsa cevabı yok” isimli yeni kitabında sprem bankasından alınan spermle doğan bir çocuğun hikayesini anlattı.
Yazar Şenlikoğlu, sprem bankalarının dünyada yasaklanması gerektiğini savundu. Habervaktim sitesine konuşan Şenlikoğlu şunları söyledi:
Yeni kitabı “Sorma Nasılsa Cevabı Yok”ta, sperm bankası çocuğunun hikâyesini anlatan Emine Şenlikoğlu, dünya üzerinde babası belirsiz bir şekilde hamile kalmanın tamamen yasak edilmesi gerektiğini kaydetti.
Yeni romanıyla ilgili Habervaktim’e konuşan Şenlikoğlu, dünya üzerinde sperm bankası ya da babası belirsiz bir şekilde hamile kalmanın tamamen yasak edilmesi gerektiğini kaydetti.
“Avrupa’da bu şekildeki çocuk sayısı çok fazla” diyen Şenlikoğlu, “Bu noktada Avrupa gelişmiş falan değil. İnsanları yok ederek, teknolojiyi yükseltmekle, demirleri yükseltmekle gelişmiş olamazsın. Her geçen gün geri giden bir kıta” dedi.
Kitabınız tam olarak neyi konu ediniyor?
Konu hakkında pek ipucu vermeyeyim sadece şunu söyleyeyim. Kitap bir sperm bankası çocuğunun hayat hikayesi ve çok farklı bir psikoloji. Bu benim tanımadığım bir psikoloji. Biz bunun gerçekten farkında değiliz ama bu konu yeryüzünde milyonlarca can yakıyor. Çocuğu mahvediyor.
‘Sperm bankası’ konulu bir kitap yazmaya neden ihtiyaç duydunuz?
Çocuğun mücadelesi. Romanın gizemi kaçmasın diye söylemiyorum. Sperm bankası çocuğu olan Can’ın annesi ile olan durumu. CHP’li ailenin çocuğu bu. Sanatçı bir annenin oğlu. Ateist bir çocuk ama çok temiz. Ateist olmasının da nedeni var kitapta. Dünyamızda böyle bir olay var. Bu budur. Hep ilkleri başkasından mı okuyacağız? Birazda dünya ülkeleri bizden okusun. Sperm bankası konu edindi fakat hiç bu açıdan konu edinmedi. Benim yazdığım açıdan Türkiye’de kesinlikle ilk dünyada da ilk defa olduğu söyleniyor.
Ne kadar zamanda yazdınız? Nerelere gittiniz?
5 yıl önce başladım. Üçüz roman olarak başladım. Bu 5 yıldır devam ediyordu. Ancak son iki yıldır devamlı üzerinde çalışmama rağmen ancak bitirebildim. Çok çok yordu bu kitap beni. Çünkü o psikolojiyi de araştırmak gerekiyordu. Aksi takdirde okuyucuları yanıltırdık. Kitap için Avrupa’yı gezdim. Altı konu araştırdım biri de bu idi.
Kitabınızı yazarken dikkatinize çeken en önemli nokta ne idi?
En önemli nokta baba varken o kadar önemli olmuyormuş ama yok olan baba çok önemli oluyor. Çocuğun babasını aramak için Türkiye’den İngiltere’ye gitmesi orada karşılaştığı olaylar. Ama her şeyden önemlisi çocuktaki o psikoloji dikkatimi çekti. Çocuk kendini yok kabul ediyor. Babası belirsiz ise kendini yok kabul eden çocuğun psikolojisi.
Sizi en çok etkileyen anekdot nedir peki?
Şuan onu söylersem romanı söylemiş olurum. Ancak yüzeysel bir şey söylemek gerekirse, çocuğun babasının belirsiz olduğunu öğrendikten sonra kendisini yok hissetmesi. Bakın bu çok önemli bir şey. Varlığının farkında olmaması.
Kitabınıza konu olan ‘sperm bankası’ çok tartışılan bir mesele. Bu konudaki düşünceniz nedir?
Dünya üzerinde sperm bankası ile hamile olmak ya da babası belirsiz bir şekilde hamile kalmak tamamen yasak edilmesi lazım. Dünya ülkelerine derin mesajlar vermek için Müslümanların teşkilatlanması lazım. Aslında baya bir yasak edildi. Eskiden babanın isminin saklanma mecburiyeti vardı onu kaldırdılar. Babasını biliyor çocuk. Babası da çocuğunu görmek isterse buluşabiliyorlar. Tabi sevgiden uzak bir buluşma oluyor. Babaların çoğu da buluşmak istemiyormuş. Adam, ‘200 tane çocuğumu var. Hangisi ile buluşacağım?’ diyormuş. Böyle ilginç şeyler var.
Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş coğrafyalara baktığımız zaman ahlaki anlamda büyük bir yozlaşmanın yaşandığını görüyoruz. Sperm bankası da bunun bir sonucu veya nedeni mi?
Gelişmiş demeyelim. İnsanları yok ederek, teknolojiyi yükseltmekle demirleri yükseltmekle gelişmiş olamazsın. Her gittiğim Avrupa ülkesinde 4-5 tane sperm bankası yoluyla hamile kalan anneye rastladım. Söylemeyen de çok. Milyonlarca kişi var bu şekilde hamile kalan. Bakın biz de bir algı hatası var algı yanlışlığına düşünüyoruz. Farklı algılatıyor birileri onu alıyoruz. Avrupa gelişmiş değil ki. Her geçen gün geri giden bir kıta. Çok geri ayrıca. İnsanlığı geri, kanunları geri, dünyaya bakış açıları geri, ırkçıları çok. Genel açıdan baktığımız zaman Avrupa çökmüş durumda çok çok 20 sene daha gider. En ileri ülke neresidir biliyor musunuz? Toplumunda intihar eden yoksa kafayı yiyen yoksa, cinayetler had safhaya ulaşmamışsa ileri ülke orasıdır.