TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen 2. Yargı Paketi'ni içeren kanun teklifine muhalefet şerhi koyan CHP, teklifin torba kanun niteliğinde olduğunu belirterek, “Hak arama ve sağlıklı yargılamanın ikinci plana itileceği” uyarısında bulundu. CHP, HDP ve İyi Parti’nin muhalefet şerhlerinin ortak noktası, teklifinin Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturulduğu, Meclis’in devre dışı bırakıldığı eleştirisi oldu.
Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında hazırlanan, 63 maddelik, “Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nin komisyon çalışmaları, geçtiğimiz hafta, 9 saat 14 dakikada tamamlandı. 2. Yargı Paketi’ni içeren kanun teklifi, TBMM Adalet Komisyonu’ndan üç maddede değişiklik yapılarak geçti. Teklife muhalefet şerhi koyan CHP, HDP ve İyi Parti, yapılması gereken düzenlemelere ilişkin önerilere de yer verdi.
TIKLAYIN - İkinci Yargı Paketi, Adalet Komisyonu'nda kabul edildi
CHP'nin muhalefet şerhinde yer alan eleştiri ve öneriler şöyle:
"Çalışmanın, partili saflaşmalara kurban edilmeden, karşıt fikirlerin demokratik saygı çerçevesinde müzakere edildiği, yapıcı önerilerin dikkate alınarak düzenlemenin olgunlaştırıldığı bir seyirde geçirilmesi yönündeki temenniler karşılık bulmadı. Hiçbir maddede muhalefet milletvekillerinin görüşleri dikkate alınmadı. Bu antidemokratik tutum, alışkanlık haline gelmiş durumda. 83 milyonun kaderi, Recep Tayyip Erdoğan’a endeksli bir hale getirildi ve bir kişinin düşünsel-duygusal dünyası kararlarda belirleyici hale geldi.
Kanun teklifinin parlamenterler tarafından değil Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturulan Hukuk Politikaları Kurulu ve Adalet Bakanlığı’nın birkaç bürokratı tarafından hazırlandığı bir gerçek. Neredeyse milletvekillerinin tamamı, teklif Meclis Başkanlığı’na sunulana kadar konudan bihaberdi. Teklifin komisyon ve Genel Kurul’da görüşmeleri sırasında savunulması ise o vakte kadar kayla bile alınmayan iktidar partisi milletvekillerine düştü. Hem komisyon hem de Genel Kurul aşamalarında iktidar partisi milletvekillerinin konuşma süreleri ile konuşmalarının içeriklerine bakıldığında bir tiyatronun oynandığı çok iyi anlaşılacak.
Kanun teklifi, 63 maddeden oluşan ‘torba kanun’ niteliğinde. Torba kanun uygulaması, komisyon ve Genel Kurul’da sağlıklı müzakere yapılmasını da engellemekte. Teklifteki usûl hukukunda bazı konularda, mevcut kazanımı güçlendirmek yerine, yanlış uygulamaları meşrulaştırma ve kanunilik kazandırma şeklinde öneriler yer aldı. Taraf ve vekilleriyle ilgili düzenlemedeki önerilerde, hak arama ve sağlıklı yargılama ikinci plana itildi.
Teklifteki düzenlemede, ilginç ve bugüne kadar çok da rastlanmayan bir değişiklik yönteminin de uygulandığı görüldü. Bazı maddelerde maddelerin veya fıkraların yeri değiştirilerek, uygulamadaki sorunun çözüleceği şeklinde gerekçe oluşturuldu. Maddelerin yerini değiştirerek gerçek anlamda bir değişiklik yapıldığı ve yarar sağlanacağı düşünülüyorsa, bunu sık sık yaparak uygulamadaki yanlışları düzeltmek gerekli. Ancak bu alışılmamış kanunlaştırma yöntemiyle uygulamanın düzeltmesini ummak, bugüne kadar hiçbir yerde başarılamayan bir şey başarmayı beklemekten öte bir çaba değil.
Mahkemelerde ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşmaya katılımda yapılan düzenlemeler, yargılamada hakimle olan yüz yüzelik ilkesini ihlal etmekte. Tüketici uyuşmazlıkları için zorunlu arabuluculuk düzenlemesi, çoğu kez avukatı bile olmayan, bilgi ve ekonomik olarak karşısındaki profesyonel satıcı veya sağlayıcıya göre dezavantajlı olan tüketicinin karşı tarafla eşitmiş gibi müzakere masasına oturmaya zorlanması yönünden hukuka aykırı. Tüketicinin ya hakkından daha azına razı olacağı ya da yargılama sürecini uzatacağı açık. Tüketici Hakem Heyetlerine bile nasıl başvuracağını bilmeyen tüketicinin hakkını aramaktan vazgeçmesi söz konusu olabilecek."
HDP'nin muhalefet şerhinde ise teklifin Anayasa'ya aykırı olduğuna dikkat çekilerek, şu tespitler yapıldı:
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte TBMM’nin itibarsızlaştırılması süreci son hızla devam etmekte. Saray’da hazırlanan torba yasalar, kanun teklifinin altında imzası olan milletvekilleri tarafından önce komisyonlara, ardından da virgülüne dokunmadan TBMM Genel Kurulu’na sunulmakta. Sadece teknik prosedür yerine getirilerek, bu vesileyle idari onay ofisi haline getirilen Meclis’e yasama sürecinde bir araç rolü biçiliyor. Yasama sürecinde Meclis’i devre dışı bırakan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ‘Torba Yasa Hükümet Sistemi ‘ne dönüşmüş durumda.
Bu tekli bir torba, halk arasındaki tanımı ile 'çorba' bir teklif. Teklifin, Anayasa’ya bağlılık, demokratik ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaşır bir yanı yok. Bu düzenlemenin yenilik doğuran bir yönü de yok. Diğer torba kanunlarda olduğu gibi, bu kanun teklifinde de birden fazla alanda değişikliği kapsamına alındı. Anayasa'ya aykırılık söz konusu. Hukuk kürsülerinin, bu konuda uzman olan meslek kuruluşlarının özellikle baroların ve üniversitelerin görüşlerinin alınmaması da ayrı bir meşruiyet sorununa yol açmakta.
Bu teklifle önerilen değişiklikte tüketici mahkemelerinin görev alanına giren birçok dava ve işlerde arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olması istenmekte. Bu aynı zamanda iktisadi şiddet olarak değerlendirebilecek bir hüküm olduğu görülüyor.
İyi Partili üyelerin muhalefet şerhinde, “Bürokrasiden gelen bu yasa teklifleri hem katılım fikrinden çok uzak hem de yasamanın asıl unsur olması, yasama görevi olması gerçeğiyle çelişmekte. Parça parça yapılan şeyler her an yeni yeni torba yasaları davet etmekte, kanun sistematiği de bozulduğu gibi tamamen bir kargaşa sisteminin içine girmekteyiz. Bunu başta işin zihniyetini değiştirmek suretiyle yeni baştan başlamak gerekir” görüşüne yer verildi.
Şerhte, kanun teklifinde amaçlanan “yargılamaların makul sürede bitirilmesi” ile ilgili şu değerlendirme yapıldı:
“Uygulamalara baktığımızda, yargılamaların hangi kanallarda tıkandığı yolunda çok önemli tespitler, kanun metninde yer almıyor. Bu tıkanmanın en büyük sebeplerinden bir tanesi bilirkişi müessesesinde yaşanıyor. Bilirkişilikle ilgili herhangi bir düzenlemenin olmaması yine adaletin gecikmesini beraberinde getirecek. Sürelerin uzamasının en büyük sebebi bilirkişi müessesinin ve adliyelerin kendilerine tanınmayan yetkiden dolayı dosyası inceleyememesi ve geri göndermesinden kaynaklanmakta."