Muhalefet darbe girişiminden sonra ilk kez sokakta; demokrasi de 'Taksim' edilecek mi?

Fotoğraflar: İnan Ketenciler

Adını Osmanlı döneminde suyun ‘taksim edildiği’ Maksem’den alan Taksim Meydanı, demokratik taleplerle yapılan Gezi Parkı eylemlerinden 3 yıl sonra ilk kez muhaliflerin yaptığı kitlesel bir gösteriye ev sahipliği yaptı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümetin halkı meydanlara davet etti, on binlerce kişi Taksim’i doldurdu. Darbe girişiminden 9 gün sonra, bu kez CHP’nin çağrısıyla on binler darbeye karşı demokrasiyi savunmak için Taksim Meydanı’na çıktı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 10 maddelik ‘Taksim Manifestosu’yla başladığı konuşmasında Bülent Ecevit’i, kanlı 1 Mayıs’ı, Gezi Parkı’nda hayatını kaybedenleri andı, Nazım Hikmet’le bitirdi. AKP temsilcilerinin Odakule’den Taksim Meydanı’na kadar yürüyerek katıldığı, Birleşik Haziran Hareketi’nin “Hırsız, katil AKP” sloganları sonrasında ayrıldığı mitingde darbelere karşı çıkan on binler, ‘sivil darbe’ye karşı çıktı, laiklik vurgusu yaptı.

Saat 18:00’de "Ne darbe, ne dikta, yaşasın özgürlükçü demokrasi" sloganıyla düzenlenen mitingi T24 editörü Oğul Doğa Gökşin’le birlikte izledik:

 

"Polis darbeden sonraki en sert güvenlik önlemini aldı"

 

Darbe girişiminden bu yana geride bıraktığımız günlerin  / gecelerin aksine, CHP’nin çağrısıyla gerçekleştirilen bu mitingde İstiklal Caddesi’ndeki her sokağın başında 4-5 polis görevlendirilmiş. Gezi’den beri İstiklal’in demirbaşları haline gelen TOMA’larla da caddenin muhtelif noktalarında karşılaşıyoruz.

 

Kitaplar ‘sakıncasız’, İstiklal’e giriş serbest

 

İlk polis kontrolüne Balo Sokak’tan İstiklal Caddesi’ne geçerken rastlıyoruz. Sırt çantamdaki onca şey arasında en çok kitaplarla ilgilenen polis, bir iki dakikalık incelemenin ardından romanları ‘sakıncasız’ buluyor ve geçmemize ‘izin’ veriyor.

Yaya trafiği İstiklal’in bilindik pazar hallerinden yoğun; Türkiye bayrağı ve Atatürk desenli tişörtleriyle miting alanına doğru yürüyen yüzlerce kişi Taksim Meydanı’ndaki kalabalık hakkındaki ilk ipuçlarını veriyor.

 

“Olağan’ günlerde Fenerbahçe bayrağı satıyorum, talep var geldik”

 

Erdoğan’ın “İkinci bir emre kadar meydanlardan çekilmiyoruz" çağrısı seyyar satıcıları da sevindirmiş. Türkiye ve Atatürk bayraklarını tanesi 5 liradan satan bir bayrakçı, ‘olağan’ günlerde Kadıköy'de Fenerbahçe bayrağı sattığını belirterek "Şimdi talep var diye Taksim'deyiz. Türk bayrağı satıyoruz" diyor.

Maksem, AKM önü ve Harbiye girişine kurulan kontrol noktaları dışında Taksim Meydanı polis barikatlarıyla kapatılmış durumda. Miting alanına– yaklaşık yirmi dakikalık bir itiş kakışın ardından – girdiğimizde saatler 18:10’u gösteriyor.

 

“Ne Tayyip, ne Gülen, en sevdiğim Zeki Müren”

 

Parti bayraklarının yer almadığı miting alanının girişinde dikkatimizi çeken ilk pankart Deniz Türkeş'inki:

“Ne Tayyip, ne Gülen, en sevdiğim Zeki Müren."

Türkeş, Taksim Meydanı'nda çoğunluğunu AKP'li seçmenlerin olduğu demokrasi mitinglerine niçin katılmadığını "O kitleyle bu kitle aynı değil. O kitle laiklik istemiyor. O kitle kendine demokrasi istiyor. Ama bu kitle herkes için laiklik istiyor. Yaşamak için laiklik ama yaşamak için demokrasi istiyor. Darbe istemiyoruz, OHAL istemiyoruz. Sivil darbe istemiyoruz. Laik demokratik cumhuriyet istiyoruz. Darbe istemiyorlar ama tek adam darbesi istiyorlar" sözleriyle açıklıyor.

 

Libyalı Avad: Ben Erdoğan’ı seviyorum, buradakiler sevmiyor, işte Türkiye bu

 

Gözlerimiz az ileride dalgalanan Libya bayrağına takılıyor. CHP'nin “Mitinge Atatürk flaması ve Türkiye bayrağı dışında başka bayrak getirilmesin” yasağını Libyalı Avad delmiş. 5 çocuğu meraklı bakışlarla bizi süzerken Avad’a soruyoruz:

- Neden buradasınız?

- Türkiye'nin özgürlüğünü kutlamaya geldik. Biz Erdoğan'ı seviyoruz. Buradaki kitle Erdoğan'ı sevmiyor. İşte bu özgürlük. Bu demokrasi. Hepimiz şu an buradayız. Burası Türkiye ve biz Türkiye için buradayız.

 

Meydandaki  tek Tayyip Erdoğan posterini taşıyan katılımcıyla konuşmak istediğimizde olumsuz yanıt alıyoruz. Sadece fotoğraf çekmemize izin veriyor.

 

Kılıçdaroğlu platformda

 

Platformdan Taksim Meydanı’nda toplanan on binlerce kişiye seslenen Ataol Bahramoğlu, sağlık nedeniyle mitinge gelemeyen Tarık Akan ve Edip Bayramoğlu’nun selamlarını iletiyor. 18:00’de başlayan mitingde ilk olarak  platforma çıkan Menderes Samancılar’ı kaçırdığımızı öğreniyoruz. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından 18:15’te CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adı anons ediliyor.

 

10 maddelik Taksim Manifestosu'nu okudu,  on binlere elleriyle oylattı

 

Eşi Selvi Kılıçdaroğlu’yla platforma çıkan CHP lideri konuşmasına 10 maddelik ‘Taksim Manifestosu’ ile başlıyor:

1- 15 Temmuz darbe girişimi parlamenter demokrasimize karşı yapılmıştır. TBMM bombalanmış, ama bombalar altında parlamento görevini yapmış ve darbeyi püskürtmüştür. Bu darbe girişiminin sorumlularını, varsa iç ve dış destekçilerini kınıyor ve lanetliyoruz.

2- Bütün siyasal partiler darbe girişimine karşı çıkmış, demokrasi konusunda Türkiye'de tartışmasız ortak payda oluşmuştur. Siyasette uzlaşma kültürünün güçlenmesine katkı vermek zorundadır.

3- Her türlü darbeye ve parlamenter sistemin üzerindeki her türlü vesayete karşı çıkmak, demokrasiden yana olanların, bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe ne dikta yaşasın tam demokrasi demeliyiz.

4- Darbe girişimi halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam kazanmıştır. Direnme hakkı demokrasiyi korumanın meşru bir yolu olarak ortaya çıkmıştır.

5- Demokrasimizin teminatı olan demokratik laik ve sosyal hukuk delveti ilkesinin Türkiye için ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.

6- Bu darbe girişimi anayasada yasama yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin demokraside denge ve denetleme işlerinin güvencesi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.

7- Balyoz, Ergenekon ve casusluk gibi davalarda mağdur edilen insanların itibar ve haklarının iadesi bütün siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır.

8- Bu darbe girişimini devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini ortaya koymuştur. Siyasal yandaşlık, cemaatçilik değil bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz. Devletin yeniden inşası zorunludur.

9- İnancı kimliği yaşam tarzı ne olursa olsun, bu ülkenin güzel insanları bu ülkenin caddelerinde sokaklarında meydanlarında parklarında özgürce gezebilmelidir. Hiç kimse unutmasın 15 Temmuz darbe girişimi 3'ncü sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bu ülkenin insanları üçüncü sınıf demokrasiye değil özgürlükçü demokrasiye layıktır. Türkiye tümüyle darbe hukukundan alınmalıdır.

10- Devlet, kinle öfkeyle ön yargıyla yönetilmez. Darbe girişiminde bulunanlar hukuk içinde yargılanmalıdır. Devletin vakarı bunu zorunlu kılmaktadır. İşkence, kötü muamele, tehdit devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna izin verilmemelidir.

Kılıçdaroğlu, 10 maddelik Taksim Manifestosu'nu on binlere oylattı

Gezi aileleri onur konuğu

 

Ali İsmail KorkmazBerkin ElvanEthem Sarısülük ve Mehmet Ayvalıtaş’ın ailelerinin onur konuğu olarak katıldığı mitingde Kılıçdaroğlu, 3 Haziran 1977’de suikast istihbaratına rağmen Taksim’de miting yapan Bülent Ecevit’e, 1 Mayıs 1977’de hayatını kaybedenlere ve Gezi Parkı protestolarında hayatını kaybeden gençleri de anıyor.

Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş forması giyen üç taraftar

 

“Askeri linç edenler yargılansın”

 

40 dakikayı geçen konuşmasında sözleri birkaç kez “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganlarıyla kesilen Kılıçdaroğlu, en büyük alkışı "Darbelere de, polis devletine de karşıyız" ve "Askere linç edenler de darbeciler gibi yargılansın" dediğinde alıyor.

 

Nazım Hikmet’le bitirdi

 

Kılıçdaroğlu, konuşmasını  Nazım Hikmet’in Kurtuluş Savaşı Destanı kitabından yaptığı alıntıyla son veriyor:

"Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim..."

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını 19:10’da bitirmesinin ardından kalabalık çıkış noktalarına yöneliyor. Parti örgütünden organizatörler, çevrelerindekilere bağırarak Taksim’den otobüslerle dönüşlerin gerçekleştirileceği yerleri söylüyor. O anlarda sosyal medyada Kılıçdaroğlu’na konuşmasında ‘Fethullahçı Terör Örgütü’ ifadesini kullanmaması nedeniyle hükümete yakın medyadan tepki geldiğini görüyoruz. Kalabalığın arasında yürürken kendi aralarında konuşanlarsa CHP liderinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümeti ‘yeterince’ sert eleştirmediğinden, toplantıdaki ‘coşku’nun seçim mitingi seviyesinde kalmasında şikayetçi...

Saatler 20:00’yi gösterdiğinde, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve tüm CHP milletvekillerinin yanı sıra DİSK, KESK, TMMOB, Halkevleri ve Birleşik Haziran Hareketi’nin de katıldığı miting alanındaki kalabalık yerini AKP teşkilatının organize ettiği mitinge katılacaklara bırakıyor.

 

Demokrasi de ‘Taksim’ edilecek mi?

 

Darbe girişiminin ardından Meclis’te grubu bulunan dört siyasi parti bu yasama yılında ilk kez bir araya gelerek darbe karşıtı bildiriye imza attı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım başta olmak üzere hükümet kanadından birçok isim halka sokağa çıkma çağrısı yaptı, İstanbul’da Taksim Meydanı başta olmak üzere ülke genelinde birçok yerde insanlar sokağa çıkarak darbelere karşı çıktı. Darbe girişiminin ardından birçok devlet kurumunda başlatılan tasfiye hareketi, Türkiye demokrasisi adına duyulan kaygıları daha da güçlendirdi. CHP’nin çağrısıyla muhalefet 24 Temmuz’da sokaklardaydı.

Mitingin ardından akıllarda kalan soru ise önümüzdeki süreçte Türkiye’de demokrasinin çoğunlukçu bir biçimde ‘taksim’ edilip edilmeyeceği oldu.