Muhalefet özür dilesin İSTANBUL (A.A)

-Muhalefet özür dilesin İSTANBUL (A.A) - 17.08.2011 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dış politika konusunda kendilerinin bilgilendirilmediği yönündeki açıklamalarına ilişkin ''O zaman öncelikle özür dilesinler, taşeron ifadesinden vazgeçsinler. O zaman benim söyleyecek sözüm var demektir. Ben taşeronsam, bizim hükümetimiz böyle bir rol üstleniyorsa o zaman söyleyecek sözümüz yok. Sözü olanı dinlesinler'' dedi. Davutoğlu, Conrad Otel'deki ikili görüşmenin ardından Ürdün Dışişleri Bakanı Nasır Cude ile yaptığı ortak basın toplantısında, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.  Türkiye'nin Suriye konusunda bundan sonraki adımının ne olacağı ve sınırda bir tampon bölge ihtimali olup olmadığı sorulan Davutoğlu, Türkiye'nin dış politika ilkelerine işaret ederek, bunun da komşu ülkelerle Türkiye'nin sınırları konusunda, komşu ülkelerin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı olduğunu söyledi. Tampon bölge ile ilgili tartışmaların kamuoyunda ve uluslararası basında yer aldığını ifade eden Davutoğlu, 900 kilometreyi aşkın bir sınırdan bahsedildiğini dile getirdi. Davutoğlu, ''Şu anda bu anlamda (tampon bölge) bir gelişmeden bahsedemeyiz'' dedi. Daha önce de ifade ettiği bir konuyu hatırlattığını kaydeden Davutoğlu, şunları kaydetti: ''Biz yan yana yaşayan komşu ahşap evler gibiyiz. Herhangi bir yerde çıkması muhtemel bir yangının o evle sınırlı kalması mümkün olmuyor. Çevredeki diğer evlere de mutlaka tesir ediyor. Dolayısıyla Suriye'deki herhangi bir gelişmenin Türkiye'yi ilgilendirmeyeceğini düşünmek bu coğrafyayı bilmemek anlamına gelir. Ya da Ürdün'ü ilgilendirmeyeceğini düşünmek, bilmemek anlamına gelir.  Türkiye ekonomik kalkınmasıyla, demokrasisiyle dünyanın şu anda istikrar adalarından birini oluşturuyor. Biz bu istikrarı bozacak her türlü gelişmeye karşı tabii kendi çıkarlarımızı korumak adına politikalar geliştiririz. Ayrıca Suriye halkı da bizim dost ve kardeş bir halkımızdır. Onların gelecekleriyle ilgilenmekten daha doğal bir şey olamaz. Bunun için her türlü diplomatik yolu kullanıyoruz.'' Son Suriye ziyaretinde 6,5 saat bu konuları Suriye lideri Esad ile konuştuğunu da ifade eden Davutoğlu, Suriye'deki diğer kesimlerle de görüştüklerini söyledi. Davutoğlu, ''Suriye'nin geleceğinin parlak olması için her şeyi yapıyoruz ama bunun için her şeyden önce saldırıların durması lazım, operasyonların durması lazım. Suriye'deki kardeşlerimizin sükunetle düşünebilir hale gelmesi lazım. Mübarek ramazan ayında dahi bu operasyonlar sürerse ve çok ciddi can kayıpları yaşanırsa buna da Türkiye'nin sessiz kalması mümkün değil'' diye konuştu. Türkiye'nin atacağımız adımları, muhtemel gelişmeler üzerinden atacağı adımları başta bölge ülkeleri olmak üzere uluslararası toplumla istişare edeceğini de anlatan Davutoğlu, dün BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun ile bu konuda çok kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdiğini de kaydetti. Bu meselenin sadece Türkiye'nin meselesi olmadığını ifade eden Davutoğlu, ''Eğer bölgesel bir sorun haline dönüşürse bütün bu etrafımızdaki gelişmeler, tabii ki Türkiye bunlara kayıtsız kalamaz'' dedi. -Kılıçdaroğlu'na yanıt- Davutoğlu, bir gazetecinin ''CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dış politika konularında kendilerinin bilgilendirilmediğini ifade ediyor. Ne söyleyeceksiniz?'' sorusu üzerine de şunları dile getirdi: ''Sayın Kılıçdaroğlu'nun bir gazeteye verdiği demeci ben de okudum. Bir kere şu konuda haksızlık edildiğini düşünüyorum. Hükümetimiz her aşamada dış politika konusunda muhalefet partilerimizi ve meclisimizi bilgilendirmeyi bir ilke haline getirmiştir. Parlamenter sistem içerisinde dış politikamızın nihai meşruiyet kaynağı meclisimizdir ve her vesile ile bilgilendirdik. Bunu kendileri ve daha önceki genel başkan sayın Baykal çok iyi bilirler.'' Kendi bakanlığı döneminde de bu geleneğin sürdüğünü ifade eden Davutoğlu, Kafkasya, Ortadoğu, Kıbrıs ve Libya'daki gelişmeler konusunda da bizzat giderek bilgi sunduğunu hatırlattı. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ben Suriye'de Türkiye'nin de geleceğini de ilgilendiren, bölgenin geleceğini de ilgilendiren çok uzun bir gelişme gerçekleştirirken, benim oraya bir taşeron olarak gittiğimi iddia etmek suretiyle benim misyonumu gölgeye düşüren bir açıklama yapmak ana muhalefet partisinin sorumluluk anlayışına yakışır mı?  Ben sayın Başbakanımızla da istişare ederek bütün muhalefet liderlerini bilgilendirmek niyetiyle geri döndüm. Eğer Türkiye Cumhuriyeti gibi güçlü devlet geleneğine sahip olan bir ülkenin dışişleri bakanına taşeron muamelesi yaparsanız görüşmeler daha sürerken bu her şeyden önce hem o misyonu sabote etmek anlamına gelir, hem de küçük siyasi hesaplar adına Türkiye'nin ali menfaatlerini riske atmak anlamına gelir.'' Geri döndüğünde havaalanında aldığı ilk haberin Kılıçdaroğlu'nun ''taşeron'' ifadesi olduğunu dile getiren Davutoğlu, ''Bir taşeronla konuşacak ne olabilir?'' dedi. Bunlara rağmen sükunetle bu meseleyi kamuoyuyla paylaşmaya çalıştıklarını dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi: ''Yine de paylaşırız ama her şeyden önce bu siyasi kültürün yerleşmesi lazım. Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı kendi milleti adına konuşur ve başka hiçbir güç adına konuşmaz. Bunu her şeyden önce idrak etmek gerekir. Eğer başkaları bizimle istişare ediyorlarsa da bunu Türkiye'nin gücü olarak görmek gerekir. Dolayısıyla bu ithamı aldıktan sonra benim gidip de bilgilendirmemin beklenmesi... O zaman öncelikle özür dilesinler, taşeron ifadesinden vazgeçsinler. O zaman benim söyleyecek sözüm var demektir. Ben taşeronsam, bizim hükümetimiz böyle bir rol üstleniyorsa o zaman söyleyecek sözümüz yok. Sözü olanı dinlesinler.'' Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahceli'nin de 2 randevu taleplerini ret ettiğini kaydederek, ''Şimdi tekrar ret etmeyeceğinin garantisi yok ki, ben gidip bilgi vereyim desem'' dedi. BDP'nin de daha Meclis'te yemin etmediğini ifade eden Davutoğlu, ''Daha meclisimize saygı gösterip yemin etmemiş bir siyasi topluluğu muhatap almamız doğru olabilir mi?'' diye konuştu. Davutoğlu, kendilerinin en baştan itibaren parlamenter sistemin bütün kurallarına riayet ettiklerini belirterek, ''Her aşamada bilgilendirdik. Yine bilgilendiririz bu kaçınmak anlamında değil ama her şeyden önce bilgilendireceğimiz muhataplarımızdan da bu işin ciddiyetinin farkında olmalarını bekleriz'' dedi. -Bölgesel bir tutumun gelişmesi- Bir gazetecinin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın ''Türkiye ve Ürdün isterse Esad'ın görevi bırakması konusunda ciddi mevzi kazanılmış olur'' sözlerini anımsatması ve bu konuda her iki ülkenin ne düşündüğünü sorması üzerine de Davutoğlu, bölgesel konularda, bölgesel bir tutumun gelişmesi, bölgesel bir ortak davranışın geliştirilmesinin çok önemli olduğunu söyledi. Davutoğlu, Irak savaşı öncesinde de Türkiye'nin komşu ülkeler toplantısına ev sahipliği yaptığını anımsatarak, komşu ülkelerin kaderinin en fazla komşu ülkeleri ilgilendirdiğini söyledi. Türkiye-Ürdün, Türkiye-Mısır ve Türkiye'nin diğer komşu ülkeleri arasında çok yoğun temasların var olduğunu anımsatan Davutoğlu, ''Başta Suriye olamak üzere bölgesel konularda ortak tutum geliştirmeye devam edeceğiz'' dedi. Sürekli bölgedeki tansiyonu tuttuklarını da ifade eden Davutoğlu, ''Bu temasları yoğunlaştırarak inşallah bölgemizde Suriye konusunda ortak bir tutum geliştirme çabasını artıracağız. Neyin ne zaman söyleneceğinin zamanlamasını da en iyi şekilde yapacağız'' şeklinde konuştu. -Çukurca'daki şehitler- Davutoğlu, Hakkari-Çukurca karayolunda şehit edilen askerler için de Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diledi.  Davutoğlu, ''Bu tür saldırılar bizim kardeşlik kültürümüzü zedelemeyeceği gibi, Türkiye'nin gücünü de zaafa uğratamaz. Türkiye, her zaman terörle ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik tüm çabalarla mücadele etmeye hem kararlıdır, hem de muktedirdir'' dedi.