Tüm zamanların en büyük boksörü olarak kabul edilen eski Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu Muhammed Ali, yaklaşık 38 yıl mücadele ettiği Parkinson hastalığına yenilerek 74 yaşında hayatını kaybetti.
Bir diğer Ağır Sıklet Boks Şampiyonu Myke Tyson'ın, ölümü ardından "Tanrı, şampiyonunu yanına aldı. Hoşçakal en büyük" diyerek sosyal medyadan veda ettiği Muhammed Ali, profesyonel boksta dünya şampiyonluğunu üç kez kazanan ilk boksör oldu ve hayatı boyunca sadece 5 yenilgi gördü. Hızı, tekniği ve üst düzey kondisyonu ile ön plana çıkan bir boksördü.
"Tüm zamanların en iyisi benim", "Benim kadar harika olduğunuzda sıradan olmak zor" sözleriyle başarılarına mütevazılığı yanaştırmayan Muhammed Ali, sadece zarafeti taşıdığı bokstaki değil, boks dışındaki hayatı ve kararlarıyla da çok konuşuldu.
Muhammed Ali, 17 Ocak 1942’de, Thomas Edison’un gençliğini geçirdiği ve icat ettiği ampulü ilk kez halka tanıttığı yerde, ABD'nin Kentucky Eyaleti'nde Louisville'de Afroamerikan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
1954 yılına geldiğinde, Clay 12 yaşındadır ve boksa başlayacaktır. Uzun süredir hayalini kurduğu bisikletine daha yeni kavuşmuştur. En yakın arkadaşı ile bisikletlerine atlayıp şehirde turlamaya çıkmışken şiddetli bir yağmura yakalanırlar. Yapacak başka bir şey ararken fuara gitmek akıllarına gelir. Hem burada ücretsiz patlamış mısır, sosis ve şeker de yiyebileceklerdir. Öyle yaparlar. Epey vakit geçirirler. Eve dönme vakti geldiğinde Clay’i kötü bir sürpriz bekler: Bisikleti çalınmıştır. Bisikletini bulmak için kızgınlıkla ve ağlayarak girdiği yer ise bir boks salonudur. Ortam acayip ilgisini çekmiş, oradaki atmosferden etkilenmiştir. Salonun görevlisi, Joe Martin adında Afroamerikan bir polis memurudur. 55 kilo, çelimsiz, kara kuru bir çocuk olan Clay’a, “Burada boks yapılır, katılmak istiyorsan, işte bir form” diyerek teklifte bulunur. Clay sonraki günlerde formu doldurup geri döner ve unutulmaz serüven böylece başlar.
18 yaşında çıktığı ilk maçta altın madalyaya uzanırken, 22 yaşında kazandığı dünya şampiyonluğu ile kuralları alt üst ediyordu. Bu şampiyonluğunun ardından radikal bir karar alarak İslamiyet'i seçer ve artık Cassius Marcellus Clay Jr. değildir. Din değiştirmesinin arkasında 'Siyah Müslümanlar' hareketi ile bilinen siyah hakları savunucusu Malcolm X ile olan yakın ilişkisi yatar.
Malcolm X'e olan hayranlığından dolayı Clay de soyadını bir kenara atmış, kimliğini, kişiliğini bulana kadar bilinmezlik işareti olarak X soy ismini alır. 60'lı yıllarda Afrikalı-Amerikalılara restoranlarda servis yapılmamaktaydı. Ancak Cassius Clay dünya şampiyonu olduktan sonra bir restorana gidip sandviç ister. Garson "siyahlara servis yapmayacağını, sandviçin olmadığı" söyleyince Clay, "Ben sizin için bu ülke için savaştım ve şampiyon oldum. Bunu mu hak ediyorum!" diye sinirlenerek garson ile tartışma yaşar. Ancak ne söylediyse de garson servis yapmaz ve bugünden sonra Cassius Clay kendini sorgulamaya başlar.
Afrika kökenli olduğunu ve dedelerinin İslam dinine inandığını gören Ali, İslam dinini araştırır. "Siyah beyaz ayrımına karşı çıktığı, hak ve eşitliği savunduğunu" düşündüğü için İslam'ı seçer. Ali, Müslümanlığı seçmesinin ardından "üzerinde bir baskı olur mu endişesi taşıdığını" Malcolm X ile paylaşır. Malcolm X de "Eğer böyle bir endişen varsa vazgeçebilirsin" der. Ali bunun üzerine "Kim ne derse desin, Müslümanım işte. Kimseden de çekinmiyorum" der.
Bir Rus gazeteci "Amerika’nın siyahlar için nasıl bir yer olduğunu" sorduğunda şöyle cevap verir:
“Buraya bak, seni komünist. Amerika dünyanın en iyi ülkesidir, seninkinden bile daha iyi. Afrika’da yaşamaktansa, Louisville’i tercih ederim çünkü hiç olmazsa yılanlarla, timsahlarla uğraşmıyoruz ve çamur kulübelerde yaşamıyoruz!”
Daha sonradan pişmanlık duyacağı sözlerinden ötürü şunları söyler:
“Daha bu lafı eder etmez kocaman beyaz bir ağa takıldığım hissine kapılmıştım. Beyaz gazetecilerin siyah bir sporcudan duymak istedikleri sözü söylemiştim. Rusya’nın kör cahiliydim. Afrika üzerine de, Tarzan filmleri hariç çok az şey biliyordum.”
Muhammed Ali, katıldığı bir programda "Koruman var mı?" sorusuna şu cevabı verir:
"Süpermen bir bilim kurgu karakteri ama ben gerçeğim."
"Bir korumam var. Gözleri olmasa da görebilen, kulakları olmasa da duyabilen, hafızası olmadan her şeyi hatırlayan. Bir şey yaratmak istediğinde ona sadece 'ol' der. En gizli düşüncelerini bile duyandır. Tahmin et bu kimdir. O Allah'tır. O Benim korumamdır, o senin korumandır."
Muhammed Ali, "Vietnam halkı bana kötülük yapmadı ki onlarla savaşayım" diyecek bir kalp taşıyordu sol yumruğunun altında... ABD'nin resmi politikalarına resti ona 5 yıl müsabakalardan men ve ödüllerinin geri alınması ile geri dönecektir. Vietnam'la olan bu duygusal bağ, 1981 yılında intihara kalkışan bir Vietnamlının hayatını kurtarmasıyla taçlanır. 12 Ağustos 1970'de lisansına yeniden kavuşan Muhammed Ali, bu tarihten sonraki ilk maçını Jerry Quarry'ye karşı yapar ve kazanır. 1971'de en zor maçlarından birine çıkar Muhammed Ali. Joe Frazier'a karşı 15'inci raund sonunda yenilir. Efsane boksörün profesyonel kariyerinde kaybettiği ilk maç olur bu. Ancak bu yenilgiyi hafızalardan silmeye niyetli olan Ali, kazandığı iki maçla Frazier'dan rövanşı alır.
'11 Eylül Saldırıları' üzerine Muhammed Ali, başında New York İtfaiye Müdürlüğü şapkası ile Sıfır Noktası'na giderek destek ve dayanışmasını göstermek gereğini duyar ve şöyle der:
"Beni asıl inciten, 'İslam' adının bulaştırılması ve 'Müslüman' adının bulaştırılması ve sorun çıkarılıp nefret ve şiddete yol açılması. İslam, katil dini değildir. İslam, barış demektir. Evde öylece oturup insanların sorunun kaynağı olarak Müslümanları yaftalamalarına seyirci kalamazdım."
Ali, aynı günlerde CNN muhabiri'nin "Sayın Muhammed Ali, bu dehşetin meydana gelmesine sebep olan teröristlerle aynı dinin bir mensubu olarak neler hissediyorsunuz?" sorusuna şu verir:
"Siz Hitler ile aynı dini paylaşan bir mensup olarak neler hissediyorsanız aynısını."
"Ben Amerika’yım. Tanımadığınız yönüyüm onun. Alışın bana. Siyah, özgüvenli, kendinden emin."
Muhammed Ali, aynı zamanda tüm zamanların en zengin boksörlerindendir. 'Hayırsever' kimliği ile de ön plana çıkan Ali'nin 57 milyon dolar servet biriktirir. 2005 yılında doğduğu eyalet Kentucky'de 60 milyon dolara, kâr amacı gütmeyen Louisville Muhammad Ali Center’ı açar. Servetini şu sözlerle açıklar Muhammed Ali:
"İnsanlar bugünlerde çok yavaş konuştuğumu söylüyor. Bu sürpriz değil. Hesapladım, tam 29.000 yumruk darbesi aldım, fakat bunun karşılığında 57 milyon dolar kazandım. Ve bunun yarısını biriktirdim. Yani ben birkaç sert darbe aldım. Karşılığında para kazanmadan silah ve bıçakla her yıl kaç siyahi insan öldürülüyor farkında mısınız? Yavaş konuşabilirim, ama aklım yerinde."
Hayatı boyunca sık sık ırkçı saldırılara uğrar. Öyle ki, 1960'da Roma Olimpiyatları'nda kazandığı madalyayı bir restaurantta uğradığı ırkçı saldırı sonrası Ohio Nehri'ne fırlattır. Kariyeri boyunca 37'si nakavt olmak üzere 56 maç kazanan Muhammed Ali, sadece 5 maç kaybetmiştir. Attığı demir yumruklarla kendisini izleyenleri uçuşa geçiren efsane, yükseklik korkusu nedeniyle çoğu defa uçak yolculuklarını tercih etmedi. Müziğe de yeteneği vardır. Bokstaki ayak danslarının buradan da geldiği söylenir. "I am the gratest" albümü ile hatırı sayılır bir hayran kitlesine ulaşır ama Müslüman olduktan sonra bütün albümlerini toplatma kararı alır. Bu yönüyle Cat Stevens'ın Yusuf İslam olmasından sonra sergilediği tavrı hatırlatır. Yusuf İslam da Müslümanlığı seçmesinin ardından müziği ibadeti engelleyen bir ticaret olarak görmüş ve yaptığı şarkıları eleştiren açıklamalar yapmıştı.
"Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım."
İsminin, İslam Peygamberi Hz. Muhammed'den alan Muhammed Ali'ye adının Hollywood Bulvarı'na yazılması teklifi gelir. Tüm yıldızların isimleri ve yıldızlarının yerde, olmasına rağmen bunun tek istisnası ünlü Muhammed Ali için konulan yıldızdır; Muhammed Ali “Peygamberim Hz. Muhammed'in adını ayaklar altına koydurmam" deyip, bunda diretince organizatörler talebini kabul etmişler ve Muhammed Ali'nin yıldızını üstüne basılmaması için Kodak Theatre'ın duvarına asmışlardır.
Muhammed Ali, 1 Ekim 1976 da Milli Selamet Partisi lideri ve dönemin başbakan yardımcısı Necmettin Erbakan'ın özel davetlisi olarak İstanbul'a gelir. 24 saatlik bu ziyaretinde, Sultanahmet Camisi'nde kılınan cuma namazının ardından Topkapı Sarayı'nı ziyaret eden Muhammed Ali, boğazda tekne gezisine katılıp aynı akşam ülkesine döner.
"Antrenmanların her dakikasından nefret ettiğini" söyleyen Muhammed Ali, mücadelesini şöyle anlatır:
"Fakat kendi kendime vazgeçme dedim. Şimdi sıkıntı çek ve hayatının geri kalanını bir şampiyon olarak yaşa."
Muhammed Ali, ABD Başkanı George W. Bush tarafından 2005 yılında 'Barış adamı' ilan edilir. Podyumda Ali ile şakalaşan Bush, “Ali'nin dövüş stili daha yıllarca öğretilecek, ama asıl sır, Ali'nin nasıl bu kadar hoş kalabildiği bence. Sanıyorum bu onun iç güzelliğinden kaynaklanıyor” der. Aynı gecede Bush, Muhammed Ali'ye şaka yollu meydan okur, efsanevi boksör de eliyle "Deli misin?" işareti yaparak ABD Başkanı'nı tiye alır.
Şampiyon olarak kariyerine başlayan boksun en büyük efsanesi, yine 1978'de şampiyon olarak kariyerini noktalar. Belki de asıl imtihan bundan sonra başlayacaktır onun için. Aldığı yumruk darbeleri sonradan sonraya ağır hastalıklarla geri dönecektir kendisine... Parkinson hastalığına yakalanır... Fakat bunu kamuoyundan saklar ve teklif edilen yüksek paraları geri çevirmeyerek dövüşlere devam eder. Larry Holmes'e, Trevor Berbick'e yenilir. Ali'nin bu hastalığı ilerleyen yıllarda duyuruldu. Hastalığıyla yoğun mücadele verir ama artık yorulmuştur altın eldiven ve 4 Haziran sabahı veda eder bir şampiyon olarak dünyaya...
- 1997’de Muhammed Ali Parkinson Araştırma Merkezi’ni kurdu.
- 1988 yılında Birleşmiş Milletler Barış Elçisi seçildi.
- 1999 yılında dünyaca ünlü spor dergisi (Sports Illustrated) tarafından “Yüzyılın Sporcusu” (“Sportsman Of The Century”) seçildi.
- Aynı yıl BBC tarafından “Asrın Sportmeni” (“Sports Personality Of The Century”) ödülüne değer görüldü.
- Hakkındaki film ve belgeselleri arasındaki en bilineni, “Ali” filmi, 2001 yılında dünyaca ünlü yönetmen Michael Mann tarafından çekildi.
- 2005 yılında Amerikan Başkanı’nın elinden, en üstün sivil hizmet madalyası kabul edilen “Özgürlük Madalyası”nı (“Presidential Medal Of Freedom”) aldı.
- Aynı yıl doğduğu şehir olan Louisseville’de bir kültür merkezi ve müze işlevi gören “Muhammed Ali Merkezi’ (“The Muhammad Ali Center”) açıldı.
-2000 yılından bu yana yürümekte ve konuşmakta artan oranda güçlük çeken efsanenin 2014 itibariyle artık konuşamaz olduğu haberi kardeşi Rahman tarafından kamuoyu ile paylaşılmıştı.