Muharrem İnce Abdülmecidleri karıştırdı!

Muharrem İnce Abdülmecidleri karıştırdı!

Yasin Bozdemir - T24 CHP Yalova Milletvekili Muharem İnce, Meclis Başkanlı'ğının 10 Kasım'da Atatürk'ü anmak için çıkardığı davetiyeleri eleştirirken babası İkinci Mahmud olan Sultan I. Abdülmecid ile Sultan Abdülaziz'in oğlu olan ve ressamlığıyla da bilinen son halife Abdülmecid'i karıştırdı. İnce, TBMM Başkanlığı'nın 150. ölüm yıldönümü nedeniyle sempozyum düzenlediği I. Abdülmecid için basılan davetiyeyi Meclis kürsüsünde gösterirken, ''son halife'' ifadesini kullandı. Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Muharrem İnce'nin davetiyeler arasındaki farka yönelik eleştiresine cevap vermekte gecikmedi. Çiçek, İstanbul'da yapılacak sempozyumun 17 Kasım'da değil, 18 Kasım'da yapılacağı yanıtı verdi...  Haberin videosu için tıklayın...Meclis Başkanlığı, Sultan I. Abdülmecid'in ölümünün 150. yılında 18 Kasım’da başlayacak olan anma sempozyumunun uluslararası boyutta olacağını ve üç gün süreceğini açıkladı. Açıklamanın ardından basılan davetiyeler ise siyasi koridorlarda büyük tepki çekti. Meclis'te söz alan CHP Milletvekili Muharreem İnce, basılan 10 Kasım davetiyeslerini göstererek, ''Bakın bu bir kağıt bir fotokopi, bu da -diğer davetiyeyi göstererek- son halife Abdülmecit dönemiyle ilgili Meclis Başkanlığı'nın bastığı davetiyeler, yazıklar olsun size yazıklar olsun şu davetiyelere bakın, bu Abdülmecit ile ilgili basılan davetiyedir dedi.'' dedi. Cemil Çiçek'ten, İnce'ye davetiye yanıtı!   “Öncelikle davetiye ve duyuru arasında önemli bir fark vardır. Sultan Abdülmecit'in ölüm yılı nedeniyle düzenlediğimiz sempozyum davetiye gerektirmektedir. 10 Kasım Atatürk'ün ölüm yıldönümü ise duyuru ile bildirilir. Atatürk'e hepimiz borçluyuz ancak ayrıca bir davetiyeye gerek yoktur. Bundan farklı anlam çıkarmak yanlıştır. Ayrıca Meclis Başkanı'nın bir Grup Başkanvekiliyle polemiğe girmesi doğru değildir. Sultan Abdülmecid'in vefatının 150.yılı nedeniyle bilimsel bir sempozyum düzenledik. 150 yıllık tarih sürecinde bugün geldiğimiz noktanın temelinde önemli gelişmeler ve kararlar vardır. Bir çok tarihi karar o dönemde alınmıştır. Bu istifade edeceğimiz bir durumdur. Övme ya da reddetme mantığı içinde olmamalıyız. Kimse kimsenin rejime, Cumhuriyete inancına ve demokrasiye muhalefet ettiğini düşünmemelidir. Ölçüyü kaçıran değerlendirmelerin yapılmaması gerekir. Cumhuriyete giden yolda birçok önemli hareketler, çok önemli kararlar o zaman alınmıştır.  Biz yeni dönemde bu türlü çalışmaların faydalı olacağını düşünüyoruz. Bilimsel niteliktedir, o dönemde bugün milletimizin hayatına etki eden olaylar değerlendirilecektir. Yeri geldiğinde 'Osmanlı'nın torunlarıyız' diye övünüyoruz. Ama öbür taraftan da tarihimizin önemli bir ödenimde 20 seneyi aşmış Osmanlı'da padişahlık yapmış çok önemli kararlar almış, savaş yaşamış, sıkıntılar olmuş ve bugün bize bağlı sarayda herhalde o eseri yapanla ilgili değerlendirme yaparken de ölçüyü kaçırmamak lazım. Yeri geldiğinde meşrutiyet dönemini de tartışacağız”Sultan I. Abdülmecid kimdir?  Sultan AbdulmecidBabası: İkinci MahmudAnnesi: Bezmiâlem Valide SultanDoğumu: 25 Nisan 1823Vefatı: 25 Haziran 1861Saltanatı: 1839 – 1861 (21) sene Abdülmecid İstanbul'da dünyaya geldi. Babası ona iyi bir tahsil yaptırmak için çok titiz davrandı. Kendisi biraz zayıfça idi. Çok zeki, terbiyeli, merhamet ve şefkatli bir kimseydi. Tahta çıktığında 16 yaşındaydı. Yeni gelişmeleri çok sıkı bir şekilde takip eder ve hemen Devlet-i Aliyyede tatbik edilmesini isterdi.  Devrinde olan önemli olaylar: 1839 senesinde Gülhane Hattı Hümayunu okundu. 1846'da Mustafa Reşid Paşa Sadrazam oldu. Maarif alanında pek çok ilerlemeler oldu. Birçok meslek okulları açıldı. 1848'de Macar isyanı dolayısıyla Macaristan'dan çok sayıda ilticalar oldu. Eflak ve Boğdan'da ihtilal oldu. Mübarek yerler meselesi ortaya çıktı.1853'de Rusya harbi başladı. Sinop baskını oldu. 1854'de Ruslar karada büyük kayıplar verdiler. Meşhur Silistre müdafaası yapıldı 've Ruslar bozuldu. Yerköyü Muharebesi kazanıldı. Fransa ve İngiltere de Türkiye yanında yer aldılar ve Kırım'a çıkarma yapıldı.1855'de Sivastopol alındı. Telgraf ve demiryolu hatları yapıldı. 1856'da Paris Anlaşması yapıldı. Ruslara karşı büyük menfaatler sağlandı. Abdülmecid Dolmabahçe Sarayı'nı yaptırdı ve Ortaköy'deki Mecidiye Camiini inşa ettirdi. 25 Haziran 1861'de babası gibi verem hastalığına tutularak vefat etti. Öldüğünde 38 yaşındaydı. Fatih'teki Sultan Selim Camii avlusundaki türbesine gömüldü.  Silsile-i Saadât-ı Nakşıbendiyye'den Hâfız Ebü Said Sâhib (k.s.) Hazretleri bu devirde vefat etmiştir. Erkek Çocukları: Ahmed, Mehmed Burhaneddin, Bahaüddin, s2üştü Mehmed, Seyfüddin, Osman, Ziyaeddin Mehmed, Abid Mehmed, Abdüssamed Mehmed, Fuad Mehmed, Nureddin, Vamuk Mehmed, Abdülhamid, Mehmed Vahidüddin, Süleyman, Kemaleddin, Nizameddin, Mehmed Reşad.

Kız Çocukları: Bedihe, Behice, Samiye, Mediha,Refia, Şehime, Sabiha, Aliye, Fatma, Cemile, Seniha, Fehime, Mühibe, Mukbile, Münire, Naime, Neyyire, Behiye. Son halife Abdülmecid kimdir? Sultan Abdülaziz'in oğlu olarak 29 Mayıs 1868'de İstanbul'da doğdu. Annesi Hayranıdil Kadınefendi'dir. 1876'da babasının tahttan indirilmesinden sonra 1908'e kadar İcadiye'deki köşkünde sanatla meşgul olarak yaşadı. Resim ve piyano gibi bir çok sanat dalıyla ilgiliydi. Bir çok defa resim sergileri açan Son Halife Abdülmecid Efendi 1909'da kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyetinin de fahri başkanlığını yapmıştır. Fransa'ya resim ve piyano için çok sayıda öğrenci göndermiştir. 1918'de Vahdettin’in tahta çıkması üzerine veliaht oldu. Bu dönemde oğlu Şehzade Ömer Faruk Efendi, amcazadesi Sultan Vahideddin'in küçük kızı Sabiha Sultan ile evlendi.Arapça, Farsça ve Fransızca'nın içinde bulunduğu 6 yabancı dil bilen Abdülmecid, kızı Dürrüşehvar Sultan tarafından muhafaza edilmiş 12 ciltlik Hatıralar kitabını kaleme almıştır. 1 Kasım 1922'de saltanat kaldırılınca veliaht sıfatı kayboldu. Sultan Vahdettin’in Türkiye'den sürgün edilmesi üzerine 18 Kasım 1922'de TBMM'nin çoğunluk oylarıyla halifeliğe seçildi. 3 Mart 1924'te halifelik lağvedilip hanedan üyelerinin yurt dışına çıkarılması kararı alındı. Abdülmecid hemen o gece, İstanbul polis müdürü tarafından acele ile Dolmabahçe Sarayı'ndan alınarak otomobil ile Çatalca'ya götürüldü ve İsviçre'ye hareket eden ilk trene bindirilerek Türkiye'den sürüldü. İsviçre'ye vardığında, o ülkenin kanunlarına göre birden fazla eşlilerin ülkeye girmesine izin verilmediği gerekçesi ile sınırda bir süre alıkonuldu ancak bu gecikmeden sonra ülkeye kabul edildi.[3] Daha sonra Fransa'ya geçti. Sürgün yıllarında hanedanın geleneksel protokolünü ısrarla uygulamaya devam etti. Cuma namazlarını Paris Camii'nde kılardı. Evlenen Sultan ve Şehzadelerin nikâhlarını kıyarak, kendi tuğrasını taşıyan belgeler dağıttı. Yakışıksız davranışlarda bulunan şehzadeleri hanedandan ihraç ettiğini bildiren belgeler hazırladı. Hanedanın Irak petrolleri üzerindeki haklarından yararlanabilmek için oluşturulması planlanan aile birliği gereği Vahideddin ile ortak bir vekalet vermesi istenince, halife ve ailenin resmî reisi olduğunu iddia ederek ortak vekalet vermeyi reddetti. Böylece akim kalan bu girişimin sonucunda hanedan umduğu faydayı sağlayamadı. Kızı Dürrişehvar Sultan'ı ve yeğeni Nelüfer Hanım Sultan'ı Haydarabad Nizamı'nın oğullarıyla evlendirdi. Bu yolla dünyanın sayılı zenginlerinden olan dünürü Haydarabad Nizamı'ndan maddî destek gördü ve malî müzayaka çekmedi. Mısır'ın Kavalalı prensleriyle evlenmek için Fransa'dan ayrılan çok düşkün olduğu torunları ve oğlunun gidişinden sonra eşleriyle beraber yalnız kalarak ızdıraplı günler geçirdi. Abdülmecid, 23 Ağustos 1944'de sürgünde bulunduğu Paris'te kalp krizinden öldü.[kaynak belirtilmeli] Kızı Dürrişehvar Sultan'ın Berar Prensesi sıfatıyla Cumhurbaşkanı İsmet İnönü nezdindeki çabalarına rağmen cenazesi Türkiye'ye kabul edilmedi. Cenazesi Türkiye'ye kabul edilmeyince, Paris Camii'de 10 yıl bekletildi ve Camii mütevelli heyetinin cenazeyi daha fazla tutamayacaklarını bildirmesi üzerine Medine’ye nakledilerek Bakî Mezarlığı'na defnedildi.[kaynak belirtilmeli] Profesyonel bir ressam olan Abdülmecit Efendi, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin kurucusu, başkanı ve hamisiydi. Tabloları ilk kez 1986'da İstanbul’da özel bir galeride sergilendi. Not: TBMM tarafından Vahdettin'in Halife unvanını kullanmaması için halife seçilmiştir.