CHP’nin 24 Haziran’da cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Mersin, Adana, Antalya gibi büyük kentlerde sandığın üyelerin önüne konulması durumunda CHP'nin ayağa kalkacağını söyledi. Ekonomik krizin varlığından söz eden İnce, "Faturalar ödenmeyecek. Kışın bitiminde ekonomi dip yapacak ve oylar CHP’ye akacak' düşüncesinin bir hayal olduğunu ve buna katılmadığını söyledi.
31 Mart 2019’da yapılacak yerel seçimlerde davet gelsin ya da gelmesin CHP için çalışacağını belirten İnce, bu konuda bugüne kadar kendisiyle herhangi bir temas kurulmadığını söyledi.
24 Haziran seçimlerinde CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce , yerel seçimler, MHP’nin af teklifi ve CHP’nin yerel seçim çalışmalarına ilişkin konuları değerlendirdi. Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın sorularını yanıtlayan İnce'nin açıklamaları şöyle:
İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Mersin, Adana, Antalya’ya sandığı koyalım. Parti ayağa kalkar. İnanıyorum buna 89’da bunun örneği var. 259 bin kişi hata yapamaz. Oradan doğru sonuç çıkar. Şuna katılmıyorum: Ekonomik kriz var, şimdi faturalar ödenmeyecek. Kışın bitiminde ekonomi dip yapacak ve oylar CHP’ye akacak. Bu hayal. Sen gereğini yapmalısın. Türkiye’de demokrasi yok diyorsak, önce CHP’de demokrasiyi var etmeliyiz. ‘Benim partim 259 bin kişinin önüne sandığı koydu buradan aday çıkardı’ dersek inandırıcı oluruz. İstanbul’da 259 bin kişi adayı seçtiğinde onu ben seçtim diyecek, benim adayım diyecek. Atama birisi olmayacak. Biz çıkış olabiliriz. Nefes aldırabiliriz, Türkiye’ye de partiye de...
Üretimi ayağa kaldıracak bir yapıyı düzgün anlatmalıyız. Bunu başarabiliriz. 51 günde yüzde 31 yaptık. Şimdi 150 gün var. Büyük kentlerde İstanbul, Ankara, Mersin, Adana, Bursa’da bir değişim rüzgârı estirebilirsek bu olabilir. Değişim rüzgârını estirebilmenin yolu önce evin içidir. Yani partinin kayıtlı üyelerini harekete geçirmeden sokağı harekete geçiremeyiz. Sandığı koyacağız, delegelerle değil, üyelerle önseçim yapacağız. Şu da olabilir: Bir başka parti, “Biz CHP’nin adayını burada destekleyeceğiz” derse, o partinin üyeleri de oy kullanabilir. Sakıncası yok. Anket yapmıyoruz, anketlerden AKP kadar çok yararlanmıyoruz. Örgütün gücünden yararlanalım.
Aday üzerinde ittifak yaklaşımında bir kişiye kalıyor. Yani bir kişi belirleyecek adayı. Bir kişinin belirlemesinde hata payı yüksektir ama 250 bin kişi belirlerse hata payı düşer. İstanbul’da son milletvekili seçiminde AKP’nin oyu yüzde 42, CHP’nin yüzde 37. Alınabilir o seçim. Ama önce 250 bin kişiyi harekete geçirmek lazım.
(‘Sizin için İstanbul adaylığı dile getiriliyor’ sorusu üzerine) Benim böyle bir talebim yok. Konuşulmasının da bir sakıncası yok. Sandık konulursa oradan doğru aday çıkacaktır.
(Sandık konulursa İstanbul için aday adayı olacak mısınız? sorusu üzerine de) Ben bir ilkeyi ortaya koyuyorum. Kişiyi tartışmıyorum. Sandık konulacak mı, konulmayacak mı önce onu bir görmek lazım. Sandık konulursa en doğru adayın örgüt tarafından belirleneceğini düşünüyorum. Kendim için istemiyorum, parti için istiyorum.
(‘Yerel seçimlerde CHP için çalışacak mısınız’sorusu üzerine) Ben 40 yılını CHP’ye vermiş birisiyim. 15 yaşında 1979 ara seçimlerinde duvara yazı yazarak başlamıştık, 39 yıl olmuş. Biz partiliyiz, küsmeyiz, kızmayız. Tabii ki yollara düşeceğiz. Çaresi yok bunun. Bunun başka türlüsü düşünülemez bile. Siyasi ahlakıma aykırı.
(Bu kapsamda sizinle bir temas oldu mu? sorusu üzerine) Hayır bir temas olmadı. 81 vilayette propaganda yapmışım. Bir bölgeye sıkıştırılamayacak kadar çalışabilirim.
(Bu konuda inisiyatif alıp Genel Başkanla görüşür müsünüz?) İster genel merkezden davet gelsin, ister gelmesin ben yine çalışacağım. Davet gelirse başım üstüne. Gelmezse yine çalışacağım. Yani davet bekleyecek halim yok. Davet gelirse daha şık olur. Gelmezse de umrumda değil. Ben partiliyim. Hangi arkadaşım talep ederse hangi belediye başkan adayımız talep ederse kendi imkânlarımla yapacağım. Her halükârda çalışacağım.
(Aziz Kocaoğlu’nun aday olmayacağı açıklamasının anımsatılması üzerine) Aziz Kocaoğlu başarılı bir belediye başkanımız. Bence örnek bir davranış sergiliyor. Siyasilerin bundan çıkaracakları dersler olmalıdır.
Her an genel seçim de olabilir yerel seçimden sonra. İstanbul’u ve Ankara’yı kaybetmiş bir AKP’yi düşünebiliyor musunuz? Kaybettiği zaman ekonomik krizin etkilerinin kış sonundaki ağırlığını da düşündüğümüzde her tür şeye hazırlıklı olmak lazım. Bütün bunların yapılabilmesi için örgütün harekete geçirilmesi lazım.
İnsanlarda bir yılgınlık, yorgunluk hissediyorum. Ama bu telafisi mümkün bir şey. Harekete geçirilebilecek bir potansiyel olduğunu da biliyorum. Meydanlarda seçmen olmayan yurttaşlarımız var 18 yaş altında. Ben bunu sosyal medyada da görebiliyorum. Bu gençler çok kısa bir süre sonra seçmen olacaklar. Mesela bu kitleyi iyi takip etmeliyiz. Sosyal yardım alanların her birini tek tek bilmeliyiz. Adayın görevi yalnızca miting yapmaktan ibaret değildir.
Ben üniversite öğrencilerinin büyük kentlerde seçim sonuçlarını değiştireceğini düşünüyorum; seçmen olarak yazılmaları şartıyla. Bunun bir kampanyaya dönüştürülmesi lazım. Örneğin, İstanbul’da ve Ankara’da üniversite öğrencilerine şu kampanyayı yapmamız lazım: Seçmen listeleri askıya çıktı, lütfen memleketinizden seçmen listenizi İstanbul’a, Ankara’ya getirin.
“Af konusunda MHP yanlış yapıyor bence. AKP’nin bir şeyi affedebilmesi için işin içinde para olması lazım. Para yoksa af yoktur. İmar affının içinde para vardı. Askerlik affının içinde para vardı. Para yoksa AKP o işi affetmez. MHP işin içine para katarsa bir yerden AKP onu çıkaracaktır. Paradan başka hiçbir şeye af getirmezler. Parlamentoların varlık sebebi bütçedir. Parlamentonun bir numaralı görevi bütçedir. Yakında bütçe gelecek. Tek adam yapacak. Meclis’te tartışılmayacak. 81 milyonun vergileri bir kişinin elinde. Türkiye’nin en önemli konusu budur.”