Memleket Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, sosyal medya hesabından 'Bana aday oldum diye kızan kardeşlerime' başlığı adı altında paylaşım yaptı. İnce'nin yayımladığı metinde, seçimlere girme nedenini açıkladı. İnce, "Seçimlere girerek, her iki tarafın da adaylarına oy vermek istemeyen seçmenlere bir seçenek sunuyorum" dedi.
14 Mayıs seçimlerine gidilirken adaylığı tartışılan Muharrem İnce, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, adaylığına itiraz edenlere seslendi. "Ortak amacımız olan iktidarı göndermeye odaklanalım" diyen İnce, şu mesajı yayımladı:
"Bana aday olduğum için kızan değerli kardeşlerime. Ülkenin içinde bulunduğu durumdan adaletsizlikten, hukuksuzluktan, haksızlıklardan, yalanlardan, yandaşlardan, kayırmalardan, ahlaksızlıklardan bıktınız usandınız biliyorum. İyi niyetlisiniz hiç şüphem yok, gitsinler istiyorsunuz. Ben de aynı şeyi istiyorum. Üstelik yeni değil geldikleri günden beri. Belki bazılarınız, ömrünün bir döneminde, bunlarla yan yana yürüdü, omuz verdi, oy verdi. Olabilir. Hata yaptınız ve şimdi pişmansınız. Başımın üzerinde yeriniz var. Ama bilmelisiniz ki ben bunlarla hiç bir zaman yürümedim, bunlarla hiç bir dönem bir araya gelmedim. Bundan sonra da gelmeye hiç niyetim yok. Gitsinler istiyorum hepinizden fazla, hem vallahi hem billahi. O yüzden kar demeden, buz demeden, yağmur, çamur, yokuş demeden, engel demeden 3 yıldır yollardayım.
2018 seçimlerinde de hayatımı ortaya koydum 45 günde 75 ilde 107 miting yaptım. Kortizon iğneleri ile ancak ayakta durabildim. Mitinglere geldiği için pişman olduğunu söyleyenleriniz var. Güzel kardeşim o mitinglere benim için değil, ülken için geldin, çocukların için geldin. Ama yine de teşekkür ederim. Çok uğraştık olmadı. Olmadı, çünkü maalesef CHP içine çöreklenmiş bazı çeteler Muharrem ince kazanırsa biz burada barınamayız diyerek ayak oyunları ile hepimizi sattılar. Sandıklara yeterince gözlemci koymadılar. Seçim gecesi veri alacak sistemleri çöktü. Kendi beceriksizliklerini kapatmak için de seçim gecesinden başlamak üzere hakkımda karalama kampanyası başlattılar.
Söylediklerimin doğruluğunu internette yapacağınız küçük bir araştırma ile bulacağınız tanık videolarından teyit edebilirsiniz. Zaten 3 yıldır dile getirdiğim iddiaları CHP yönetimi şimdiye kadar da yalanlamamıştır. 2018 seçimlerinde bana oy verdikleri şüpheli derken CHP yönetimine çökmüş bu insanları kastettim. Sözlerimi çarpıtıp, CHP'li seçmenlerin bana oy vermediğini söylediğimi iddia edenler oldu. CHP seçmeni oy vermediyse ben kimden aldım yüzde otuz küsur oyu? Elbette öyle bir şey yok! Kemal Bey, bahsettiğim çeteler arasında denge kurmaktadır. Onlara hâkim değildir. Kemal Bey'in benim kazanmam için çalıştığından ve bana oy verdiğinden eminim. Benim kastim o da değildir.
Benim sözlerim, merak etmeyin, adresine gitmiştir. Sosyal medyada sık gezdirilen bir videoda Kemal Kılıçdaroğlu karşısında aday olmayacağım diyorum. Söz konusu video 2018 seçimlerinde adaylığım yeni açıklandığı sırada yapılan bir TV programında sarf ettiğim sözlerdir. Bu sözleri daha dün söylemişim, cumhurbaşkanlığında karşısında aday olmayacağım gibi servis ediyorlar. Halbuki soru CHP Genel Başkanlığında aday olacak mısınız şeklindeydi. O gün itibarıyla gerçek hislerim öyleydi. Ancak seçim kampanyası süresince ve sonrasında yaşadıklarımdan anladım ki beni aday yapmaları cumhurbaşkanı seçtirmek için değil partiden tasfiye etmek içinmiş. Bu sadece benim tespitim değil, o günlere tanıklık eden CHP'li vekillerin, sonradan tasfiye edilen yöneticilerin, delegelerin tespitidir.
Olup biteni içeriden bilen delegeler harekete geçerek 700 imza ile bu CHP yönetimini değiştirmek istediler ama bazı delegeler üzerinde kurulan baskı sonucu imzalarından geri döndüler. CHP'de siyaset yapmamızı imkânsız hale getiren bir ortam oluşturuldu. Biz CHP'den ayrılmadık, gönderildik. Gitmemiz için ellerinden geleni yaptılar, yalan söylediler iftira attılar. Çünkü bizi kendi dar iktidarlarına tehdit olarak gördüler. Atatürk diyenler, CHP'nin mirasına sahip çıkanlar, yeni CHP diye yutturulmaya çalışılan anlayışa eleştiri getirenler parti yönetimi tarafından istenmedi ve tasfiye edildi. Murathan Mungan'ın dizilerinde dediği gibi "Kimdi giden kimdi kalan/Giden mi suçludur her zaman/ Aslında giden değil kalandır terk eden/ Giden de bu yüzden gitmiştir zaten".
İşte bu şartlar Memleket Partisini doğuran şartlardır. Memleket Partisi, Mayıs 2021 tarihinde siyasi yaşamına başladı. Çok hızlı bir şekilde teşkilatlanmasını tamamladı ve seçimlere girmeye hak kazandı. Partinin kurulmasında, teşkilatlanmasında hem merkezde hem il ve ilçelerde binlerce insan çalıştı. Bu insanlar belediyede iş verirler, devlet kadrolarına alırlar veya tayinimi yaparlar gibi herhangi bir menfaat beklentisi içinde çalışmadı. Umudun adresi olarak Memleket Partisini gördüğü için, güvendiği için hem emek verdi hem para harcadı. Bu insanların çabasını emeğini görmezden gelmeye kimsenin hakkı yoktur.
Siyaset bir talebi dile getirmek için yapılır. Siyasetçi bu talebi kamusal alana taşıyan vekildir. Vekâlet ile iş yapar. Size vekâleti veren seçmen bu vekâletle neler yapmanız gerektiğini söylemiştir. Daha doğrusu siz seçmenden oy isterken veya vekâlet isterken bunu nasıl kullanacağınızı anlatarak istersiniz. Bize vekâlet verenler ne Cumhur ne Millet tek yol Memleket dedikleri için verdiler. Bunun için bizi desteklediler, partiye bağış yaptılar, türlü zorluklara göğüs gerdiler. Bazılarının anlamadığı şu: bu hareket Muharrem İnce'den oluşmuyor. Bu insanlar Muharrem İnce'nin istediği yere taşıyabileceği müritleri değil.
Aklı başında, ne istediğini ve neyi niçin istemediğini çok iyi bilen bilinçli bir seçmen kitlesinden söz ediyoruz. Şunları sormayacak mıyız? -CHP içinde kalmamız için neden bir çaba sarf edilmemiştir? -CHP'de parti içi demokrasi mekanizmaları neden yok edilmiştir? -Atatürk'ün partisinde Atatürk'e hakaret eden insanlar neden baş tacı yapılmaktadır? -Memleket partisinin 2 yıldır dile getirdiği eleştiriler neden duymazdan gelinmiştir? -Neden masa oluşturulurken Memleket Partisine bir davet yapılmamıştır? -6'lı masanın kurulması ve dağılmaması için harcanan çabanın neden onda biri geçmişte bir şekilde CHP'den ayrılmış kişileri bir araya getirmek için harcanmamıştır?
Memleket Partisi ve Muharrem ince yok sayılmıştır. Çünkü alacağı oy hesap edilememiştir. Çünkü salon siyasetçileri sahada olmadıkları için halkın sesini dinlemekten uzaktır. Demokratik mekanizmalar işletilmediğinden, partinin gerçek sahibi olan üyeler karar alma mekanizmalarında yer almadığından tabanın talepleri de duyulmamıştır. Daha önce söyledim. Ben bu adayın da bu stratejinin de ilk turda seçimi kazanacağına inanmıyorum. Millet İttifakının oyu %50'nin biraz üzerinde, biz seçime girdiğimizde bunun altına düşecek şeklide bir algı yaratıldı. Böyle bir durum yok. Şuna samimiyetle inanıyorum ki biz seçime girmezsek Erdoğan seçimi ilk turda alacak, tek bir kayığa bindirdiği muhalefeti kolayca batıracak. Biz bu oyunu bozuyoruz.
Oylarımızın yüzde 1 veya 2 olduğu konusunda sizi ikna ettiler. Halbuki biz biliyoruz ki şu anda %16 ve kampanya sonrası çok daha yukarı çıkacak. Aldığımız oylar da ağırlıklı olarak kararsızlardan ve sandığa gitmekte isteksiz olan seçmenlerden geliyor. Algi manipülasyonun aksine bizim sahnede olmamız gün geçtikçe daha iyi anlaşılacak ki Cumhur İttifakının aleyhinedir. Daha önce de ifade etmiştim, Erdoğan'ın rakibini millet sandıkta belirleyecek, seçmenlerin süreç içerisinde Erdoğan'ı yenebileceğine inandığı kişinin etrafında toplanacağına inanıyorum. 3 yıldır memleketi karış karış geziyoruz, milletimizi dinliyoruz. Türkiye, siyasi çekişmelerden, boş laflardan, kutuplaşmadan bıkmıştır. İnsanımız huzur istemektedir. Görüyoruz ki milletimiz bu iktidardan bıkmıştır ama bu muhalefete de güvenememektedir. Durum budur.
Biz bunu dillendirsek de sussak da bu gerçek değişmeyecektir. İnsanlarımıza alternatif üretmediğiniz zaman bundan iktidar faydalanacaktır. Her seçimden önce yalancı cennet hikâyeleri uyduran seçimlerden sonra insanlarımıza derin hayal kırıklığı yaratan bu muhalefet baronlarının kendi küçük iktidarlarını korumaktan başka dertleri yoktur. Yenilen onlar değil ki sizlersiniz. Onların makam odaları küçülmüyor, makam arabaları değişmiyor aldıkları maaşlar azalmıyor. Her seçimden sonra, her yenilgiden sonra seçimlerde gece gündüz çalışan seçmenlerimiz hayal kırıkları yaşarken, biz beceremedik başka arkadaşlar denesinler diye koltuğunu bırakan oldu mu? Biz bu filmin tekrar tekrar sahneye konulmasından bıkanlar olarak yola çıktık, bu kâbusu tekrar yaşamak istemediğimizden mücadele ediyoruz.
6'lı masa hayali bir koalisyondur. Bir siyaset mühendisliği projesidir. Partilerin tabanlarının sesine kulak vermeden yapılan tabanda karşılığı olmayan bir projedir. Gerçekte tabanda böyle bir ittifak yoktur. 13 toplantıda başkanın kim olacağını ancak belirleyebilen bir ittifak memleketi yönetemez. Seçmen kafa karışıklığı istemez, önünü görmek ve güvenmek ister ve birbirinden farklı sesler çıkaran bir yapıya tek bir partiymiş gibi oy veremez. Biri kalk gidelim, diğeri otur bekleyelim diyen bir yapı ülkeyi yönetemez. Seçmen bunu görür. Buradaki beceriksizliği, tutarsızlığı gören, masanın bileşenlerine gönlü razı olmayan, masadaki birlikteliği ilkesel değil menfaat icabı gören seçmeni ikna edemeyenler, diğer adaylar, ihale mafyası usulleri ile yarışmadan düşürmeye çalışıyorlar. Hâlbuki herkesin yapması gereken seçmeni ikna etmektir.
Biz adayımıza ve söyleyeceklerimize güvenmiyoruz, bu yarışı ancak rakipleri baskı, şantaj ve tehditle yarışmadan düşürerek kazanabiliriz demek acizliktir. 21 yıldır iktidar olan ekonomiyi berbat bir hale getirmiş, hiçbir sorunu çözemeyen Erdoğan'ı göndermek için 2 yıl önce kurulmuş bir partinin ve onun adayının seçimlere girmemesini talep etmek, beceriksizliğin iş bilmezliğin kabul edilmesidir. Seçimlere girerek, her iki tarafın da adaylarına oy vermek istemeyen seçmenlere bir seçenek sunuyorum. Seçim seçenekler arasından yapılır. Seçme ve seçilme hürriyeti ancak seçenekler varsa vardır. Muharrem İnce seçimlere girmesin ona gidecek oylar bize gelsin diyenler, bu kolaycılık yerine bu oyları nasıl kazanırız diye kafa yormalılar. Bakın biz seçmenden, muhalefete muhalefet ettiğimiz için oy almıyoruz.
Yeni şeyler söylediğimiz için, söylediklerimiz insanlarımızı ikna ettiği için oy alıyoruz. Deprem meselesini güçlü bir şekilde dile getirdiğimiz için, tarımsal üretimlerle ilgili sorunların çözüm yollarını gösterdiğimiz için, ülkenin karşılaşacağı, su sorunu gibi, çok büyük sorunları gündemimize aldığımız için halkımız bize teveccüh gösteriyor. Erdoğan yönetiminin yorulduğunu Türkiye'nin önünü açamadığını, ekonomide işlerin gün geçtikçe kötüye gittiğini Erdoğan'ın gerçeklikle bağı koptuğu için buna bir çare üretemeyeceğini söylüyoruz. Ülkede liyakatin rafa kaldırıldığını, adam kayırmacılığın zirve yaptığını, yolsuzluğun hırsızlığın ahtapot gibi her tarafı sardığını, adalete güvenin yerlerde olduğunu dillendiriyoruz. Bu ve benzer bir sürü sebepten dolayı Erdoğan'ın mutlaka gitmesi gerektiğini her fırsatta söylüyoruz.
Diğer taraftan da her yapılan işe muhalefet etmediğimiz için iyi olana iyi, kötü olana kötü dediğimiz için makul bulunuyoruz. Milli meselelerde örneğin Libya'ya asker gönderilmesinde, Mavi Vatan politikasına, Azerbaycan desteğine, PKK ve FETÖ gibi terör örgütleri ile yapılan mücadeleye destek verdiğimiz için, savunma sanayi projelerine, SİHA'lara, İHA'lara, yerli sanayin gelişmesi için gösterilen çabaları takdir ettiğimiz için de seviliyoruz. Gençler umut istiyor, yaşama sevinci görmek istiyor; katı, ötekileştirici, asık suratlı siyasetçiler gençlere hitap etmiyor. Onlar kendilerini anlayan ve samimiyetle dertlerini dinleyecek adresi buldukları için Memleket Partisine akın akın geliyorlar. Bize orantısız bir medya gücü ile saldıran arkadaşlar, bize saldırmayı bırakın, halkımıza yapacaklarınızı anlatın onları nasıl ikna edeceğinizi düşünün.
Adayınıza güvenin ve onu destekleyin. Seçenekleri yok ederek seçim kazanma kolaycılığına gitmeyin. Türk Milleti ölüm ile sıtma arasında tercih yapmak zorunda değildir. Bizim oylarımıza talipseniz bizi sevenleri kırmayın. Biz de sizi kırmayalım. İçinize en fazla sinen adaya oy verin. Ortak amacımız olan iktidarı göndermeye odaklanalım. İktidarı gönderirken yerine ne koyacağımızı da çok net bir şekilde halkımıza anlatalım. Her seçimde o seçimin son seçim olduğu, dönülemez bir yola girileceği şeklinde halkı korkutma yoluyla safları sıkılaştırma taktiğinden vaz geçilsin. Hiçbir seçim son seçim değildir. Cumhuriyetimizin temelleri çok sağlam atılmıştır. Atatürk sevgisi gün geçtikçe artmaktadır. Cumhuriyetin getirdiği güzellikler her geçen gün halkımız tarafından daha iyi anlaşılmaktadır. Biz inanıyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."