Eski CHP Milletvekili Fikri Sağlar, Muharrem İnce ile yaptığı görüşmeye ilişkin olarak, "Ben geç kalındığını söyledim sayın Kılıçdaroğlu'na. Geç kalınmaktan kaynaklı bir kırgınlık olduğunu sayın Kılıçdaroğlu'na aktardım. Sayın Kılıçdaroğlu bunun karşılığında sessiz kaldı." açıklamasını yaptı.
Habertürk'te Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtlayan eski CHP Milletvekili Fikri Sağlar şu açıklamaları yaptı:
Bir polemik yok, bu polemiğin ortasında ben yoğum. Ben 3 Nisan günü sayın Kılıçdaroğlu'nun da bilgisi ve onayıyla Muharrem İnce'ye gittim. Sayın İnce ile 1 saate yakın konuşma oldu. Memleket Partisi genel merkezinde. Benden önce sayın İnce ile CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, 29 ve 30 Mart günleri görüşmüş. Benim gittiğimde sayın İnce çok doğru söylüyor her şey artık yerlerine oturmaya başlamıştı. Cumhurbaşkanı adaylarının oy pusulasında yerleri, renkleri, resimleri de yer almıştı. Sayın Kılıçdaroğlu, Engin Altay aracılığıyla yaptığı konuşmaların sonrasında teyid anlamında bana onay verdi ve ben de onları anlattım. Daha önce konuşmalar yapılmış, bu konuşmalar noktasında bir ağabey olarak, Muharrem İnce'yi çok seven, benimle dost olduğunu bildiğim bir kişi olarak ben de sayın Kılıçdaroğlu'nun daha önceki konuşmalarını teyid ettiğini; bir konuda çekincesi olduğunu, düzeltilmesi gerektiğini söyledim.
TIKLAYIN | CHP’li Sağlar: 3 Nisan'da İnce ile bir uzlaşma görüşmesi gerçekleştirdim
O teklif edilenleri açıklama yetkisi bende değil. Sayın genel başkanlarda. Ben teklif alıp, götürüp, pazarlık yapan bir insan değilim. Muharrem de pazarlık yapmadı. Sayın İnce'nin söylediği doğru. Sayın Kılıçdaroğlu onu ziyaret ettiğinde daha önce yapılan konuşmayla ilgili herhangi bir şey söylemediğini bana da aktardı. Deprem bölgesinde yapılanları, trollerle konuşulduğunu söyledi. 'Artık süre geçti bazı şeyleri yapmamız mümkün değil' dedi. Bugün ciddi sorunla karşı karşıyayız. Anlayış anlamında Türkiye'yi işgal eden yapı 14 Mayıs'ta devam edecek mi, etmeyecek mi? İmza toplandıktan sonra 29-30 Mart'ta Engin Altay'ın bugünkü tweetlerinde o tarihte gittiklerini öğrendim. Sayın Kılıçdaroğlu bana söylemişti, ama tarihleri bilmiyordum, bugün öğrendim. İki görüşme yapıldığını söylemişti. O görüşmeler olumlu gidip, bazı yerlerde çekince olduğu, Kemal Bey, o çekinceleri düzeltmek için amacıyla. Bugün önemli olan konu 14 Mayıs seçimi. Bir çözüm önerisi ortaya koymaya çalışılıyor.
Bu kırgınlığını tırnak içinde sitemi bana da yaptı. Doğru, haklı da. Neden daha önce görüşülmedi. Onun cevabını ben veremem. Parti yönetiminde değilim. Ben geç kalındığını söyledim sayın Kılıçdaroğlu'na. Geç kalınmaktan kaynaklı bir kırgınlık olduğunu sayın Kılıçdaroğlu'na aktardım. Sayın Kılıçdaroğlu bunun karşılığında sessiz kaldı. Anladığım kadarıyla o da geç kalınmasının farkında. Benden önceki görüşmelerle ilgili bir şey söylemem mümkün değil. Bana sayın Kılıçdaroğlu'nun verdiği görev uzlaşabilirsek, birçok şeyde. Bir konu eksik, o konuyu bu şekilde görüyoruz dedi. Bunlar daha önce konuşulması ve çözüm olması gereken konular. Muharrem içi dışı birdir. 'Ben bu mahallenin CHP'nin evladıyım, orada çok görev yaptım. Önce görüşülmesi gereken galiba bendim' diye söyledi. Öncelikle helalleşmeye kendi içinde başlamalıyız anlayışını sergiledi. Biraz kırgınlığını ortaya koydu. 'Ben imza topladım' dedi. 'Partim var, emek verenler var, ayakta durmak için uğraşıyoruz, 113 bin imza bana verildi, bunlara olan saygım gereği borcumu yerine getirmek zorundayım' dedi. Benim söylemek istediğim bir pazarlık söz konusu değil. Sadece daha önce partinin önemli yetkililerinin yapmış oldukları görüşmelerin teyidi, eksik olan tarafların tamamlanması konusundaki görüşü aktardım bir ağabey olarak. Siyasette 40. yılım. Bir arabulucu olmaktan öte ağabeyi olarak bu seçimin çok önemli olduğunu anlatmak üzere gittim. Hala da çok umutluyum. Biliyorsunuz siyasette 24 saat çok önemlidir, bu Süleyman Demirel'in lafı. '20 yıllık günahlarına ortak olmam' dediler bir bakmışsınız ki Cumhur İttifakı'ndalar.
Ben inanıyorum ki, Türkiye'nin geleceği ile ilgili yol ayrımında Muharrem İnce de, sayın Kılıçdaroğlu da gerekli adımları atacaktır. Gerçekten bir teklif yapıldığını sayın genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun ağzından dinledim. Sayın Engin Altay'la hiçbir görüşmem olmadı. Altay'ın ne görüştüğünü bilmiyorum, sayın genel başkanın aktardıklarını biliyorum. Onları da benim açıklamam dürüst olmaz, vicdani olmaz, iki genel başkan açıklamalı. Bir somut teklifler paketiydi. Ama bu pazarlık konusu olmayan paket. Genel başkanlar 'bana söyleme' dedikleri için söylemek bana yakışmaz. Sayın İnce kırgınlığını anlatıyor. Ama kırgınlığı aşmak gerekiyor. Bu aşamayı da CHP'den bir adım atılarak beklediğini hissettim. Onu yapmayla çalıştık, olur mu olmaz mı önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ben umutvarım. Bugün 14 Mayıs'ta Türkiye kalıcı anlamda dünya çağdaşlığının dışına mı çıkacak; yoksa gerçekten parlamenter sistemde, hepimizin özgürce yaşayacağı bir dönem mi başlayacak? Ben kendi torunuma sorunluyum. Ekonomisi çökmüş, cahiliye dönemini andıran ülkede mi yaşayacak yoksa çağdaş ekonomisi güçlü bir ülke gibi mi?
Eğer görevlendirilirse ben tekrar İnce ile görüşürüm. Her iki genel başkan da benim dostlarım. Partinin en büyüklerinden biri olarak görülüyorum. Bir görev alırsam tabii ki yaparım. Bu sorunu çözme noktasında elimden gelen herşeyi yapmaya hazırım. Partinin ileri gelen kişileri, beni bu konuda teşvik ettiler. Ben de sayın Kılıçdaroğlu'na düşüncemi aktardım o da bilgi sahibi etti beni. Bir bütünsellik içerisinde sadece sağ bacak değil sol bacak da büyük konsensusla Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı olmak için açıklamalar yapıyor. Sevgili Muharrem'in bunun dışında kalmaması düşüncesindeyim. Bu güç verecektir. Hiçbir zaman sandıkta garanti yoktur. Siyasette 40. yılımı doldurdum. Sayısız seçime girdim. Sandığa girdiğiniz zaman nasıl çıkacağınız belli olmaz. Sandık peşin bir şekilde düşünüldüğünü çıkarmaz bazen. Bütün güçleri bir araya getirmek gerekiyor. Solu da, sağı da. Türkiye çok önemli sorunla karşı karşıya ve çözüm seçim ise herkesin elini taşının altına koyması gerekir.
Geri dönüşüyle ilgili gerçekten onur kırmadan, daha büyük heyecan yaratacak şekilde yaklaşılırsa sayın İnce'nin resmi de olsa gelip, dönüp Kemal Bey'in yanında mücadele edeceğini düşünüyorum. Pusuladan çıkartılamıyor ama bizim yurttaşımız pusulada zaten aday olmayan birine oy verebiliyor. Trafik kazasında kaybettiğimiz milletvekilleri olmuştu. Evet pusulada oy kaçıyor doğru ama kaybettirecek ya da kazandıracak bir oy olmaz. Geçmişte başka partiden, bir başka partinin listesinden giriyorum deyip de o kimliğini terk etmeden oy alıp milletvekili olup sonra kendi partisine dönen vekiller gördük. Cumhurbaşkanlığını kazanma sorunu şimdilik görünmüyor. Kılıçdaroğlu toplumda umut olarak görülüyor. Şöyle bir risk görüyorum; biz sadece Cumhurbaşkanına sanki kilitlendik. Cumhurbaşkanı kim olacak? Asıl önemlisi eğer siz yeni bir dönem, laik, demokratik, özgürlük, adaletin, hakkın oluştuğu bir dönem olacaksa parlamento aritmetiği çok önemli. Güçlerin ciddi şekilde bir araya gelmesi gerekiyor. Memleket Partisi'nin de azımsanmayacak oyuyla katkısı olabilir. Bu Pazar'a kadar bir adım atılması gerekir diye düşünüyorum. Ben yarın aramak isterim. Ama sayın genel başkanlar yarın hazırlar mı bilemem. Onların birbirini araması daha önemlidir diye düşünüyorum.