Radikal gazetesi yazarı Namık Kemal Zeybek'in "Muhsin Yazıcıoğlu dedikleri..." başlıklı yazısı şöyle: Muhsin Yazıcıoğlu’nun ve hepimizin avukatı Şerafettin Yılmaz aradı ve anlattı: “Muhsin beyle ilgili belgelerin okunması bitmiş ve suçsuz olduğu artık belli olmuştu. Kendisiyle görüştüm ve tahliyesi için talepte bulunacağımızı söyledim.” Muhsin beyin avukatına verdiği cevabın değerini ancak bir gün bile olsa tutuklananlar iyi anlar. Ama özgürlüğün anlamını bilen herkes de anlamalıdır. İşte Merhum’un cevabı: “Hayır tahliye talebinde bulunmayın. Arkadaşlarımın içeride dayanma gücü birazda, benim aralarında bulunmamdan geliyor. Ben tahliye olursam ve onlar içeride kalırlarsa yıkılırlar.” İşte Muhsin Yazıcıoğlu budur. Ve ölümüyle bütün ülkeyi birleştirmesinin derin anlamı da bu gönül yüceliğinde bulunabilir. Bir gün makam odasında el telefonuyla konuşuyordu. Karşısındaki kişiye “Anacığım... Anacığım...” diye sesleniyordu. Konuşmayı “Tamam anacığım her ay ..... lira göndereceğiz” diye bitirdi. Acaba öz annesiyle mi konuşuyor diye merak ettim, sordum. Hayır! Konuştuğu bir şehit annesiydi. Ve kendisini, ulaşabildiği ve kendisine ulaşabilen bütün şehit yakınlarına hizmetle yükümlü sayıyordu. İşte Muhsin Yazıcıoğlu’nun bir başka yönü!.. Parası çok muydu? Hayır yoktu. Makam odası bir parti ilçe başkanının odası gibidir. Arabası da... Genel Merkezin aylık kirasını yetiştirmek için bizzat uğraştığına tanık oldum... Para ile ilişkisi çok ilginç idi... 1980 öncesinde Hergün Gazetesi kadrosundan maaş alarak fedakârlık ve feragatle çalışan ÜLKÜCÜ EĞİTİMCİLER vardı. Aldıkları para zorlukla geçinebilecekleri bir miktardaydı. Muhsin Yazıcıoğlu o parayı da almadı. Çok ısrar ettik ama nafile... “Babamın gönderdiği bana yetiyor...” diyordu. Muhsin Yazıcıoğlu maneviyatçılık ve demokratik temelleri üzerinde yükselen Türk milliyetçiliği davasının dava adamıydı. Muhsin Yazıcıoğlu ilkelerinden ödün vermektense başını vermeye hazır bir ilke adamıydı... Muhsin Yazıcıoğlu gerçek anlamıyla bir insancıl adamdı... Evet!... Cemil Çiçek dostumuz dosdoğru söyledi: ADAM GİBİ ADAMDI... Konuların ve kişilerin gerçeğini bilmeyen ve öğrenmeye de niyet etmeyen sabit fikirliler ne derlerse desinler Muhsin Yazıcıoğlu gerçeği böyledir. Kazayı öğrendiğimde Türkistan’daydım. İlk haberleri duyunca rahatladım. Hayatında eksik olmayan bir kaza yaşamış ve hastaneye kaldırılmıştı. Ama Heyhat!... Sonra kaza yerinin bulunamadığı haberleri geldi. Bulabildiğim ilk yolla Türkiye’ye hareket ettim. Sekiz saatlik Türkistan-Çimkent-Taraz-Bişkek Havaalanı yolunda dilimin ucuna vird gibi onun sözleri geliyordu: EY SONSUZLUĞUN SAHİBİ SANA ULAŞMAK İSTİYORUM... Ve şiirin son dizesi ÜŞÜYORUM... “Üşüyor musun kardeşim?” diye soruyordum... Hayır üşümüyordu! O, özlediği sonsuzluğun sahibine ulaşmıştı... Orada ne üşümek vardı, ne acı ne keder... Orası baştanbaşa mutluluk diyarıydı. O, inançları uğruna yaşamış, işkencelere, eziyetlere, yokluklara katlanmış ve o uğurda şehit olmuştur. Artık üşümüyordu. Kamu kurumları ve kamu yöneticileri ve devletin imkanları seferber olmuştu; Muhsin Yazıcıoğlunu ve arkadaşlarının yerini bulmak için... Ama kim buldu biliyor musunuz? Muhsin Yazıcıoğlu’nun bayrağı altında toplanan BÜYÜK BİRLİKÇİLER... BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ Döngel Köyü temsilcisi ve arkadaşları Korucu mu?.. Evet gönüllü korucu!.. Maaşlı değil... Göksun’dan yola çıktılar ve buldular. Değerli dost Ahmet ŞANVERDİ’de olaydan 4 saat sonra oradaydı... BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ Genel Sekreteri Yalçın Topçu, başkanlık divanı üyeleri bu tehlikeli ve her türlü kışkırtıcı eyleme açık dönemi, üstün vatanseverlik, soğukkanlılık ve akılcılıkla düzgün yönettiler. Onları kutlamak gerekiyor. Onlar gözyaşlarını engelleyemediler; Hep ağladılar ama asla aklın ve vicdanın gösterdiği yoldan sapmadılar. Sivas’a gelince... Sivas ‘Yiğit Sivas’ olduğunu bir kere daha ispat etti. Bu evliya tabiatlı oğlunu bağrına bastı ve ona son görevini anlamlı bir şekilde yerine getirdi. Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş. Muhsin Yazıcıoğlu nesiller boyu sadası yaşayacaklar arasına katıldı. RUHUN ŞAD OLSUN, KARDEŞİM... Yolculuğa birlikte çıktıklarının da...