Mülteci krizi ilişkileri canlandırdı

Mülteci krizi ilişkileri canlandırdı

2015 yılının ilk yarısında Türkiye, Almanya’nın gündeminde ön sıralarda yer alan bir ülke olmadı. Gerçi ocak ayında Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu Berlin’de Alman mevkîdaşı Angela Merkel ile bir araya geldi ancak bu görüşmeden iki ülke arasındaki siyasi ilişkiler açısından somut bir sonuç çıkmadı. Sonraki aylarda da Türkiye Almanya'da pek gündeme gelmedi. Heinrich Böll Vakfı İstanbul Şubesi Yöneticisi ve Berlin merkezli Alman Dış Politika Derneği uzmanı Kristian Brakel, karşılıklı hayal kırıklıkları nedeniyle yılın ilk yarısında “Türkiye ile pek ilgilenilmediğini” söylüyor. “Türkiye’nin iç politikasındaki gelişmelerin ve Suriye’ye yönelik tutumunun Almanya’da hayal kırıklığı yarattığını belirten Brakel, Almanya Türkiye’nin AB üyeliği için hiçbir şey yapmadığı, Suriye krizinin çözümünde yeterince çaba sarf edilmediği ve mülteci sorunu ile Ankara yalnız bırakıldığı için Türkiye’de de hayal kırıklığı yaşandığına dikkat çekiyor.

Federal Meclis Dışişleri Komisyonu‘nda Hıristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin Türkiye raportörü Dr. Andreas Nick ise Türkiye ile ilişkilerde yılın ilk yarısında yaşanan durgunluğu Türkiye’nin iç politikasındaki gelişmelerle ilişkilendiriyor. Nick, “Haziran’da yapılan seçimlerin ardından Kasım ayında seçimlerin tekrarlanması Türkiye ile ilişkilerde bekleyip görelim şeklinde bir tutuma yol açtı” diyor.

Türkiye kilit ülke

Ancak Alman hükümeti, Türkiye ile ilişkilere yeni bir ivme kazandıracak adımı seçimlerin sonuçlarını beklemeden attı. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Ekim ayının ortasında İstanbul’a yaptığı ziyaret Türkiye’yi gündemin üst sıralarına taşıdı. Mülteci sorununun çözümünde Türkiye'yi kilit ülke olarak gören Merkel'in seçimlere birkaç hafta kala İstanbul’a giderek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile konuyu görüşmesi, Almanya’da seçim yardımı olarak algılandı ve eleştirilere yol açtı. “Normal şartlar altında, seçimlere kısa bir süre kala Merkel Türkiye’ye gitmezdi” diyen Türkiye uzmanı Prof. Dr. Udo Steinbach “bu ziyaretin sorunun hem Almanya hem de Merkel açısından ne kadar ivedi ve önemli olduğunu gösterdiğini” söylüyor. Steinbach, izlediği mülteci politikası nedeniyle kendi partisi Hıristiyan Demokrat Birlik’in (CDU) bile eleştirilerine maruz kalan Merkel'in, mülteci sorununun çözümü için Türkiye'yi ortak olarak gördüğünü hatırlatıyor.

Merkel’in İstanbul ziyareti Ankara-Berlin ilişkilerinin yanı sıra Ankara-Brüksel ilişkilerine de yeni bir ivme kazandırdı. Zira Merkel mülteci akının durdurulmasında Ankara’nın yardımı karşılığında AB ile üyelik müzakerelerini canlandırma sözü verdi. Dolayısıyla mülteci akınının durdurulması için Türkiye ve AB arasında Kasım ayının sonunda bir eylem planı üzerinde uzlaşmaya varıldı. Mülteci akınının durdurulması karşılığında Türkiye’nin elde ettiği kazanımlar arasında AB ile üyelik müzakerelerinin yeniden canlandırılması yer aldı. Üyelik müzakerelerinde Aralık ayı içinde Ekonomik ve Parasal politika başlığı açıldı, önümüzdeki yıl da yeni başlıkların açılması bekleniyor.

Artan eleştiriler

Almanya'da Hıristiyan Birlik partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) koalisyonu Türkiye ile ilişkileri canlandırırken, muhalefet partilerinden ise Türkiye’ye yönelik eleştiriler arttı. Muhalefetteki Yeşiller partisi Alman Meclis Grubu Avrupa Politikaları Sözcüsü Manuel Sarrazin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazandığı seçim başarısı ve buna bağlı olarak attığı adımların ardından Almanya’da kuşkuları artırdığına dikkati çekiyor. “Kimse bu devlet adamının ülkeyi nereye götürdüğünü bilmiyor” diyen Sarrazin, bu durumun Türkiye ile Almanya arasındaki sorunları artırdığını ifade ediyor. Sarrazin, Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyenler için artık olumlu argümanlar bulmanın zorlaştığını söylüyor.

Türk hükümetinin basın özgürlüğünü ihlal ettiğini savunan, Kürtlere yönelik tutumunu eleştiren Sol Parti de Alman hükümetinin Türkiye politikasını değiştirmesini talep ediyor. Zira Alman hükümetine Türkiye’yi yeterince eleştirmediği suçlaması yöneltiliyor. Bu eleştirileri “haksız” olarak nitelendiren Hıristiyan Demokrat Birlik partili (CDU) milletvekili Andreas Nick, Türkiye’deki eksikliklere de dikkat çektiklerini vurguluyor: “Ben de Federal Meclis'te yaptığım konuşmalarda Türkiye’de dikkat ve kaygıyla izlediğimiz gelişmeleri dile getirdim. Bunu yılın başında da yaptım, sonunda da. Ancak bir şeyi kesinlikle yapmayız, o da Türkiye’nin iç politikasına yönelik hakemlik. Biz ekonomik açıdan başarılı, canlı sivil topluma ve istikrarlı demokrasiye sahip bir Türkiye istiyoruz. Elbette bunun için gereken çabayı da gösteririz ama hakemlik yapamayız.”

Udo Steinbach ise aslında Almanya’nın Türkiye politikasının pek de değişmediği görüşünde. “Özellikle muhafazakar politikacılar tarafından Türkiye’nin sevilmediğini, AB ile yakınlaşmasının istenmediğini” söyleyen Steinbach, ancak mülteci sorununun çözümünde aksaklık yaşanmaması için Türkiye’ye yönelik eleştirilerden kaçınıldığını belirtiyor.

Kristian Brakel da, Türkiye ile Almanya arasında canlanan ve dostane gözüken ilişkilerin aslında “çıkara” dayandığına işaret ediyor. “Farklı kişiliklere sahip olan Merkel ve Erdoğan’ın birbiriyle pek anlaşamadığını” belirten Brakel, ama “kanımca Başbakan Merkel kendi kişisel tercihlerini bir kenara bırakarak pragmatik bir tutum izliyor” diyor ve mülteci akının durdurulmasında Türkiye’ye ihtiyaç duyulduğunu sözlerine ekliyor.

Hükümetler arası ilk buluşma

Siyasetçi ve uzmanlara göre, 2016 yılında da iki ülke arasındaki ilişkilerde mülteci sorunu önemli bir rol oynayacak. Ancak mülteci konusundan bağımsız olarak önümüzdeki yıl Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerde bir ilk gerçekleşecek. Ocak ayında ilk kez Hükümetler Arası İstişare Toplantısı yapılacak. Bu çerçevede, iki ülkenin başbakanlarının yanı sıra bakanlarının da bir araya gelerek, işbirliğini artıracak görüşmelerde bulunmaları bekleniyor.