Mülteci politikasında geri adım

Mülteci politikasında geri adım

Karar ani oldu. Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizière, pazar günü öğleden sonra düzenlenen sürpriz bir basın toplantısında, Almanya'nın “geçici“ olarak Avusturya sınırında yeniden sınır kontrolleri getirmek istediğini duyurdu. De Maizière, Almanya'nın yardım etmek istediğini ancak yardımseverliğin fazla zorlanmaması gerektiğini kaydetti.

Günlük dile çevirmek gerekirse bu açıklama, geçen haftalarda Suriyeli sığınmacılara sınırsız iltica hakkı tanınması ve engel olmadan seyahat etmelerine izin verilmesi uygulamasının başarısızlığa uğradığının itirafından başka bir şey değil. Ağustos ayının sonundan bu yana sadece Münih'e 60 binden fazla insan geldi. Bu, kent için ve aynı zamanda duruma artık daha fazla hâkim olamayan Almanya Federal Cumhuriyeti için de çok fazla. Ülke genelinde kalacak yer sıkıntısı var. Münih'te sığınmacılar geçen gece ilk kez tren istasyonunda uyumak zorunda kaldı.

Fiili olarak sınır kontrollerinin geçici olarak yeniden getirilmesi kararı da iltica temel hakkının sadece teoride bir üst sınır tanımadığının itirafı. Uygulamada ise bu sınıra bir kaç günde ulaşıldı.

Dramatik sonuçlar

Bu itirafların kısa vadede sonuçları dramatik. Avusturya ve Macaristan arasında tren seferleri şu anda durduruldu. 2100 polis Almanya-Avusturya sınırında. Ajans haberlerine göre, Çek Cumhuriyeti ve Polonya sınırları yakınında polis çevirmesi yeniden başlatılacak. Sığınmacılar yürüyerek de artık Almanya'ya ulaşamayacak.

2100 polis: İltica temel hakkının hiçbir üst sınır tanımadığı ifadesine güvenen insanlara karşı muazzam oranda polis operasyonu. Kendilerini kandırılmış hissedecekler ve hükümsüz kılınmış taahhütleri kendileri için uygulamaya çalışacak insan sayısı da az olmayacak. Yasal olan artık mümkün olmayınca, yasal olmayana, gizli sınır geçitlerine yönelecekler. Yüzlerce polisin bunu engellemesi bekleniyor.

Arap dünyasında tepki

“Hoşgeldin kültürü“ fotoğraflarından sonra şimdi bu fotoğraflar dünyaya yayılacak. Arap dünyasında da görülecek. Geriye Almanya'nın kapasitesinin sınırlarına ulaştığı imasının anlaşılıp saygı duyulmasını ummaktan başka bir şey kalmıyor. Bu olmazsa, Almanya sayısız Arap'ın gözünde övülen ülkeden yerilen ülkeye dönüşebilir.

Bu şaşırtıcı olmaz çünkü Arap dünyasında Almaya içindeki tartışmaların durumu çok az kişi tarafından biliniyordur. Almanya'da son günlerde sınırsız iltica hakkı konusunda yoğun bir tartışma yürütülüyor. Bunlar basından daha çok okuyucu forumlarında yürütüldü. Çoğu yazı büyük bir endişeyi ortaya koydu: Bu kadar çoğunu başarabilir miyiz? İltica başvurusunda bulunanlarla ilgilenmesi gereken sosyal devletin kapasitesi ne durumda? Kültürel entegrasyon olasılıkları ne durumda? Çoğu okuyucu, kararda dikkate alınmamış hissettiğini yazıyor.

Komşu ülkelerin öfkesi

Suriyelilere engel olmadan Almanya'ya seyahat etmelerine izin verilmesi kararı, Almanya'nın komşu ülkelerinde özellikle de Doğu Avrupa'dakilerde büyük oranda öfkeye yol açtı. Bu ülkelerin temsilcileri, Schengen Anlaşması'na atıfta bulunarak Avrupa dış sınırları güvence altına alınmadığı sürece, Almanya'ya kontrolsüz seyahatlere izin verilemeyeceğini belirttiler.

Son kararsa Almanya'ya gelme cazibesini bir süre ortadan kaldırmış olmalı. Bu AB ülkelerine iltica politikasının acil olarak gerekli uyumlaştırılması için zaman yaratıyor. Sığınmacıların rotasının önü kesildiği için dağılım kotası hakkında da yeniden konuşulabilir.

Acı verici kararlar

Alman hükümeti ve eyaletlerin bu kararı geçen haftaların iltica politikası uygulamasının tam aksi yönünde. Sınırlar koyuyor. Bu sınırların nerede olduğu, ülkeni kabul edeceği şanslı sayısının ne kadar yüksek, seyahatine izin verilmeyen şanssızların sayısının ne kadar yüksek olacağı soruları ise hala tartışılıyor. Bunlar acı verici ve etik açıdan karmaşık sorular. Şu andan itibaren çok açık ki Almanya Federal Cumhuriyeti bu soruları sormak zorunda.