T24- Radikal yazarı Özgür Mumcu, Metin Lokumcu'nun ölümüne sebep olan seçim sürecinde meydanlarda yaşananlar hakkında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün “Daha önce de bunlar olmuştur. Her şey seçim meydanlarında kalmıştır” sözlerini ve seçimin ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "helalleşme" talebini ağır sözlerle eleştirdi.
Mumcu'nun köşesinde yayımlanan (23 Haziran 2011) haberi şöyle :
Seçim öncesi memleketi en güzel bir şekilde analiz eden, elbette ordularımızın başkumandanı, Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül idi. Anayasal tarafsızlığını neredeyse anayasal diyebileceğimiz tebessümüyle perçinleyen Sayın Gül şöyle izah etmişti: “Daha önce de bunlar olmuştur. Her şey seçim meydanlarında kalmıştır.”
Cumhurbaşkanımız haklıdır, doğrudur: “Vegas’ta olan, Vegas’ta kalır.” Daha önce de oldu, bugün de oldu, yarın da olacak. İyisi mi her şeyi seçim meydanında bırakmalı. İstikrar tekrar kazanmışken, zaten o sıkıcı şehirlerin o sıkıcı meydanlarında ağızlardan dökülen sıkıcı cümlelere takılmamalı.
Hatta burada da bırakmamalı. Hep beraber helalleşmeli. Önce ağız dolusu birbirine omuz atmalı, sonrasında “Yahu olur böyle şeyler”...
Öpüşüp barışsın herkes. Kazanan istikrar be yahu. İki küfür kıyametin ne kıymeti var!
Hatırlatıldı ve öğrendik ki eninde sonunda aynı sudan içmişiz biz. Seçim öncesi aile içinde öyle ya da böyle, ileri geri konuşuruz, amma velakin mühim olan sonrasında imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitle olduğumuzu unutmamamız.
Bunu sağlamak, kaynaşmış bir kitle olmak görevimiz. Seçimlerin ustası, milli iradenin hastası Başbakanımız vermedi mi açık çeki? Açtığı davaların bazılarından Napolyon’a yakışır bir tevazuyla vazgeçmedi mi?
Kızar elmam
Bu yepyeni bir dönemdir ve de istikrarın pürüzsüz zeminine ortak olmamız için son çağrıdır. Katılan kazanır, elması kızarır. Kervan çoktan düzüldü, kervanın dışında kalmakta ısrar edenin de taa Hopa’ya kadar yolu var. Neticede bir Allah’ın kuluyuz biz. Tersini mi söylemeye çalışıyorsun, ey muteriz diye sormazlar mı adama? Aynı sudan içtik yahu biz. Hopa’da gaz bulutu içinde kalp krizi geçiren Metin Lokumcu mesela ısrar etti aynı sudan içmediğimize. Su bedava olsun dedi. Ne gerek vardı? Hele her şey seçim meydanında kalmışken. Bakınız Sayın Cumhurreisim, Lokumcu’nun bedeni seçim meydanında kaldı. Her şey gibi. Kim kaldıracak, size mi soralım mesela olanca anayasal tarafsızlığınız ve mütesekkin edanıza sığınarak?
Aynı sudan içtik yahu biz. Hrant Dink öldürüldükten sadece dört ay sonra Avrupa’da yayımlanan bir belgeselin adıydı bu: “Aynı sudan içmişiz biz”. Türkiye’de atalarının izini süren bir Ermeninin hikâyesinin belgeseliydi. Ezeli ve ebedi bakan Cemil Çiçek’in “Arkamızdan hançerlediler” dediği, çiçeği burnunda mebus Muammer G.’nin yardımcılarını en hedefe yönelik kullanıp, Dink’i vilayet odalarında sıkıştırdığı dönemin hemen ertesiydi. Helalleşmemek olmaz. Bununla da helalleşilsin. Meclis’te mesela Muammer G.’si, karşının Sinan A.’sı, cümle kale muhafızı da helalleşsin. Aynı yoldan geçmişler neticede.
Gidinin köksüzü
Aynı bağın gülüyüz biz en güzel rast makamında. Aynı bağdayız, köklerimiz istikrar içinde aynı bağda, uslu durursak ellerimiz hep bir balda nasıl olsa.
Zaten buna direnen ayrıkotu varsa da onun kökünü de sulayacak kadar kadirşinas bir pederşahi nizamın meftunuyuz. Hem de o biçim.
İmdi “aynı bağın gülüyüz biz”. Var mı itirazı olan ya da var mı nankörlükle helalleşmeyi hor gören? Bak ne diyor Hasan Dede; bağı, gülü bilememiş besbelli: “Eşrefoğlu al haberi / Bahçe biziz gül bizdedir / Biz de Mevla’nın kuluyuz / Yetmiş iki dil bizdedir.”
Çok ayıp ediyor. Meydanda olan meydanda kalır. Kalmazsa da helalleşmek icap eder. Hele yüzyıllar önce şöyle diyerek iyice ayıp etmiş Hasan Dede: “Erlik midir, eri yormak?”
Yorulmak yok, yola devam. Gül’e, Erdoğan’a, Arınç’a selam. Maksat helalleşelim. Meydanlardaki tüm yuhalamaları, idam urganlarını, gaz bombardımanlarını ve copları unutalım. Hepsi orada öylece kaldı nasıl olsa. Mahsusçuktandı.
Korkma, vallahi mahsusçuktandı. Ne dedi Başbakan: “Biz, vurmaya değil sevmeye geldik.” İnanmazsın diye de devam etti: “Onları da kucaklayacağız, onları da aramıza alacağız.” Aç bakayım kollarını, istikrar geliyor.