Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Ischinger: Türkiye bize "Hadi, hoşça kalın" dememeli

Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Ischinger: Türkiye bize "Hadi, hoşça kalın" dememeli

Değer Akal

Münih Güvenlik Konferansı (MSC) Başkanı Wolfgang Ischinger, Türkiye'nin Batı'nın güvenliği ve barışı için çok önemli bir role sahip olduğunu belirterek, "Türkiye'nin, İngiltere'nin AB'ye yaptığı gibi, benzer bir yola gitmesini, bizlere 'Hadi hoşça kalın' demesini istemem" dedi.

Ischinger, Yabancı Gazeteciler Cemiyeti (VAP) üyeleriyle video konferansı yoluyla düzenlediği sohbet toplantısında, 18-20 Şubat 2022'de düzenlenecek Münih Güvenlik Konferansı gündemi ve konukları hakkında bilgi verdi, güncel gelişmelere ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

2008'den bu yana konferansın başkanlığını yürüttüğünü, bu süre zarfında uluslararası alanda pek çok krize tanıklık ettiğini söyleyen deneyimli Alman diplomat, "Ancak günümüzdeki gelişmeler, geçmişte yaşadıklarımızın toplamını gölgede bırakıyor. Ben, aynı anda, pek çok krizin eş zamanlı geliştiği böyle bir süreci hatırlamıyorum" diye konuştu.

Ukrayna konusunda endişelerini dile getiren Ischinger, Avrupa hükümetlerinin adeta gözlemci gibi olayları seyretmekten artık vazgeçip, geç de olsa harekete geçmiş olmalarının memnuniyet verici olduğunu söyledi.

AB dönem başkanı Fransa'nın Cumhurbaşkanı Emanuel Macron'un, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile dün saatler süren bir görüşme gerçekleştirmesini önemli bir adım olarak değerlendiren Ischinger, benzer şekilde Alman Hükümeti'nin de yoğun bir diplomasi trafiğine start vermiş olmasının büyük önem taşıdığını kaydetti.

"Ukrayna'ya silah desteği verilmeli"

Dün ABD Başbakanı Joe Biden ile Washington'da görüşen Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un bu hafta Baltık ülkelerinin liderleriyle bir araya geleceğini, haftaya da Kiev ve Moskova'ya gideceğini hatırlatan Ischinger, "hükümetin nihayet gaza basmış olması önemli" ifadesini kullandı.

Deneyimli diplomat, Kiev'in askeri destek taleplerine rağmen, Alman hükümetinin bugüne kadar Ukrayna'ya silah göndermemesini ise eleştirdi, bu yaklaşımın değiştirilmesini önerdi.

Ischinger, İkinci Dünya Savaşı sırasında Ukrayna nüfusunun yaklaşık üçte birinin hayatını kaybettiğini söyleyerek, "Şimdi bu ülkenin bir kez daha savaşın içine sürüklenmemesi için, Almanya olarak özel bir sorumluluk taşıyoruz, bunu tarihimizden çıkartmamız gereken derslerin bir gereği olarak görüyorum" dedi.

"Caydırıcılık, savaşı önler"

MSC Başkanı Ischinger, "Askeri caydırıcılık, savaşın önlenmesini hedefler. Caydırıcılığı sağlamak, savaşmak demek değildir. Sorumluluktan kaçmak, hiçbir şey yapmamak ise savaşa davetiye çıkarmaktır. Bu nedenle Alman Hükümeti'nin Baltıklar ve Doğu Avrupa'daki askeri mevcudiyetini güçlendirme kararının olumlu buluyorum" şeklinde konuştu. 

Rusya'ya olası bir askeri saldırıdan vazgeçirmek için Batılı ülkelerin birlikte hareket ederek, bunun çok ağır bedelleri olacağını Moskova'ya göstermeleri gerektiğini vurgulayan Ischinger, diplomasi yoluyla bir savaşın önlenmesinde, ağır yaptırım uyarılarına eşlik eden askeri cadırıcılığı güçlendirecek adımların büyük önem taşıdığını kaydetti.

Wolfgang Ischinger, "Sadece Kremlin'deki sivil danışmanların değil, aynı zamanda Rus Genelkurmayı'nın yaptıkları hesaplamaları değiştirmelerini sağlamalıyız. Kayıpların çok büyük olabileceği, çok sayıda ölüme yol açılabileceği farkındalığının oluşmasını sağlayabilmeliyiz. Askeri adımlarla caydırıcılığı güçlendirmeliyiz. Bu nedenle Alman Hükümeti'nin bir kaç bin miğfer göndermenin biraz daha ilerisine gitmesinin doğru olacağı görüşündeyim."

"Türkiye aramızda kalmaya devam etmeli"

MSC Başkanı Wolfgang Ischinger, DW Türkçe'nin soruları üzerine, Türkiye'ye ilişkin de dikkat çekici değerlendirmelerini aktardı.

Batılı ülkelerle Ankara arasında son dönemde yaşanan krizler ve görüş ayrılıklarına rağmen, Türkiye ile "mümkün olduğu ölçüde yakın ilişkilerin sürdürülmesinin önemli olduğunun" altını çizen Ischinger, "Ben tüm farklılıklar ve güçlüklere rağmen, Türkiye'nin aktif bir NATO üyesi olarak aramızda kalmaya devam etmesini tercih ederim. Üyelik müzakereleri, gelinen noktada, pek çok farklı nedenden ötürü, ileriye ötelenmiş olsa da, AB'nin de Türkiye ile ilişkilerini korumaya devam etmesi gerektiği görüşündeyim" dedi. 

AB'nin uluslararası alanda daha aktif olması için, Türkiye ile yakın işbirliğinin önem taşıdığını söyleyen Ischinger, "Biz Avrupa olarak aktif Yakın Doğu, Ortadoğu ve İran politikaları yürütmek istiyorsak o zaman bunu bir partnerimiz olarak Türkiye ile birlikte çok ama çok daha etkin bir şekilde yapabiliriz. Bu Türkiye'nin önemli bir rol oynadığı Batı Balkanlar için de geçerli" görüşünü aktardı.

Ischinger'in Türkiye endişesi

Diplomasi yoluyla Türkiye ile derin görüş ayrılıklarının yumuşatılabileceğini savunan Ischinger, "Türkiye'nin, İngiltere'nin AB'ye yaptığı gibi, benzer bir yola gitmesini, bizlere 'Hadi hoşça kalın' demesini istemem. AB, önemli bir partner olarak Türkiye ile işbirliğini, mümkün olduğu ölçüde yakın bir şekilde, sürdürülmeli. Tabii ki Türkiye'nin, NATO ittifakında yer almaya devam etmesi sağlanmalı" temennisini dile getirdi.

Türkiye'nin Karadeniz'e kıyısı bulunan en büyük ülke olması nedeniyle de, Avrupa için büyük bir stratejik öneme sahip olduğuna dikkat çeken Ischinger, değerlendirmelerini şöyle tamamladı:

"Şu anda, Karadeniz'de ve etrafındaki bölgedeki güvenlikten daha büyük önem taşıyan bir şey yok. Karadeniz bölgesinin gerçekte taşıdığı büyük stratejik önem çoğu zaman Almanya'da çok hafife alınıyor… Burada Türkiye çok, çok, çok büyük bir önem hatta merkezi bir öneme sahip ve umarım Türkiye tüm Batı'nın ve Avrupa'nın barış ve güvenliği için taşıdığı bu önemli rolü üstlenmeye devam edecek."

Münih önemli görüşmelere ev sahipliği yapacak

Geçen yıl koronavirüs salgını nedeniyle sanal ortamda yapılan Münih Güvenlik Konferansı, bu yıl çok sınırlı bir katılımla gerçekleştirilecek. Toplantılara, daha önceki senelerde olduğu gibi, Münih'teki "Bayerischer Hof" oteli ev sahipliği yapacak.

Wolfgang Ischinger, yaşanan uluslararası krizlerin, yüz yüze görüşmeleri, gayrı resim buluşmaları çok daha önemli hale getirdiğini belirterek, bu nedenle koronavirüsün yol açtığı zorluklara rağmen toplantıyı Münih'te yapma kararı aldıklarını anlattı.

Kıdemli Alman diplomat, "Bu konferansın geçen yılın aksine bu kez sanal ortamda değil fiziken gerçekleştirilmesi için yoğun talep oldu. Konferans marjında, ikili ya da daha çok tarafın katılımıyla, gayri resmi temaslara çok büyük ihtiyaç duyuluyor. Uluslararası kriz diplomasisi, güven ortamında, yüz yüze diyaloğa, görüş alışverişine ihtiyaç duyuyor" şeklinde konuştu.

Türkiye'den, Mevlüt Çavuşoğlu'nun katılması bekleniyor 

Koronavirüs nedeniyle Münih Güvenlik Konferansı'na katılım bu yıl en fazla 500 davetli ile sınırlı tutuldu. Gala yemeği gibi sosyal etkinliklerden de feragat edildi.

Ischinger, "Tüm güçlüklere rağmen, 35 devlet ve hükümet başkanını, çoğunluğu dışişleri ve savunma bakanı olmak üzere 100'ü aşkın bakanı ağırlayacağız" bilgisini paylaştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in açılış konuşmasıyla başlayacak konferansa Almanya'yı temsilen Başbakan Olaf Scholz, Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ve Savunma Bakanı Christine Lambrecht katılacak. Konferansın konuşmacıları arasında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in yanı sıra, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de yer alıyor. 

Konferansa her yıl olduğu gibi bu yıl da ABD'den üst düzey katılım bekleniyor. Amerikan Başkan Yardımcısı Kamala Harris ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken, bu isimler arasında.

Türkiye'yi ise konferansta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun temsil etmesi bekleniyor. Wolfgang Ischinger, Türkiye'den diğer bazı hükümet üyeleri ile ekonomi temsilcilerinin de katılmasının muhtemel olduğunu kaydetti.

Koronavirüs önlemleri kapsamında her katılımcının, Almanya'da resmen tanınan aşılarını yaptırmış olması gerekiyor. Ayrıca her katılımcı, üç gün sürecek konferans boyunca her gün PCR testi yaptırmak zorunda olacak ve konferans alanına girişte de test sonucunu ibraz edecek.