Murat Bardakçı: "Sevr diye bir andlaşma yok" demek aklı başında bir tarihçinin yapacağı iş değildir

Murat Bardakçı: "Sevr diye bir andlaşma yok" demek aklı başında bir tarihçinin yapacağı iş değildir

Habertürk yazarı Murat Bardakçı, Türk Tarih Kurumu Başkanı Refik Turan'ın Sevr Antlaşması'nı bir antlaşma değil bir belge olarak kabul etmesine ilişkin olarak, "Bu evrakı ve arşivde mevcut bulunan daha yüzlerce belgeyi görmezden gelip o günlerde yaşanmış bütün acıları da unutarak “Sevr diye bir andlaşma yoktur” demek en azından ayıptır, insafsızlıktır ve aklı başında bir tarihçinin yapacağı iş değildir!" dedi. 

 

Bardakçı "Türk Tarih Kurumu’nun başkanı ve Selçuklu tarihinin üstadı Prof. Dr. Refik Turan kusura bakmasın ama tarihi perişan, İstiklâl Harbi şehidlerinin ruhlarını da muazzep eden böyle saçmalamaların  Türk tarihçiliğinin üzerine utanç verici bir yafta gibi yapıştırılmasına devletin tarihi araştırmakla görevli en önemli kurumunun asla ama asla hakkı yoktur!" diye kaydetti.

Bardakçı, "Türkiye’de, tarihimizin en acı vesikalarından olan Sevr’in imzalanmasının üzerinden neredeyse bir asır geçmiş olmasına rağmen, bu konuda hâlâ derinlemesine bir araştırma yapılmamıştır ve daha da önemlisi, Sevr’in Müttefikler ile Türkiye arasında imzalanmış tek bir andlaşmadan ibaret olduğu zannedilir" ifadesini kullandı.  

Bardakçı şöyle devam etti: 

"Sevr, bir “andlaşmalar serisi”dir, Türkiye’nin imzaladığı ve tam bir “ölüm fermanı” olan metin bu serinin sadece biridir ve Paris’in banliyölerinden Sévres’deki çini fabrikasının sergi salonunda 10 Ağustos 1920’de öğleden sonra saat dördü sekiz geçeden itibaren ardarda imzalanan Sevr Andlaşmaları, sekiz adettir:

1. Müttefikler ile Türkiye arasında imzalanan barış andlaşması. 2. İngiltere, Fransa ve İtalya’nın Anadolu hakkında imzaladıkları üçlü andlaşma. 3. Müttefikler ile Polonya, Romanya, Sırp-Hırvat-Slovak Devleti ve Çekoslovakya arasında imzalanan sınırlarla ilgili andlaşma. 4. Müttefikler ile İtalya, Polonya, Romanya, Sırp-Hırvat-Slovak Devleti ve Çekoslovakya arasında imzalanan andlaşma. 5. İtalya ile Yunanistan arasında imzalanan andlaşma. 6. Müttekifler ile Yunanistan arasında Trakya konusunda imzalanan andlaşma. 7. Müttefikler ile Ermenistan arasında imzalanan andlaşma. 8. Yunanistan ve Bulgaristan arasında karşılıklı göç konusunda imzalanan andlaşma. İşte, Türkiye’de “Sevr” dendiğinde bu sekiz andlaşmanın ilk sırasındaki metin anlaşılır ve o gün imzalanan diğer andlaşmalar ile ilgili olarak henüz bir çalışma yapılmamıştır.

Sevr’in bugün Fransız Dışişleri Bakanlığı Arşivi’nde muhafaza edilen imzalı orijinal nüshasının Türkiye’ye verilen tasdikli nüshasında delegelerin isimlerinin son ve maddelerin başladığı ilk sayfası (Osmanlı Arşivi, MHD.461/6).

ELE-GÜNE REZİL OLUYORUZ!

Bugün hâlâ Sevr’in lehinde konuşan akıl ve idrak düşkünü birkaç bedbaht ortaya çıkıp “Bu andlaşmanın bazı bakımlardan Lozan’dan ileride olduğunu” söyleyebiliyor; hattâ neredeyse “Sevr de yoktur, İstiklâl Harbi de…” diyecekler ama şimdilik dilleri varmıyor fakat memleketin tarih konusundaki en ciddî müessesesi olması gereken Türk Tarih Kurumu “Sevr’in bir andlaşma olmadığını” iddia edebiliyor!

Türk Tarih Kurumu’nun Sevr’i değerlendirirken yürüttüğü mantık ile başka tuhaf iddialarda da bulunabiliriz: Meselâ tarihlere “93 Harbi” diye geçen savaşta Rus ordusunun Yeşilköy’e kadar gelmesi üzerine 3 Mart 1878’de imzalamak zorunda kaldığımız Ayastefanos Andlaşması’nın şartlarının aynı senenin 13 Temmuz’unda Berlin Andlaşması ile hafifletilmiş olmasını gerekçe göstererek “Tarihimizde ‘Ayastefanos’ diye bir andlaşma yoktur, uygulanmamıştır, Ayastefanos sadece bir belgeden ibarettir” diye saçmalayabiliriz!

Yakın tarihimiz konusunda senelerden buyana zaten dünya kadar palavra atıyoruz; şimdi de “Sevr andlaşma değildir, sadece bir belgedir” gibisinden komiklikler ilim dünyasını tebesümlere garkedecek ve birkaç nesil sonrasının ciddî tarihçilerinin gözünde komik, zavallı ve âciz bir vaziyete düşeceğiz!

Türk Tarih Kurumu’nun başkanı ve Selçuklu tarihinin üstadı Prof. Dr. Refik Turan kusura bakmasın ama tarihi perişan, İstiklâl Harbi şehidlerinin ruhlarını da muazzep eden böyle saçmalamaların Türk tarihçiliğinin üzerine utanç verici bir yafta gibi yapıştırılmasına devletin tarihi araştırmakla görevli en önemli kurumunun asla ama asla hakkı yoktur!"