Murat Belge
Taraf (3 Ocak 2015)
Tayyip Erdoğan’ın gerilime ihtiyacı var. Onun çizdiği strateji dışına çıkamayan AKP de aynı yolda ilerliyor. Bu koşullarda, o cephede yer alan daha radikal eğilimler de “neşv-ü nema” fırsatı buluyor.
Gerilime niçin ihtiyacı var. Öncelikle, şu birkaç gün içinde kısmen bir sonuca bağlanacak, 17 Aralık olayından ötürü. Burada çuvala da sığmayan görüntüler olduğu için, onu örtme çabası yeni hukuksuzluklar gerektiriyor. Böyle bir politikayı bir “sükûnet” ortamında uygulamak mümkün değil. “Onlar” ve “biz” ayrımı yaratmak, bu ikisi arasında olabilecek herhangi bir alışverişi engellemek gerekiyor.
Bir “sükûnet” ortamında insanlar gözlerinin önünde geçen olaylara bakar, onları değerlendirir, “hakkaniyetli” sonuçlara varabilirler. Dolayısıyla onlara “Hayır, bu bir yolsuzluk davası değil; bunlar bizi yok etmek üzere yola çıkmışlar! Kenetlenin! Kenetlenmezseniz bizi parçalayacaklar, hem de intikam alacaklar!” üzerinden giden bir felâket senaryosu sunmak gerekiyor.
Hep birden kaybedeceğimize inandırmak gerekiyor. Öyle ki, “Acaba bu iddia doğru mu?” falan diye düşünmeyi bir yana bıraksınlar, bir “varolma/ yokolma” kavgasına girildiğine inansınlar, bu psikoz içinde davransınlar.
2002’den beri AKP iktidarını devirmek için bir kesimin yaptıkları, bu senaryoyu inandırıcı kılmaya yardımcı oluyor elbette. Bir de kaç yıllık tarih var: 27 Mayıs ve geri kalanı. Amansız bir varolma savaşı… Burada elbette hak hukuk aranmaz, güçlü olan kazanır.
Tayyip Erdoğan’ın kendi cephesinde de hayatı böyle gören, böyle anlayan kalabalıklar var.
Yılbaşı gecesinin gündüzünde dağıtılmış broşür gibi bir şey geçti elime. Ama bayağı pahalı kâğıda basılmış, resimli filan bir nesne; “yılbaşı kutlaması”nın İslâm’a aykırı, kötü bir şey olduğunu anlatıyor.
Neymiş bu kutlama? Hıristiyanlar, “Allah’ın Oğlu” diye belledikleri İsa’nın doğumunu kutlarlarmış… Müslüman olarak bizi ilgilendirmeyen bir şey o halde. Bu “Oğul” konusu da bir “gâvurluk” kokusu çıkarıyor. Gene de, “nesnel” denecek bilgiler veriyor. Noel, genellikle 25 Aralık’tır; Yılbaşı’ndan aslında ayrıdır. Ama birçok Hıristiyan bunları zihninde birleştirir.
Fakat broşür devam ediyor ve ettikçe dili de değişiyor. “Allah’ın Oğlu’nun doğumu”nu kutluyorlar da, nasıl kutluyorlar? Tabii içki içerek; ama aynı zamanda kumar oynayarak; aynı zamanda zina yaparak; fuhuş yaparak kutlarlarmış.
“Yılbaşı kutlaması” denen olaya Hıristiyan inançlarının bazı ögeleri karışmıştır. Biz Müslümanlar bundan uzak durmalıyız… Bunu savunmak, benim katıldığım bir mantık olmamakla birlikte, anlaşılır bir şey, olabilir bir şey.
Makineli tüfeği de bu Hıristiyanlar icat etti. Onun bayıla bayıla kullanıp “yılbaşı” dendi mi mesele çıkarmak ne kadar tutarlı?
Ama o kadar ayrıntısına girmeden, böyle bir şeyin savunulmasını makul bulabiliriz. O çam ağaçları falan doğrusu bana da epey tuhaf geliyor.
Hıristiyanlar’ın Noel’i zina yaparak kutlamalarına gelince iş değişiyor. Burada açıkça düşmanlık –ve yalan, iftira vb.– işin içine karışıyor ve ortaya kabul edilmesi, hoşgörülmesi imkânsız bir durum çıkıyor. Çirkin, insanlık dışı.
Böyle çalışmaya başlayan bir zihin buradan doğruca IŞİD’e gider. Nitekim zaten gidiyor. IŞİD de zaten böyle işleyen zihinlerin ürünü olarak var.
Tayyip Erdoğan’ın zina yapan Hıristiyanlar hakkında özel kanısı var mı, varsa nedir, bilmiyorum. Ama Tayyip Erdoğan’ın şu anda yürürlüğe koyduğu siyaset herkesten çok bu broşürü ve tonlarca benzerini üreten adamların hoşuna gidiyor ve işine geliyor.
Tayyip Erdoğan’ın yılbaşında kumar oynayan Hıristiyanlar’la ilgili kanılarından bağımsız olarak, kendi uygulamakta olduğu siyasetin isabetinden hiçbir şüphesi yok. Bunu durdurma yolunda da hiçbir niyeti yok.