Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘yerli ve milli’ teknolojinin önemine dikkati çekerek, yurt dışındaki bilim insanlarının yurda geri dönüşü için seferberlik başlatılacağını duyurdu. Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, Erdoğan'ın yurda dönün çağrısını yorumladı. Çağrı üzerine yurda gelmek isteyeceklerin karşılaşağı muhtemel durumları yazan Muratoğlu, Hitit Üniversitesi'nin akademik kadrosunda 30'a yakın ismin akraba çıkmasını, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nde açılan kadro sınavlarını, öğretim üyelerinin eş ve çocuklarının kazanmasını hatırlattı.
Dönmek isteyecekler için, haliyle önce partili bir dayı bulacak diyen yazar, "İşe alınırsa ayda 350 dolar karşılığı parayla hayata atılacak. Kuvvetle muhtemel AKP üyesi olmaktan başka bir numarası olmayan liyakatsiz yöneticisinin emirlerine uyacak. Bilim insanı bunlar, sorgular! Lakin Türkiye'de sorgulamanın sonrası sorgulanmaktır. Öyle evrim teorisiymiş falan bizi aşar! Fazla etliye sütlüye karışmayacak. İnsan haklarıymış, demokrasiymiş, adaletmiş çok da kafaya takmayacak. Papaz eriğini imam eriği yapma, çıplak yıkanmama hatta çıplak sevişmeme gibi projelere imza atacak. Ezan okunmuş fasulyelerin büyüme hızlarını araştıracak. Ancak öyle el üstünde tutulacak! Bir gün insanlarımız yol yapmakla, insan yetiştirmenin farkını anlayacak. İşte o zaman Türkiye düze çıkacak!" yorumunda bulundu.
Murat Muratoğlu'nun "Gitme dur ne olursun!" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
“Bilim insanlarımızın yurda dönüş seferberliğini başlatıyoruz!”dedi… Aynı konuşmada; “Mühendislik öğrensin diye Batı'ya gönderdiğimiz gençler ülke için zehirli halde geri dönmüştür” diye şikayet etti! Dönsünler mi? Dönmesinler mi? Bilemedim şimdi! Meclis eski Başkanı Kahraman; “Artık dünyaya beyin ihraç ediyoruz”diye övünüyordu. Ülke, giden beyinlerin yerine saman ithal ederek boşluğu dolduruyordu. Gayet mutluydu. Birden ne oldu? Ülkeye ithal edilmesi gereken tek şey ihraç ediliyor. Yazık, bunu güzel bir şey sanıyor! Dışarıya kaptırdığı nitelikli insan sayısı ile övünüyor.
Okumuşa değer verilmeyince ihraç fazlası ile idare ediyoruz. İnsanlar bu ülkeden vazgeçmezdi lakin ülke onlardan vazgeçti. Doldurdular bedeviyi kaçacak hale getirdiler milleti… Fırsatını bulan gitti. “Bunların bilet paralarını verip göndermek lazım. Çünkü bunlar ülkemize yük” demişti. Yetmedi; “Eğitim için Batı'ya gidenler ajan oluyor!” diye de ekledi. Kara vermek lazım… Kim dönüyor? Kim kalıyor? O zaman bu neyin seferberliği?
Gidenler bu şartlar altında Türkiye'ye dönmez de bari gidecek olanları engelle... Sadece geçen yıl 254 bin kişi yaşamak için gitmiş gurbete… Bıraktım bilim insanını… Halk oyunları yarışması için Türkiye'den Macaristan'a giden 16 kişilik ekipten 11 dansçı Türkiye'ye geri dönmedi. 2015'te Nobel Kimya Ödülü kazanan bilim insanı Aziz Sancar; “Ülkenin toplumca bölünmüş yapısına” üzülüp “Ben küsüm ülkeye” deyip kısa kesti. Bilet alıp Amerika'ya geri gitti. O da arazi!
Hadi yurda döndü… Ne yapacak? Hitit Üniversitesi'nin akademik kadrosunda 30'a yakın isimi bir biri ile akraba çıktı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nde açılan kadro sınavlarını, öğretim üyelerinin eş ve çocukları kazandı. Ülkede her üniversite böyle kadrolaştı. Haliyle önce partili bir dayı bulacak. İşe alınırsa ayda 350 dolar karşılığı parayla hayata atılacak. Kuvvetle muhtemel AKP üyesi olmaktan başka bir numarası olmayan liyakatsiz yöneticisinin emirlerine uyacak.
Peki, neyi, nasıl araştıracak? Kafaya göre interneti kapatan zihniyetin hâkim olduğu ülkede bilim insanları o gün idari izinli mi sayılacak?
Bilim insanı bunlar, sorgular! Lakin Türkiye'de sorgulamanın sonrası sorgulanmaktır. Öyle evrim teorisiymiş falan bizi aşar! Fazla etliye sütlüye karışmayacak. İnsan haklarıymış, demokrasiymiş, adaletmiş çok da kafaya takmayacak.
Papaz eriğini imam eriği yapma, çıplak yıkanmama hatta çıplak sevişmeme gibi projelere imza atacak. Ezan okunmuş fasulyelerin büyüme hızlarını araştıracak. Ancak öyle el üstünde tutulacak! Bir gün insanlarımız yol yapmakla, insan yetiştirmenin farkını anlayacak. İşte o zaman Türkiye düze çıkacak!"