Murat Yetkin: Astana Grubu toplantısı, "Önce Esad gitmeli” siyasetinin sessizce terk edilmesiyle sonuçlanabilir

Murat Yetkin: Astana Grubu toplantısı, "Önce Esad gitmeli” siyasetinin sessizce terk edilmesiyle sonuçlanabilir

Gazeteci- yazar Murat Yetkin, Soçi'de yapılacak Astana Grubu toplantısı öncesi Suriye'deki son durumu değerlendirdi. Yetkin, "Astana Grubu toplantısı, Türkiye’nin izlediği Suriye siyasetinin son dönemeci olabilir" ifadelerini kullandı.

Yetkin'in yazısının ilgili bölümü şöyle:

Bugün, 14 Şubat’ta Rusya’nın Soçi şehrinde yapılacak Astana Grubu toplantısı, Türkiye’nin izlediği Suriye siyasetinin son dönemeci olabilir. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile buluşması 2011’den itibaren izlenen ve “Önce Esad gitmeli” siyasetinin sessizce terk edilmesiyle sonuçlanabilir.

Aslında 2017’den beri yapılacak üçlü zirvelerin bu dördüncüsü Astana Grubunun devamı açısından da Rusya ve İran’ın Suriye siyasetlerinin dönüşümü açısından da önemli olacağa benziyor; bu defa Suriye’nin “uzun vadedeki” geleceği üzerine konuşacak üç lider.

Ancak sorunlar var. Örneğin Ruhani, bu toplantının hemen öncesinde Rusya ile Suriye konusunda aynı çizgide olmadıklarının işaretini verdi. Bu durum bir süredir biliyordu ancak ilk defa açığa vurulmuş oldu. Evet, hem Ruhani, hem Putin, Esad yönetiminin arkasında ama ayrı nedenlerle. Rusya için önemli olan Orta Doğu’da Suriye iç savaşı sayesinde canlanan varlığını güçlendirmek ve kalıcı hale getirmek; Esad’la olmuyorsa başka şekilde. İran için ise Esad yönetimi daha elzem, özellikle Lübnan’a kara yollarıyla fizikî erişim ve İsrail’e karşı sıçrama tahtası olması bakımından. Bu da Binyamin Netanyahu yönetimindeki İsrail’in zaten saldırgan siyasetine yeni bahaneler veriyor. 

ABD’nin İsrail’e verdiği hayallerin ötesindeki desteğe rağmen, 13 Şubat’ta Varşova’da düzenlediği Orta Doğu toplantısı, İsrail’in İran’a karşı güç gösterisi amacına ulaşamadı. Arap ülkelerinin çoğu katılmadı, katılan Dışişleri Bakanları Netanyahu ile tokalaşıp resim çektirmekten (Oman dışında) kaçındı ve toplantı fiyaskoya dönüştü.Zaten Rus-Fars çelişkisinin tek nedeni İsrail değil, aynı zamanda nüfuz savaşı. Bu durumun, bu iki ülkenin dış desteğiyle ayakta tutulabilen Suriye ordusunun yapısına dahi yansıdığı yolunda iddialar var. Çeşitli istihbarat kaynakları Suriye ordusunun 5’inci Tümeninin İran Devrim Muhafızlarının, 4’üncü (Özel Harekât) Tugayının ise Rus askeri istihbaratı GRU güdümünde hareket ettiği iddia ediyorlar. 

Suriye’de bir Kürt özerk bölgesi konusunda da Rusya ve İran ayrı düşünüyor. Şu anda ABD, PKK/PYD ile işbirliği nedeniyle Kürt özerkliğinin hamisi görünse de resmî devlet politikası olarak Suriye’nin federatif yapıya geçip, bunun Kürt federasyonunu da kapsaması gerektiğini ilan eden tek ülke Rusya oldu. Hatta Moskova, Donald Trump’ın asker çekme kararı ardından PYD’ye Esad ile temasa geçmesini resmen tavsiye edip Münbiç’te YPG ile devriye fotoğrafı verdi. İran ise bir Kürt özerk bölgesinin İsrail’e yarayacağına, İsrail’in bu yolla kendisiyle arasında Arap-olmayan, İslamcı olmayan bir tampon bölge kurdurmak istediğine inanıyor. Ayrıca kendi Kürt nüfusu bakımından da İran bu konuda Türkiye’ye daha yakın.

Yetkin'in yazısının tamamına buradan ulaşabilirsiniz