T24 - Müslüman Kardeşlerin liderliğiyle başlayan Mısır'daki olaylar yaşanan "devrim"in nasıl sonlanacağını akıllara getirdi. Radikal gazetesi yazarı Murat Yetkin, "Devrimleri kimin başlattığı hemen her zaman bellidir ama kimin bitireceği hiçbir zaman bilinemez. O nedenle şu anda Mısır için söyleyebileceğimiz, yalnızca iktidar ilişkilerinin artık çözüldüğüdür. Yerine ne kurulacağı henüz belirsiz" dedi.
Murat Yetkin'in Radikal gazetesinde "Mısır'da iktidar değişirken Türkiye" başlığıyla yayımlanan (12 Şubat 2011) yazısı şöyle:
Mısır halkı ilk raundu kazandı; Hüsnü Mübarek istifa etti, rejimi şimdilik yerinde.
A planı kuşkusuz Hüsnü Mübarek’in temsil ettiği iktidarı, halkın tepkisini yatıştırıp, sitemi elden geçirip boya badana yaparak daha kabul edilebilir gösterecek bir düzenlemeyle sürdürmekti. Aslına bakarsanız Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın eski Başkanı, Nobel Barış Ödüllü Muhammed El Baradey böyle bir geçiş için uygun isim sayılabilirdi.
Ama daha önce ABD’nin arzusu hilafına İran’ın nükleer silah üretmediği raporu vermiş olan El Baradey, bütün Ortadoğu siyasetini İsrail’in güvenliğine sabitlemiş ve bunun maliyetini de saltanat telaşındaki Suudi’lerin petrolüyle faturalayan ABD için riskli bir adaydı. Kahire’de başlayan ilk gösteriler ardından kısa bir bocalama ile ideal aday bulundu. Ömer Süleyman, -ki kendisini Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması sırasında devrede olmasından da tanıyoruz- böylelikle koltuğunu kurtaracağını zanneden Mübarek tarafından başkan yardımcılığına getirildi. Mısır istihbaratının başkanı Süleyman’ın atanmasına ilk memnuniyet mesajı işin iç yüzünü bilmeyenleri şaşırtıcı şekilde İsrail’den geldi.
Süleyman-Barak hattı
Süleyman, yalnızca İsrail ile Mısır arasındaki anlaşmaların gizli diplomatı değil, yürütücüsüydü de. Geçenlerde İşçi Partisi’nden istifa ettiği halde kabinede kalarak “İsrail’de fiilen savaş hükümeti devrede” yorumlarına yol açan Savunma Bakanı Ehud Barak ile kırmızı telefon hattından gündelik görüştüğü haberleri şimdi ortaya çıktı. İsrail, Hamas’ın seçimleri kazanmasından sonra Gazze ablukasını Mısır’ın desteği olmadan sürdüremezdi. İsrail’in o kadar bina arasında bulup jet uçaklarıyla bombaladığı ve içlerinde kadın ve çocukların da öldüğü binaların koordinatlarının İsrail’e Mısır istihbaratı aracılığıyla sağlandığı da artık konuşulur oldu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e ilk sert tepkisini göstermesine neden olan bombalamaları hatırlayın…
Şimdi Mısır ordusunun bir kanadı, şimdilik hâkim kanadı ABD etkisiyle Süleyman’dan yana. Ancak ABD Başkanı Barack Obama’nın Mısır halkının artık Ömer Süleyman’ı da istemediğini anlaması fazla zaman almayacaktır; Beyaz Saray bu gibi durumlarda iyi manevra yapar.
Bunu bilen Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, ABD destekli B-Planı adayı olarak ısınma hareketlerine başlamış görünüyor. Tabii her adımda nihai sonucun artık ABD’nin tercih ettiği değil de, kabul etmek durumunda kaldığı sonuç olduğunu da söylemek gerekiyor.
Özeti şu: Devrimleri kimin başlattığı hemen her zaman bellidir ama kimin bitireceği hiçbir zaman bilinemez. İran’da şah karşıtı solcular, Batı yanlısı liberaller başlatmıştı, onlara katılan İslamcılar bitirdi örneğin. O nedenle şu anda Mısır için söyleyebileceğimiz, yalnızca iktidar ilişkilerinin artık çözüldüğüdür. Yerine ne kurulacağı henüz belirsiz.
Türkiye’de altüst oluş
Mısır’da iktidar ilişkileri altüst olurken, Türkiye’de iktidar erkleri arasındaki ilişki altüst oluyor.
Yasama organı Meclis üzerindeki oy üstünlüğünü ustaca kullanan hükümet, sonradan zamanlama sorunu yaşamamak için Torba Yasa görüşmelerine ara verip Yargıtay ve Danıştay Kanunu’nu iki günde Meclis’ten geçirdi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e umutsuzca çağrıda bulunarak imza atmadan önce bu yasanın yürütme erkinin yargı üzerindeki gücünü daha da arttıracağını bir kere daha düşünmesini istedi. Cumhurbaşkanı Gül, dün (daha önce bu konuda görüşmüş olduğu) Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ve Danıştay Başkanı Mustafa Birden ile bir kez daha görüştü. Âdet yerini buldu. Cumhurbaşkanı bugün İran yolculuğuna çıkıyor, yasayı onaylayıp mı çıkar, onaylamaz mı, göreceğiz. CHP, Cumhurbaşkanı yasayı onaylarsa Anayasa Mahkemesi’ne gideceğini açıkladı. Ama Anayasa Mahkemesi’nde de kurallar ve dengeler artık değişti. Yanlış anlaşılmasın, eskiyi onayladığım için söylemiyorum, ama yenisi, mevcut yürütmenin isteği doğrultusundadır. Yıllardır tanıdığımız Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı, son yemin töreninde olduğu gibi, artık tanıyamaz haldeysek, bunu değişen bu dengelerde aramak lazım. Şimdi okuyanlardan, benim bu yazıyı yazmamın ne hükmü olduğunu, bunun neyi etkileyeceğini, medyanın durumunu soranlar da çıkabilir. Sadece kayıtta kalsın istiyorum. Geçenlerde Güven Sak’ın ekonominin durumu yazısını nefis bitirişinden ödünç alıyorum: Ahiretimi kurtarıyorum.