Gazeteci-yazar Murat Yetkin, Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yılına doğru Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü yeniden keşfettiğini belirterek, "Üstelik bu yeniden doğuş, iktidarda onu mümkün olduğunca unutturmaya çalışan bir cumhuriyet hükümeti olduğu halde yaşanıyor.Sadece Atatürk’ün değil cumhuriyetin kurucu değerlerinin mevcut koşullara tepki niteliğinde yeniden doğuşuna tanık oluyoruz.Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması demek olan laikliğin değerini anlıyoruz örneğin.Başımıza Şeyhülislam kesilen ve sürekli dikkat çekmeye çalışan bir ilçe başkanı düzeyinde siyaset yapan bir Diyanet İşleri Başkanının burnunu her bir işe sokması ve her törende baş köşenin ona verilmesiyle anlıyoruz bunu. Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşlerinin giderek Sünni-Hanefi olmayan bütün inanç ve hayat tarzı sahiplerinin üzerinde bir baskı unsuru haline gelmesiyle görüyoruz. Yargıçların hükümlerini dini hükümlerde yeri olup olmamasına göre vermeye başladığını görerek anlıyoruz." diye yazdı.
Cehennemde yanmayacak kefen bezi, terlik pazarlayan sahtekârların, cumhurbaşkanı tarafından Atatürk'ün kurduğu makamda kabul edildiğine işaret eden Yetkin, "Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinin yerini komşularının iç kavgasına dahil olan, içeride de kendisine oy vermeyen herkesi düşman sayan bir anlayış aldı. “Bize oy vermeyen patates dinindedir” diyen, “Bize verdiğiniz her oy sevap hanesine yazılır” diyen siyasi görüş iktidardadır. Bugün bize yerli ve milli olma dersi vermeye çalışanlar yüz yıl önce işgal kuvvetlerinden beslenip, Atatürk’ün önderlik ettiği İstiklal Savaşına karşı ayaklanma çıkaranların, “Keşke Yunanlılar kazansaydı” diyecek kadar milli olmaktan uzak kindar meczupların varisleridir.Bu ülkenin akıllı, zeki, yetenekli gençlerini hâkim kılmaya çalıştıkları hayat tarzının baskısıyla kaçırıp ülkenin nüfuz dengesini ucuz işgücü sağlayan mültecileri koymaya çalışıyorlar; bu tertibin mezhepçi ve sınıfsal boyutu iç içedir." ifadelerini kullandı.