YetkinReport'taki son yazısında Türkiye'de son bir haftada gündemi meşgul eden gelişmelerden örnekler verip "Şu yaz sıcağında kKonuştuklarımız ve konuşmak istemediklerimiz gerçekten Türkiye'nin gündeminin ne kadar dağılmış olduğunu gösteriyor" ifadelerini kullanan Yetkin, "konuşmaktan kaçındıklarımızı ise Pınar Öğünç yazmış" diyerek Öğünç'ün "Pandemi Zaiyatı – Bir Yıldan 35 Hayat Hikayesi" kitabından bahsetti.
Yetkin'in, "Konuştuklarımız, konuşamadıklarımız ve önemli bir kitap" adlı yazısının bir bölümü şöyle: "Şu yaz sıcağında konuştuklarımız ve konuşmak istemediklerimiz gerçekten Türkiye'nin gündeminin ne kadar dağılmış olduğunu gösteriyor. Bir de konuşmamızı istedikleri ve konuşmamızı istemedikleri var. Her birine dokunalım.
Konuştuklarımız arasında "Ne olacak bu kovitin hali?" var. Hemen hemen herkes emin kovit salgınının turizm bayramına dönen Kurban Bayramı sonrasında patlama yapacağından. Geçen sene, 2020'de de öyle olmuş, Kurban Bayramının üzerinden iki hafta kuluçka süresi geçince Covid-19 bulaşması tırmanmaya başlamıştı.
Öğle saatlerinde Nevşin Mengü'nün YouTube yayınında izlerken dehşete düştüm Alanya'daki görüntülerden. Hınca hınç insan dolu sokaklar, kafeler, her yer. Ve hepsi erkek, genç, orta yaşlı, yaşlı erkekler. Acaba hangi umutla kısıtlamadan çıkıp soluğu bu sıcakta Alanya'da aldılar dersiniz. Memleketlerine kahvede anlatacakları "Türk erkeği" anılarıyla değil, kovit virüsüyle dönme ihtimalleri yüksek. Sağlık Bakanlığı rakamlarına göre Alman ve Rus turistlerin gözdesi sayılan Antalya, kovit tırmanışında şimdiden ilk beşte, ön sırada.
Bu defa artık Türk Tabipler Birliğini, Bilim Kurulu üyelerini dahi saymıyorum. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın mümkün mertebe Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "her şey çok güzel, bir numarayız" telkinleriyle ters düşmemeye çalışarak yaptığı uyarılar yeter. Türkiye'nin her yerinde tırmanıyor diyor. Tatil yer dahi durumun vahametini artırıyor.
Konuşmamızı istemediklerine son örnek, 21 Temmuz öğleden sonra, ikisi de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'a bağlı olan Anadolu Ajansı ve TRT'de yayınlanan bir Erdoğan videosu bulunuyor. Erdoğan'ın partilileriyle bayramlaşması… Üzerinde -sanırım penye- bir tişört var, olabilir, yazdır. Ama alışılmışın dışında bir yavaşlıkla, bazen cümle arasında uzunca duraklar vererek konuşması ve amatör izlenimi veren çekimde hayli yorgun görüşmesi konuşuldu. Konuştuklarımız arasında. Gazeteci Fatih Altaylı bu videoyu yayınlayanın Cumhurbaşkanına kastı olup olmadığını sordu.
Video, AK Partili olmadığını söylese de Erdoğan'a toz kondurmayan bir iş insanı arkadaşımla sohbetimizde de konuşuldu. "Merkel daha geçenlerde canlı yayında uyudu" dedi; "Bütün dünya gösteriyor. Biden ayakta uyuyor. Bütün dünya cama yapışmış durumda. Konu Tayyip Bey olunca mı rezil oluyor." "İşte söylüyorsun ya" dedim, "Oralarda da haber olmuş. Bunun rezil olmakla ne alakası var." Bir başka AK Parti sempatizanı tanıdığım ise "Tayyip Bey kendi oy tabanının "çalışmaktan yorgun düşmüş lider" algısından hoşlandığını biliyor" dedi; "Oy getirir bu." Getirir mi dersiniz?
İnsanların Cumhurbaşkanının, ya da kamuya mal olmuş kişilerin sağlığıyla ilgilenmesine kızacak ne var ki? Tabii ki konuştuklarımız arasında yer alacak. ABD Başkanının sağlık raporu düzenli olarak Beyaz Saray sitesinde duyuruluyor; Trump hariç diyelim. Bu da devlet yönetiminde saydamlığın bir parçası. İletişim Başkanı Altun, iş medya kısıtlamalarına gelince ABD'den örnek veriyor ama işte bu da örnek."