Diyarbakır'da 1992 yılında öldürülen gazeteci-yazar Musa Anter cinayetiyle ilgili davanın görülmesine başlandı. Olayın tanıklarından Orhan Miroğlu'nun da hazır bulunduğu duruşmaya sanıklardan 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım ve Aziz Turan (Abdülkadir Aygan) duruşmaya katılmadı
Habertürk'ün haberine göre; Diyarbakır 7'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma, sanıkların kimlik tespitiyle başladı. Duruşmaya tutuklu sanık Hamit Yıldırım, tutuksuz yargılanan dönemin 3 No'lu Jandarma İstihbarat Tim Komutanı Savaş Gevrekçi, Musa Anter'le birlikte uğradığı silahlı saldırıda yaralı olarak kurtulan yazar Orhan Miroğlu, Dicle Anter ile sanık ve mağdur avukatları katıldı. Duruşmaya haklarında yakalama kararı bulunan sanıklar 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım ve Aziz Turan (Abdulkadir Aygan) duruşmaya katılmadı.
Hamit Yıldırım tahliyesini istedi
Mahkeme heyeti, Adana Cezaevi'nde kalan sanıklardan Hamit Yıldırım'ın, araç ve personel eksikliği gerekçesiyle duruşmada hazır edilmediğini belirtti. Cinayetin tetikçisi olmakla suçlanan ve olaydan 20 yıl sonra Şırnak'ta yakalanan sanık Hamit Yıldırım, duruşmaya görüntülü sistem üzerinden bağlandı. Kimlik tespitinin ardından Cumhuriyet Savcısı iddianameyi okudu. İdidanamede, gazeteci-yazar Musa Anter cinayetinde "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım, Savaş Gevrekçi, Hamit Yıldırım ile Abdulkadir Aygan'ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve 20 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarını talep edildiği belirtildi. Mahkemeden söz olan tutuklu sanık Hamit Yıldırım, "Abdulkadir Aygan bana iftira atıyor. Suçlamaları kabul etmiyorum. JİTEM ile ilgim yok. Ben şehit ailesiyim, Anter'i de, Miroğlu'nu da ben vurmadım. Tahliyemi istiyorum" dedi.
'Musa Anter'in cenazesine katıldım'
Mahkeme heyeti daha sonra tutuksuz yargılanan dönemin 3 No'lu Jandarma İstihbarat Tim Komutanı Savaş Gevrekçi'yi dinledi. Olay tarihinde kimseye vekalet etmediğini kaydeden Gevrekçi, "PKK itirafçılarıyla herhangi bir toplantıya katılmadım. İtirafçı sivil memurları sadece pazar günleri bahçede görüyorduk. Musa Anter'in öldürmesiyle ilgili kimseye emir ve talimat vermedim. Olaydan sonra İstihbarat Grup Komutanlığı'na vekalet ettikten sonra sivil memurları tanıdım. Görev yaptığım sırada itirafçılar dışarıda olup bitenlerle ilgili bilgi ve belge topluyorlardı. Topladıkları bilgilerin yüzde 80'i doğru çıkıyordu. Anter olayından sonra bilgim oldu. Suçlamaları kabul etmiyorum. İstihbaratçı olarak Anter'in cenaze törenine katıldım" dedi.
Gevrekçi beraatini istedi
PKK itirafçılarının sürekli vatandaşlara sorun yarattığını kaydeden Savaş Gevrekçi, "Abdülkadir Aygan, Adem Yakin ve Adil Timurtaş sürekli esnaftan para alıp vermiyordu, bu nedenle sorun çıkıyordu. Yine bunlar oturdukları lojmanlarda biçimsiz bir şekilde iç çamaşırlarını balkona asıyorlardı, herkes bunlardan şikayetçiydi. Tüm bu sorunlar nedeniyle itirafçıları toplayıp kendilerine çeki düzen vermelerini istedim. Aygan, bana kinlendiği ve kızdığı için bu iftiraları atıyor. Bu 3 kişiden çekmediğimiz kalmadı. Bunlar sürekli başımıza belaydı. Bunlardan çektiğimizi kimseden çekmedik. Bizde sivil personele iyi gözle bakılmazdı. Bizde askeri kurullar moda mod uygulanıyordu. Cem Ersever'i okuldan tanıyorum, Yeşil'i ise hiç görmedim ve tanımıyorum. Ersever, Ankara'da Jandarma Genel Komutanlığı binası içinde İstihbarat Grup Komutanlığı'ndan sorumluydu. Suçsuzum beraatımı istiyorum" diye savunma yaptı.
'Polise teşekkür ediyorum'
Olaydan 21 yıl sonra kendisini yaraladığını iddia eden Hamit Yıldırım ile duruşma salonunda karşı karşıya gelen mağdur Orhan Miroğlu ise, "Olay günü Anter, arazi işi için biriyle görüşeceğini söyledi. Otele gelen 'Dıjvar' kod adlı Hamit Yıldırım, Musa ağabeyle bir süre görüştükten sonra bir taksiye binerek Seyrantepe'ye gittik. Hamit şüpheli hareketlerde bulunuyordu. Seyrantepe'ye vardığımızda benim arabada olmamdan dolayı Hamit telaşlandı, 'Yeşil'ile buluşamadı. JİTEM'deki ilk işi olduğu için kendisini kanıtlamak istedi. Anter ile pusuya düşürüldüğümüzü anlamıştık ama bir yere gidemiyorduk. Bir süre yürüdükten sonra Hamit önce Anter'e sonra bana sıkmaya başladı. Yaralı halde iken Hamit üzerime gelip bir el daha ateş açtı. 15 dakika sonra polis geldi. Gelip beni hastaneye götüren o polise teşekkür ediyorum. Olayla ilgili benim ve Aygan'ın anlatımları uyuşuyor. İsveç Yargıtay'ı, Aygan'ın ölüm riski olduğu için iadesini uygun görmemiş. Anter olayına ilişkin 'Yeşil'in MİT'te verdiği beyanı talep ediyorum. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu'nun olaya el atmasını talep ediyorum. Bizi Hamit vurdu, davacı ve şikayetçiyim" şeklinde konuştu.
'Babamı Leyla Zana tehdit etti'
Musa Anter'in oğlu Dicle Anter ise "Babam olaydan 1 ay öncesinde tehdit edildiğini söylemişti. Kendilerini Leyla Zana ve Mehdi Zana olarak tanıtan kişiler babamın kaldığı eve gelerek tehdit ettiler. Babamın cenazesi bizden habersiz şekilde askerler tarafından alınarak defnedildi. Sanık Gevrekçi, cenaze törenine katıldığını söylüyor, sanırım askeri konvoy törenine katılmış. Davacıyım, davaya katılmak istiyorum" şeklinde beyanda bulundu.
Mahkeme heyeti, duruşmaya kısa bir ara verdikten sonra davaya devam edilecek.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 21 yıl önce öldürülen yazar Musa Anter cinayetinde "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım dahil 4 kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 20 yıl hapis cezası istemiyle dava açmıştı.