T24 - “Sanayinin Rekabet Gücünün Yükseltilmesinde Ar-Ge ve Yenilik Faaliyetlerinin Rolü” konulu panelin açılış konuşmasını yapan MÜSAİD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, “Yenilikçik ve Ar-Ge’de gelmiş olduğumuz nokta hızla büyüyen ekonomimize yakışacak düzeyde değildir” dedi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) “Teknoloji Panelleri” TÜBİTAK Başkanı Nükhet Yetiş’in katıldığı “Sanayinin Rekabet Gücünün Yükseltilmesinde Ar-Ge ve Yenilik Faaliyetlerinin Rolü” konulu panelle başladı.MÜSİAD Genel Merkezi’nde gerçekleşen panelin açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, “Ülkemizin kalkınması için artık teknoloji üretmek zorundayız. Dünya rekabetinde yer edinebilmek için farklılaşmamız gerekir. Yenilikçi olmalıyız. Ar-Ge’ye bugünkünden çok daha fazla önem vermeliyiz” dedi.
Bu görüşlerini her platformda dile getirdiklerini söyleyen Vardan, “Bundan sonra da bu konuyu hem üyelerimize, hem de kamuoyuna haykıra haykıra ifade etmeye devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.
Vardan konuşmasına şöyle devam etti:Çünkü biz, Türkiye’nin özellikle 2001 krizinin ardından son 10 yılda ekonomik anlamda önemli gelişmeler kaydettiğini ve dünyanın 17. en büyük ekonomisi haline geldiğini görüyor, ancak bu büyümeyi sürdürebilmek ve 2023 hedefleri doğrultusunda ilk 10 ekonomi içinde yer alabilmek için mutlaka, ama mutlaka teknoloji üretmek mecburiyetinde olduğumuzu çok iyi biliyoruz.
Bu bakımdan, bizler işletme sahipleri olarak, özel sektör temsilcileri olarak, eğer bu ilerlemeyi görmek istiyorsak, buna katkı sağlamak istiyorsak, taşın altına elimizi, hatta gövdemizi koyup, klasik üretim tarzından modern üretim tekniklerine, düşük katma değerli üretimden yüksek katma değerli üretim sistemlerine, fason üreticilikten markalı üretime geçmek durumundayız. Ancak bu şekilde, 500 milyar dolarlık ihracatı gerçekleştirecek nüveleri oluşturabiliriz.
Dünya ekonomileri sıralamasında, bulunduğumuz yerin ilerisine gitmek istediğimizde, önümüze Yenilikçik ve Ar-Ge’nin çıktığını gördükleri belirten Vardan, “Ancak bu olgu, kalkınmada böylesine büyük bir öneme sahip iken, ne yazık ki, ülkemizde halen, hızla büyüyen ekonomimize yakışacak düzeyde değildir. Geldiğimiz nokta, eskiye nazaran gayet iyi olsa da, istatistiklere bakıldığında, dünya inovasyon liginde adeta yer almadığımızı görmek üzüntü vermektedir. Nitekim, ülkeleri, gerek yenilikçi ürün performansı, gerekse devlet destekleri bakımından, kısaca inovasyon çalışmalarının girdileri ve çıktıları açısından değerlendiren Global İnovasyon Endeksi’nde, Türkiye, tüm ülkeler kategorisinde 58. sırada yer almaktadır. Oysa ki, ekonomi büyüklüklerine göre dünyada ilk 20’ye giremeyen Singapur, Hong Kong ve Finlandiya gibi ülkeler, endekste en üst sıralarda yerlerini almayı başarmışlardır. Bu ülkelerin, toplumsal yaşam standartlarının kalitesini yansıtan ‘kişi başına düşen milli gelir’ sıralamasında da Türkiye’nin çok daha önünde yer almaları, inovasyonda yakaladıkları başarıyla yakın derecede bağlantılıdır. Bu gerçekler de, Türkiye gibi sıra dışı bir büyüme ivmesi yakalamış bir ekonominin, bu başarıyı sürdürebilmek için, yenilikçilik çalışmalarına daha da ağırlık vermesi gerektiğini açıkça göstermektedir. Zira, artık, gelişmiş ülkeler, bilgi toplumu olmayı aşmış ve inovasyon ekonomisi olmaya başlamışlardır. Dolayısıyla bizler de bu alandaki açığımızı kapatmak için, var gücümüzle çalışmalıyız” dedi.