MÜSİAD, Türkiye'deki ekonomik gelişmelerden umutlu

-MÜSİAD, Türkiye'deki ekonomik gelişmelerden umutlu -Genel Başkan Vardan: -''2011 yılındaki 9 aylık süreçte yüzde 9,6'lık büyüme  gerçekleştirerek dünyanın en hızlı büyüyen ülkesiyiz'' -''2001 yılını yaşayan insanlar olarak, 'acaba 10 sene sonra,  2011 yılında dünyanın şampiyonu, ekonomide en hızlı büyüyen  ülkesi olacak mıydık' diye düşünseniz, belki 'dalga mı  geçiyorsunuz' diye sorabilirlerdi'' -''Birliğimizi muhafaza edebilirsek, dikkatli olursak,  tedbirli davranırsak, 'bu süreç niye devam etmesin' diye  düşünüyorum'' -''Anayasa konusundaki önerilerimizi Cumhurbaşkanı Gül ve  TBMM'ye sunduk'' (fotoğraflı - görüntülü) SAKARYA (A.A) - 17.12.2011 - Kemal Kaymak/Veysel Kara - Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, 2011 yılındaki 9 aylık süreçte Türkiye'nin yüzde 9,6'lık büyümeyle dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi olduğuna işaret ederek, ''2001 yılını yaşayan insanlar olarak, 'acaba 10 sene sonra, 2011 yılında dünyanın şampiyonu, ekonomide en hızlı büyüyen ülkesi olacak mıydık' diye düşünseniz, belki 'dalga mı geçiyorsunuz' diye sorabilirlerdi'' dedi. MÜSİAD Sakarya Şubesi'nin ev sahipliğinde Sapanca ilçesindeki Güral Otel'de düzenlenen MÜSİAD Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısına katılan Vardan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin ekonomide önemli gelişmeler gösterdiğini söyledi. Ülkenin iyi idare edilmesinin büyüme rakamlarına da yansıdığına dikkati çeken Vardan, ''2011 yılındaki 9 aylık süreçte yüzde 9,6'lık büyüme gerçekleştirerek hala dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi oluyorsunuz. 2001 yılını yaşayan insanlar olarak, 'acaba 10 sene sonra, 2011 yılında dünyanın şampiyonu, ekonomide en hızlı büyüyen ülkesi olacak mıydık' diye düşünseniz, belki 'dalga mı geçiyorsunuz' diye sorabilirlerdi. Çünkü dibe vurmuş bir ekonomimiz vardı'' diye konuştu. Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin 'çatırdadığı' ve Amerika'nın halen düzlüğe kavuşamadığı, gelişmekte olan ülkelerin net olarak küresel krizden kurtulamadıkları bir dönemde büyüme gerçekleştirdiğine vurgu yapan Vardan, ekonomide gösterilen gelişmenin takdire şayan olduğunu anlattı. ''Birliğimizi muhafaza edebilirsek, dikkatli olursak, tedbirli davranırsak, 'bu süreç niye devam etmesin' diye soru geliyor aklımıza'' diyen Vardan, AB'deki ekonomik sorunların Türkiye'yi çok kötü bir şekilde etkileyeceğini düşünmediğini söyledi. ''Arap Baharı'' ve sonrasındaki gelişmeleri de değerlendiren Vardan, Arap ülkelerinin demokratikleşme adına oldukça önemli bir süreçten geçtiğine işaret etti. İnsanların kendilerini rahat ifade edebilecekleri demokratik bir ortamda yaşamak arzusunda olduklarını belirten Vardan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Keza geçmişte bizde de oldu. Hala bu sıkıntıları çekerek, anayasamızı daha demokratik hale getirmek için bir sürü değişiklik ve referandumlar yaptık. Şimdi yeni anayasanın oluşturulmasını konuşuyoruz. Geçmişe dönük olarak 135 yıllık da bir anayasal düzenimiz var. Bu ülkelerin birçoğunda maalesef diktatör gibi, halk tarafından tam manasıyla seçilmemiş, seçilmiş olsa da başka şansları olmadığı için seçilen, seçilmiş gibi görünen iradelerin olduğunu görüyorsunuz. Dünya artık çok değişti. Böyle bir ortamda hiçbir şeyin gizli kalması mümkün değil. Türkiye veya başka ülkelerde gelişmişlik, ileri gitmişlik, iyi idare varsa onlar kendilerinde de görmek istiyorlar. Nasıl yapacakları konusunda, daha demokratik sistemlerin kendi ülkelerinde oluşturulması için çaba sarf ediyorlar.'' -''Suriye'deki karışıklığın ticareti sekteye uğratması iş adamlarını da olumsuz etkiledi'' Libya ve Suriye'deki gelişmelerin iş adamlarını kısa vadede olumsuz yönde etkilediğine dikkati çeken Vardan, Libya ile Türkiye arasındaki 18 milyar dolarlık iş hacmine bağlı olarak, Türk müteahhitlerin 1,5 milyar dolarlık alacağı bulunduğunu anımsattı. Alacakların halen tahsil edilememiş olması ve Suriye'deki karışıklığın ticareti sekteye uğratmasının iş adamlarını olumsuz etkilediğini ifade eden Vardan, ''Bunların yanında, olaylar hafif düzelmeye başladığında, Mısır örneğinde olduğu gibi, ihracatın hızlı bir şekilde artması da söz konusu. İnsanlarla insanlar arasında, tüccarlarla tüccarlar arasında, iş adamlarıyla iş adamları arasında bir sorun olduğunu görmüyoruz. Devletlerin birbirleriyle bir sorunları varsa veya kendileri arasında bir sorunları varsa, bunların kısa, orta ve uzun vadede çözüleceğine inanıyorum. Daha iyi yerlere varacağız'' şeklinde konuştu. Vardan, MÜSİAD'ın 1990 yılında kurulduğunu hatırlatarak, ''21 sene önce iş adamlarına yönelik olarak çalışan sadece bir kurum vardı Türkiye'de. Tabi o gün o kurum bütün iş adamlarımızı kapsamış olsaydı, dertlerini anlamış, onların gelişmesi yönünde çalışmalar yapmış olsaydı, o zaman belki MÜSİAD'ın kurulmasına dahi gerek olmayabilirdi. Çünkü herkes kendini ifade edebilecek bir ortam bulurdu ama biz MÜSİAD olarak ve bizden sonra kurulmuş olan diğer sivil toplum kuruluşları da farklı tabanlara hitap ederek, ülkemizin aslında gerçeklerini, dinamiklerini, girişimci gücünü ortaya çıkartmalarına imkan tanıdık'' diye konuştu. İş adamlarının yurt dışına açılarak yeni insanlarla tanıştıklarını ve kaliteli ürünler üretmeye başladıklarını vurgulayan Vardan, MÜSİAD üyelerinin Türkiye'nin yıllık ihracatının yüzde 15'ini gerçekleştirdiğini bildirdi. İlk 500 şirket arasında 50 MÜSİAD üyesi bulunduğuna işaret eden Vardan, söz konusu firmalar arasında İstanbul dışında, Anadolu'da üretim yapan şirketlerin de bulunduğunu ifade etti. -MÜSİAD'ın anayasa önerisi- Vardan, 9 ay süren çalışmalar sonunda hazırladıkları anayasa önerisini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve TBMM'ye sunduklarını belirterek, anayasa çalışmalarına hazırladıkları raporla katkı vermeye çalıştıklarını söyledi. Anayasa önerisinin 78 maddeden oluştuğunu kaydeden Vardan, ''Anayasadaki 177 maddeyi 78 maddeye indiriyor. Olması gerekin konuları muhafaza ediyoruz. Daha önceki anayasada yer almamış konuları ilave ediyoruz ama bunun yanında hiç olmaması eksiklik teşkil etmeyen konuları da tamamıyla kaldırıyoruz. Olmaması gerektiğini düşündüğümüz konuları da kaldırıyoruz. Böyle bir bütüncül çalışma, başından sonuna mantık içeriyor. Türkiye'de bunun bir benzeri yapılmadı'' diye konuştu. Türkiye'de yaşayan 74 milyon insanın farklılıklarını dikkati alarak çalışmayı şekillendirdiklerini dile getiren Vardan, çalışmanın resmi bir ideolojinin ürünü olmadığını ve toplumun bütün kesimlerini kucakladığını anlattı. Hukukta değişmezliğin söz konusu olmayacağını savunan Vardan, anayasada tanımlanan ''YÖK, RTÜK'' gibi kurumlara öneride yer vermediklerine dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: ''Hazırladığımız yeni anayasa raporumuzda ana dilde eğitim konusunda imkan sağlanıyor. Yani anasından doğan insanın kendi anadilinde öğrenme hakkını tanımlıyor. Bunun nasıl yapılacağı kanunlar tarafından belirlenecek ama bu hakkı da vermiş oluyorsunuz. Eğitimin önünde hiçbir engel tanımıyorsunuz. O çok önemli. Din ve vicdan özgürlüklerini burada en geniş manada tesis etmeye çalışıyorsunuz. Senelerdir ülkemizde problem olan konular. Laikliğin din dışı gibi algılanması veya bazı kitleler tarafından öyle anlatılarak yorumlanması olayınını önüne geçmek adına onu net bir şekilde ifade ediyoruz. Aynı zamanda da din ve vicdan hürriyetinin insanların hakkı olduğunu, dinini öğrenme hakkının olması gerektiğini, bunları burada tanımlıyoruz. Bence güzel bir çalışma oldu, yoğun bir çalışma oldu. İnşallah bu haliyle ülkemize önemli katkı sağlayacaktır.'' (VKR-KMK-ATA-TNÇ)