TBMM Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu’nda konuşan Prof. Dr. Bayram Öztürk, “Bu dünün, bugünün meselesi değildir. Bu uzun süreçtir, devam eden bir iştir. Dolayısıyla partiler üstü meseledir. Marmara denizi bizim yatak odamızdır. Mahrem yerimizdir. Bu ciddi bir iştir, bu ulusal güvenliğimizi ilgilendiren bir iştir. Ulusal bir seferberlik ilan edelim diyorum. Bu tarihsel bir sorumluluktur” dedi.
TBMM Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu, bugünkü toplantısında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Prof. Dr. Taşkın Kavzoğlu, Prof. Dr. Bayram Öztürk ve Prof. Dr. Yeşim Büyükateş'in sunumlarını dinledi.
Komisyonda konuşan TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Günay, Marmara Bölgesi'ndeki sanayi yoğunluğunun Orta Anadolu'ya kaydırılmasını önerdi. Günay, şunları söyledi:
"Marmara Denizi’mizi müsilaj içinde görmek hepimizi üzüntüye boğuyor. Aslında müsilaj, geçmişten beri doğaya ve çevreye verdiğimiz zararların önemli sonuçlarından bir tanesi. Yapılan araştırmalara göre müsilajın tek bir sebebi yok. İklim değişikliğinin etkisiyle birlikte artan sıcaklık, deniz suyundaki durağanlık, atıkların arıtılmadan yoğun şekilde denize deşarj edilmesi ve azot-fosfor artışı gibi pek çok etken söz konusu. Bununla birlikte, evsel ve endüstriyel atıkların etkisi yadsınamayacak boyutta. Dolayısıyla bu soruna bütüncül yaklaşım gerekiyor. Türkiye'nin en gelişmiş bölgesi olan Marmara Bölgesi'ndeki illerimiz, ülkemiz ekonomik büyüklüğünün yaklaşık yüzde 40’ını oluşturmakta yani bölge, Türkiye'nin ekonomik zenginliği açısından tetikleyici rol oynuyor. Sanayi Marmara Bölgesi’ne sıkışmış durumda. Marmara Bölgesi'ndeki yoğunlaşmayı Orta Anadolu gibi yeni bölgelere genişletmemiz, Marmara Bölgesi'ni daha çok ileri teknoloji bölgesi olarak konumlandırmamız gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Orta Anadolu'da oluşturulacak yeni bölgenin ise lojistik altyapısıyla desteklenerek Mersin ve İskenderun limanlarına bağlanması, rekabetçiliğimiz açısından da önemli ölçüde rekabetimizi arttıracaktır. Ayrıca bölgedeki mevcut sanayi tesislerimizin çevresel dönüşümü, müsilaj sorununun çözümü için atılması gereken önemli adımlardan biridir. Bu dönüşümün finansmanı için kamu kaynaklarını daha fazla çevreci, daha fazla yeşil üretimi destekleyen projelere tahsis etmeliyiz. Orta vadede ise arıtma sistemlerimizi ileri biyolojik arıtmaya dönüştürmemiz gerekmektedir."
Komisyona gelen uzmanlar da şu sunumları yaptılar:
Prof. Dr. Taşkın Kavzoğlu: "Bizim yaptığımız çalışmalarda ilk müsilajların yoğun başladığı yer, Gemlik Körfezi olarak görünüyor. Uzaydan aldığımız görüntülerde bunun öncesine de baktık. Nisan ayında da yani Gemlik Körfezi sanki bir başlangıç noktası gibi en baştan… 2007 yılında olmuştu, 2021’de oldu ve yine yaşayacağız, kaçınılmaz görünüyor. Onun için Marmara Denizi'ndeki su kalitesini, meteorolojik verileri, su sıcaklığındaki değişimleri, birçok parametreyi uzaktan algılama teknolojilerini de içine katarak periyodik olarak ölçmek gerekiyor. Bununla ilgili bir erken uyarı sisteminin kurulması gerektiğine inanıyoruz bilim insanları olarak ve bu ekibin içerisinde her alandan bilim insanları olması gerekiyor. Toplanan verilerin de tüm bilim insanlarının erişimine açılması gerektiğini düşünüyoruz. Tüm deşarj noktalarına, sabit istasyonlardan kirlilik ölçümleri, verileri gerekiyor ki biz bununla da ilişki kuralım, sahada yaptığımız ölçümlerle kirliliği de modelleyebilelim. İlk müsilaj olayının tarihte kaydı 1729, Sanayi Devrimi’nden önce. Yani sanayi olmadan da müsilaj vardı, deniz kirliliği yokken de müsilaj vardı. 1729’daki müsilajın nedeni acaba kirlilik miydi? Olamaz, tek neden olamaz diye de akıllara güzel bir soru işareti. Bunu ben söylemiyorum, İtalyan bilim adamının makalesinde güzel bir tespittir. 1729’da müsilaj olmuşsa tek nedeni kirlilik değil. Birkaç nedenin bir araya gelmesiyle oluştuğunu da yaptığım tespitlerden, okumalardan arz etmek isterim.”
Prof. Dr. Bayram Öztürk: “Müsilaj maddenin bir parçası. Temel iş ölçüm. Laboratuvar işi. Ölçmeden, araştırmadan mucize bir çözüm yok. Müsilaj sadece Marmara da değil Ege Denizi’nde de müsilaj var, Karadeniz’de de müsilaj var. Birinci neden arıtma meselesi. Bunu daha önce tahmin edebilir miyiz, ederiz. Oksijen azalması sonucu balıkların ölümü. Geçen sene Marmara Denizi’nde bütün pinaların ölümü. Salya ve deniz anası çoğalmaları. Marmara denizi de alışılmış bir denizdir. Sorunları yeni değildir. Sürpriz hiç değildir. Bu dünün, bugünün meselesi değildir. Bu uzun süreçtir, devam eden bir iştir. Dolayısıyla partiler üstü meseledir. Marmara denizi bizim yatak odamızdır. Mahrem yerimizdir. Bu ciddi bir iştir, bu ulusal güvenliğimizi ilgilendiren bir iştir. Erken uyarı şart. Uzaktan algılama şart. Bu işler parasız olmaz. Paraya ihtiyacımız var. Bizim Marmara Denizi ile ilgili özel çevre koruma yasası çıkartmamız gerekmektedir. Ulusal bir seferberlik ilan edelim diyorum. Bu tarihsel bir sorumluluktur. Sorun partiler üstüdür.”