'Müslüman, demokrasiyi din gibi benimsemez'

'Müslüman, demokrasiyi din gibi benimsemez'

 

Mehmet Şevki Eygi 
(Milli Gazete, 28 Mart 2012)
 
Müslümanların kafaları karışık... Bilhassa kadın konusunda... Öyle Müslüman feministler var ki, ateist ve gayr-i müslim feministlerdan daha aşırılar.
 
Demokrasi konusunda da aşırı uçlar var. Bir Müslüman demokrasiyi mutlak bir gerçek, mutlak bir değer olarak kabullenemez. Demokrasi bir realitedir, bir idare şeklidir.
 
Müslüman bir toplumun, İslama Kur'ana Sünnete Şeriata Hikmete aykırı olmayan cüz'i/beşerî iradesinde sakınca yoktur.
 
Lakin Müslüman halk İslam'a, Kur'ana Sünnete aykırı ve zıt bir şey isteyemez. Böyle bir irade bâtıldır.
 
Demokrasi bir amaç değil, bir araçtır.
 
Müslüman, demokrasiyi din gibi benimsemez.
 
Halkı Müslüman olan bir şehrin valisinin, belediye başkanının, polis müdürünün, idarecilerinin halk tarafından seçilmesinde mahzur olmasa gerek.
 
Böyle bir seçimde halkın itimadını kazanmış olanların tâyinini elbette İmam-ı Kebir yapacaktır.
 
Bendeniz demokrasiye iyi demem ama onun gayr-i İslamî sistemlerin ehveni olduğunu düşünürüm.
 
Gayr-i İslamî bir düzenden İslamî düzene geçiş demokrasi ile daha kolay olur.
 
Peki, olgun ve uyanık olmayan vasıfsız Müslümanlar demokrasiyi de dejenere etmezler mi?
 
Edebilirler.
 
Bizdeki durum gibi... Demokrasinin sağladığı imkanlar, fırsatlar, hürriyetler değerlendirilmiyor, kullanılmıyor ve bir kısım İslamcılar bozuk ve kötü düzenin haram, kirli, kara, necis, pis rantlarına saldırıyor.
 
İslamî bir rejim bile kurulsa, Müslümanlar sâlih, iyi, vasıflı, güçlü, uyanık, şuurlu olmazsa o sistem de işlemez.
 
Biz Müslümanlar şu anda, birtakım olumsuzluklara rağmen, Cumhuriyet tarihinde görülmüş en hürriyetli havayı teneffüs ediyoruz. Medya hürriyeti var... Dernek, vakıf kurma hürriyeti geniş... Muazzam maddî imkanlara sahibiz... Uçsuz bucaksız imkanlar ve fırsatlar... Okul açmak serbest... Peki biz, bazı tarafları aksak da olsa bu demokrasiden dinimizi yüceltmek için gereği gibi yararlanabiliyor muyuz?
 
Bu soruya olumlu cevap vermek mümkün değildir.
 
Müslümanların siyasî faaliyet ve hizmetlerine temiz diyebilir miyiz?
 
Demokrasiden yararlanarak çeşitlilik içinde tek bir Ümmet olabiliyor muyuz?
 
Eton kolejiyle boy ölçüşebilecek bir okulumuz var mı?
 
İktisat, ticaret, iş hayatını zapt u rabt altına alacak Fütüvvet, Ahîlik, Lonca sistemimizi kurabildik mi?
 
İslam Mahalle Teşkilatı konusunda ne gibi faaliyetler yaptık, ilerlemeler kaydettik?
 
Demokrasi bize fırsat veriyor ama biz Osmanlıca ve edebî lisan konusunda ne yapıyoruz?
 
Beş vakit namazın başta müdür bey, idareciler, öğretmenler ve bütün öğrenciler tarafından okul camiinde, okul imamının ardında cemaatle kılındığı bir tek özel islamî okulumuz var mı?
 
Reader's Digest tipinde, ayda en az bir milyon satacak canlı bir dergimiz var mı?
 
Tasavvuf dergah, tekke ve zaviyelerinin tekrar açılması için Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'ne müracaat ettik mi?
 
Tesettür konusunda akademilerimiz, yüksek giyim kuşam kurumlarımız var mı?
 
Diktatörlüklerin, vesayet rejimlerinin, resmî ideolojilerin esirgediği hakları ve fırsatları, İslamî bir sistem olmayan demokrasi veriyor ama biz bunları iğtinam edemiyoruz (ganimet bilip kullanamıyoruz).
 
Vaktiyle "Ayasofya Açılsın" diye haykıran ucuz mücahitler şimdi hangi delikteler? Hiç sesleri çıkmıyor.
 
Biz demokrasiden yararlanmasını bilseydik, Meclis'te en az 25 tesettürlü kadın milletvekili olurdu.
 
Aklın, fikrin, ilmin, irfanın, kültürün, adaletin, insafın, firasetin, vicdanın, bilgeliğin yeterli olmazsa işte böyle olur.
 
Yeterli sayıda zeki, idealist, kabiliyetli, istidatlı çocuklarını subay ve öğretmen yapmayan Sünnî bir toplumun olacağı budur.