Mısır'da Müslüman Kardeşler'in önde gelen isimleri hakim karşısına çıkıyor. Gözlemciler hukuki sürecin şeffaflıktan uzak olduğu görüşünde.
Deutsche Welle Türkçe'nin haberine göre, 2 binden fazla tutuklu, düzinelerce sanık ve yolsuzluktan vatan hainliğine uzanan birçok suçlama. Mısır’da silahlı kuvvetler tarafından iktidardan uzaklaştırılan Müslüman Kardeşler 85 yıllık tarihlerinin en büyük dava dalgasıyla karşı karşıya. Aralarında geçen ay mahkeme kararıyla yasaklanan ve bütün mal varlığına el konulması kararı alınan örgütün lideri Muhammed Bedii ve başstratejisti Hayrat El Şatır’ın da bulunduğu bir grup isim salı günü (29.10.) hâkim karşısına çıkacak.
Hakkında bir dizi suçlama bulunan eski devlet başkanı Muhammed Mursi’nin ise 4 Kasım tarihinde mahkemeye çıkarılması öngörülüyor.
Ancak temmuz ayı başında ordu tarafından devrilen ve bilinmeyen bir yerde tutulan Mursi hakkındaki hukukî süreç konusunda pek bilgi yok. İnsan hakları konusunda uzman Kahireli hukukçu Ahmed Usman, kimsenin, avukatlarının bile Mursi ile görüşmesine izin verilmediğini söylüyor. Mübarek yargılandığında savunma avukatlarının sanık ile bir araya gelebildiğini hatırlatan Usman, Mursi ile kimsenin konuşamadığını belirtiyor.
Müslüman Kardeşler'in önde gelen isimlerine yöneltilen suçlamaların listesi bir hayli uzun. Örneğin Mursi 2011 yılındaki devrim sırasında Kahire’nin kuzeybatısındaki bir hapishaneden kaçmakla suçlanıyor. Savcılık, eski devlet başkanına ayrıca Filistin’deki Hamas yönetimi ile Mısır’a karşı komplo düzenleme suçlaması yöneltiyor. İlk duruşmada ise, Mursi’nin 2012 yılının aralık ayında göstericilere yönelik şiddet emri verdiği yönündeki suçlamalar ele alınacak. Örgütün birçok üyesine de şiddete teşvik ve yasadışı silah taşıma suçlaması getiriliyor. Gözlemciler, en az bir düzine ayrı dava açılacağını ve birçok sanığın idam cezasına çarptırılabileceğini belirtiyor.
Halk ise davaların Mursi taraftarları ile güvenlik güçleri arasında yeni kanlı çatışmalara yol açmasından endişe duyuyor. Ancak hükümete yakın çizgisiyle tanınan El Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden siyaset bilimci Hasan Ebu Talib, duruşmaların öngörülen tarihlerde yapılmasından yana. Devletin davaları durdurma kararı almasının, Müslüman Kardeşler’in şantajcı taktiklerinin başarıya ulaşması anlamına geleceğini kaydeden Ebu Talib, bunun da devletin çok güçsüz olduğunun bariz bir işareti olacağını belirtiyor.
Müslüman Kardeşler taraftarları ise davaların göstermelik olacağı uyarısında bulunuyor. Birçok insan hakları savunucusu da bu uyarıyı paylaşıyor. Açıklamalarda hem Müslüman Kardeşler’i uluslararası bir terör örgütü olarak damgalamaya yönelik suçlamalar eleştiriliyor, hem de sanıkların yeteri kadar avukat desteği göremediği belirtiliyor. Mursi’yi savunması öngörülen bir avukat, aldığı tehditler üzerine ülkeden kaçarken, örgüte yakın birçok avukat da demir parmaklıklar ardında. Bu nedenle en önde gelen sanıklar da ifade vermeye yanaşmıyor. Mısırlı yetkililer, Mursi‘nin, seçilmiş devlet başkanı olduğunu tekrarlayarak, suçlamaları yanıtsız bıraktığını bildiriyor.
Örgüte karşı açılan davalardaki sanık sayısı, Hüsnü Mübarek rejiminin yargılandığı davalardaki sanık sayısından yüksek. Suçlamalar da daha ağır. Gözlemciler bu nedenle davaların siyasi amaçlara yönelik olarak görüleceği tahmininde bulunuyor. Avukat Usman, davaların İslamcılar ile ordu arasındaki iktidar kavgasının hukukî devamı olduğu görüşünde. Usman, "Bu davaların önemli bir bölümünde amaç intikam. Bir grup iktidara gelmeye çalışıyor, ikinci bir grup ise, diğerini imha etmeye çalışıyor.“ ifadesini kullanıyor.
Ahmed Usman adalet makamlarının şeffaflıktan uzak olmasını da eleştiriyor ve davaların nerede görüleceğinin, basın mensupları ya da başka gözlemcier tarafından izlenmelerine izin verilip verilmeyeceğinin bilinmediğini söylüyor.