Mustazaf-Der: Bizi artık evlere ve camilere hapsedemeyeceksiniz

Mustazaf-Der: Bizi artık evlere ve camilere hapsedemeyeceksiniz

Mustazaf-Der  Diyarbakır'da yaptığı gövde gösterilerinin ardından bu kez de İstanbul-Kazlıçeşme'de meydanları doldurdu. Kutlu Doğum Haftası nedeniyle Kazlıçeşme Meydanı'nda bir mitingle düzenleyten Mustazaf-Der, ''bizi artık evlere ve camilere hapsedemeyeceksiniz'' dedi.

Yıldıray Oğur'un ve Aysun Yazıcı'nın Taraf gazetesinde yer alan haberi şöyle: Bilenler bilir, İstanbul Kazlıçeşme Meydanı’nda miting yapmaya karar vermenin kendisi bile bir meydan okumadır. Seçimlerden önce CHP’nin sadece bu devasa meydanda miting yapma kararı bile iktidar iddiasına delil yapılmıştı. Bugüne kadar bu meydanı AKP ve Newrozlarda BDP doldurabildi. Dün bu ikiliye üçüncü bir aktör eklendi.
 
Peygamber Sevdalıları Platformu’nun arkasında, 2000’lerden itibaren Mustazaf- Der (Mustazaf, Mustekbir yani ezenin zıddı yani ezilen demek. Proletarya kelimesinin İslamcası diyen de var) olarak faaliyetine devam eden Hizbullah var. Ama bunun bu şekilde söylenmesinden pek hoşlanmıyorlar. Çünkü karşımızda yıllardır PKK’dan beklenen silah bırakıp, sivilleşme yolunda 10 yıldır adımlar atan yeni ve yasal bir örgüt var.
 
 

Tek düşman: Ebu Leheb ve Ebu Cehil

 
 
Doğrusu, hiç bilmeyen biri 2000’lerin başında tüm Türkiye’yi şok eden o mezar evleri, domuz bağlı insan görüntüleriyle dünkü meydanı dolduran kızlarını omuzlarına almış babaları, Süpermen tshirtli, rayban gözlüklü gençlerin görüntüsünü yan yana getiremez. 10 yıl önce silah bırakan Kürdistan’ın en büyük ikinci örgütü yeni sivil yüzüyle yeniden görünür oluyor bir süredir. Peygamber Sevdalıları’nın Diyarbakır ve Batman’da yüzbinlerin katıldığı mitingleri Kürt meselesini göz ucuyla takip edenlere bilmem kaçıncı kez “neler oluyor” sorusunu sordurdu.
 
Şaşılacak bir şey yok aslında. Kürtler dindar ve Peygamber’in doğumunu Türk-İslam sentezinin sızmadığı bir etkinlikte kutlamayı tercih ediyorlar. Bu yüzden de “Biz seni görmeden sevdik” yazan platformun etrafını dolduran kalabalıkta en dikkat çeken kadınların çoğunlukta olması şaşırtıcı değil. Haremlik-selamlık uygulanan mitinge katılanların yüzde 70’i haremlik bölümündeydi denebilir.
 
 

Bu meydanda başka isimler yüceltildi

 
 
Sık sık tekbir getirilen mitingde, vaaz-nasihat havasında ve gözyaşlarıyla dinlenen konuşmalara Grup Özlem’in Kürtçe ve Türkçe ilahileri eşlik etti. Ne şarkılarda ne de konuşmalarda siyasi mesaj yok gibiydi. Pozitif mesajlar içeren konuşmaların hedefinde ise sadece iki isim vardı: Hz. Muhammed’e düşmanlık ettikleri için Kuran’da lanetlenen Ebu Leheb ve Ebu Cehil. Kötücül bir yorumla ad vermeden onların zihniyetini temsil edenler hedef alındı denebilir tabii.
 
En ciddi siyasi mesajlardan birini Mustazaf- Der İstanbul Başkanı Sait Şahin verdi. Şahin’in, “Kazlıçeşme Meydanı’nda daha önce yüz binler başka isimleri yüceltti, biz buraya Allah’ın, Peygamberi’nin adını yüceltmeye geldik” sözleri sanki daha önce bu alanı dolduran BDP’ye ve AKP’ye mesaj gibiydi. Daha sonra kürsüye çıkan hareketin gazetesi, Doğru Haber’in Genel Yayın Yönetmeni ve liderlerinden Mehmet Göktaş “Biz buraya piknik olsun diye toplanmadık” diyerek başladığı konuşmasında,“Dün bir bedel ödeyip de bugüne geldik” sözleriyle ad vermeden hareketin Hizbullah kökenlerine selam gönderdi. Ardından söylediği “Bu kalabalığı bir daha kimse evine, camiye hapsedemeyecek, bundan sonra meydanları dolduracağız” cümlesi ise 10 yıllık bir sessizlikten ve geri çekilmeden sonra Hizbullah’ın yeni sivil yüzüyle yeniden sahalara döndüğünün habercisi gibiydi.
 
 

Kürtçe ilahiler de okundu

 
 
Mitingde arada Kürtçe ilahiler okunmasa Kürtlük vurgusu görünür değildi. Diyarbakır’daki mitingde sarı-kırmızı-yeşilli üzerinde kelime-i tevhid yazan bayraklar dikkat çekmişti. İstanbul’daki mitingde ise renkler yeşil, kırmızı ve beyazdı. Göktaş, “Biz Peygamberin ümmeti olmaktan daha şerefli bir kimlik ve pasaport tanımıyoruz” diyerek hareketin milliyetçiliğe karşı ümmetçilik çizgisinin altını çizdi.
 
 

Yeni bir Hizbullah bu

 
 
Artık peygamberin doğumu için Salavat Kampanyası düzenleyen yeni bir Hizbullah bu. Kampanya boyunca 831 milyon küsur salavat çekilmiş. Bunun nasıl sayıldığı ve organize edildiğini merak ediyor insan. Ucuz baklavalardan alıp, fotoğrafları çeken Aysun’la birlikte gazeteye döndükten sonra alanda Hüseyin Velioğlu posteri açıldığını gördüm merkez medya sitelerinden birinde.
 
Tabii bu mitingi buradan ya da binlerce çarşaflı kadın ve yeşil bayraktan görmek de bir seçimdir. Ama böylece bundan sonra adını daha sık duyacağınız yeni bir sosyolojik ve siyasi gerçekliği klişelerle örtüp görmezden gelmiş olursunuz.
 
Bir şekilde sivilleşmeye ve yeni bir söylemle yeniden siyasi alana çıkmaya çalışan bir hareket var karşımızda. Böylesine bir gövde gösterisinde geçmişine sadece ödenmiş bedeller üzerinden selam gönderirken, ona ısrarla geçmişi hatırlatmak ne işe yarar bilemedim.