Müziğe para yok

Müziğe para yok
Zaman gazetesinden Ali Pektaş, Türkiye'nin önde gelen besteci ve gitaristlerinden Akın Eldes ile müziği üzerine bir söyleşi yaptı.Türkiye'nin önde gelen besteci ve gitaristlerinden Akın Eldes, müzikal yolculuğuna 'Ara Taksim' (Piccatura Müzik) adlı yeni albümüyle devam ediyor. Almanya'da doğan ve ilk albümü 'Kâfi'yi 2002 yılında yayımlayan sanatçıyı müzikseverler Bulutsuzluk Özlemi ve Pinhani grubunda yaptığı başarılı çalışmalarla tanıyor. Her albümünde ruhunda biriken değişik ve farklı sesleri dinleyicisine sunan Eldes, kendi müziğini farklı renkleri buluşturmaya çalışan samimi bir müzik olarak tanımlıyor. Son çalışması Ara Taksim'i geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden Tanju Duru'ya ithaf eden sanatçı, kendini halen müziği öğrenmeye çalışan bir insan olarak görüyor. Sanatçı ile müziği ve yeni albümü hakkında konuştuk. Bu dördüncü albümünüz ve her albüm arasındaki karakter farkı dikkat çekiyor. Bu farklılığın sebebi yaşanmışlık mı yoksa müzikal yolculuğunuzdaki değişimler mi? Değişik renkteki müzikleri büyük bir zevk ile dinlememin etkisi büyük. Bunun dışında müziğe başladığım yıllardan 1996 yılına kadar beste çalışması yapmayı ertelemiş olmam da bir etken olabilir. Erteledim, çünkü önce enstrümanımı ve müziği öğreneyim diye düşünürdüm. Sonra bu düşüncemin yanlış olduğunu anladım. Şimdi müziği ve enstrümanımı beste çalışması yapma yolu ile öğrenmeye çalışıyorum. Dolayısı ile geçmişten gelen bir birikim de söz konusu. Ama yine de bence 4 albümün de omurgası aynı: Görece basit ve sade bir müzikal yapıyı doğaçlamalar ile çeşnilendirmek. Fark sadece üst taraftaki renklerde.. Siz kendi müziğinizi nasıl tanımlıyor ve nereye koyuyorsunuz? Farklı renkleri ve kavramları buluşturmaya çalışan samimi bir müzik.. Bulutsuzluk Özlemi'nden ayrılışınız sanırım kendi müziğinizle daha çok baş başa kalmanıza neden oldu. Bu ayrılışın müziğinize etkileri neler oldu? Ayrılmasam da ben bu çalışmaları kendi müzikal iklimimi kurma ihtiyacından yapıyor ve yayınlıyor olacaktım. Sadece biraz daha fazla efor sarf etmem gerekecekti. Bireysel müzik gelişimi açısından grup motive edici bir ortam olabilir, bir engel de oluşturabilir. Bu bence önemli ölçüde grup üyelerinin müziğe bakış açısına göre değişir. Albümleriniz ve müziğiniz çok kaliteli. Fakat bu türden çalışmalar genelde insanlara zor şartlar altında ulaşır. Türkiye'de kaliteli müzik yapmak zor mu ya da bedeli nedir? Enstrümantal müziğe insanların ilgi duyup ulaşmak istemesi doğal olarak zor gibi. Bence bu sadece ülkemize has bir durum değil. Kişiye özel müzik yapmak, yayınlamak, destek bulmadan elbette çok zor. Bu müziği benimle paylaşan, ruhlarını karşılıksız katan müzisyen arkadaşlarıma, ilgi gösterip yayınlayan plak şirketlerine, albümümü alanlara, her ne kadar sayısı şimdilik az da olsa çaldığımda beni dinlemeye gelenlere teşekkür ederim. Bu albümü geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Tanju Duru'ya ithaf ettiniz. Duru'nun müziğinizdeki yeri nedir? Öncelikle çok önemli bir dostumu kaybettim. Her ne kadar kayıt stüdyosunu en başta bana karşılıksız açarak sonsuz destek olduysa da, ben Tanju'yu daha ziyade grup elemanı gibi algılardım. Müzikal öneri ve düşünceleri ile bana çok yardımı dokundu. Benim için Tanju'nun varlığı, kayıt stüdyosundan daha öte bir yerdi. Bu duyguyu sanırım daha birçok müzisyen arkadaşım paylaşıyordur. Bir aralar albüm yapmamayı ve internet üzerinden yayınlamayı düşünmüştünüz. Bu anlamda müzik piyasamızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bence şimdiki ortam daha sağlıklı. Ama bazı insanların sevdikleri gruplara dahi para vermemeyi (albüm satın almama, konserlere sadece bedava ise gitme gibi) alışkanlık haline getirdiklerini düşünmeye başladım. Bunu hoş bulmuyorum. Müziğimizin mevcut durumuna baktığınızda, geleceği adına neler düşünüyorsunuz? Batı ile kıyaslayınca teknik anlamda şimdilik epey gerideyiz. Ama bence müzik sadece teknikten ibaret değil. Notaya can veren yüreğin ve ruhun ise zaten kıyası olamaz. Mevcut ortam münasebeti ile gelecekte çok daha fazla özgün ruhların, seslerin var olacağına inanıyorum. Üstelik müthiş bir kültürel hazineye sahip olmamız da ayrı bir avantaj. Özetle gelecek konusunda oldukça iyimserim, yeter ki bize bir şey olmasın. Siz aynı zamanda turist rehberliği de yapıyorsunuz. Bu gezilerin müziğinize etkileri oluyor mu? Ne zaman tur bittikten sonra gitarı elime alsam hoşuma giden melodiler, armoniler çıkıyor. Onları hemen defterime not ediyorum. Umarım onları da parça olarak tamamlayıp çalabilirim.