"Yavşak arabesk" sözlerinizden size karşı oluşan bu büyük tepkiyi nasıl açıklıyorsunuz?Vahim bir durum...Üslup konusunda bir hata yaptığınızı düşünüyor musunuz?Bu konuda, "Arabesk yavşaklığı" diye bir basın açıklaması yapmış değilim. Bu paragraf, kişisel facebook profilimdeki bir arabesk tartışmasından alıntılanıp, daha doğrusu çalıntılanıp medyaya taşındı. Son cümlemin dobra olduğunu herkes biliyor. Ama sorun benim dobra olmam değil. Sorun paragrafın içeriğindeki gerçekler.
Arabesk dinlediği, dolayısıyla Türk halkına hakaret ettiğiniz iddiasında bulunanlar var.O tarafa çekmek isteyenler var. Yanlış yapıyorlar. Halka hakaret yok. Halkı aşağı çekenlere kızgınlık var.
Sizi "seçkinci", "snob" bulanlar var. Hatta Haşmet Babaoğlu bunlara "faşişt"i de ekliyor. Faşist misiniz?Louis Armstrong der ki; "İki tür müzik vardır, iyi müzik ve kötü müzik." İyi müziği savunmak ne zamandan beri faşizm oldu? Dünya değerlerini savunmak elitistlik değil. Dejenerasyona karşı asıl, "İnsani değerleri" savunmak biz insanoğlunun görevidir.
Dileyen, dilediği müziği dinleyemez mi?Tabii ki dinler. Benim paragrafımda böyle bir dayatma mı var? "Sadece şunu dinleyin" gibi bir dayatma mı var? Bu tartışmalar maalesef bu boyutlara varıyor... Ben kendim evde, Sting, Björk, Zeki Müren, Veysel ve birçok tür müzik dinleyen bir insanım. Konu, "Fazıl düşmanlığı"na dönüştürüldü.
Tabii twitter'da Ahmet Hakan'la olan polemik tartışmayı alevlendirdi.Ahmet Hakan ve Cüneyt Özdemir gibi insanlar benimle müzik tartışamaz. Herkes uzmanlıklara saygı göstermeli.
Size yönelik en sert eleştiriler magazin dünyasından geldi...Bu camianın starları benim bu ruha özgü kavramlara verdiğim sert tepkileri üzerlerine aldılar. Ve söylenilenin sadece müzik konusunda olduğunu sanıyorlar. Cenk (Eren) diye biri var. "Evet, yavşak müzik yapıyorum, kime ne?" diyebiliyor. Halbuki, "Yalan dolan", "Duyarsızlık" ya da "Emek karşıtlığı" kavramsal konulardır. Sadece müzik konuları da değildir... Bu toplumsal tükenmişliğe iltifat etmemizi bekleyenler var sanırım. Neden "emek karşıtı" olarak değerlendiriyorsunuz arabeski?Öyle çünkü. "Ömür boyu emek verilmesi gereken" bir sanattır müzik. Daha dün TV sunucusu veya köşe yazarı olan gençler, bugün önümüze "Şarkıcı" diye konulup müzisyen gibi konuşmaya başlarsa burada bir yanlışlık var demektir.
Bugün oluşan müzik kültürü, biraz da okullarda verilen müzik eğitiminin yetersizliğinden değil mi?Okullardaki müzik eğitimindeki eksiklikleri, çöküşü, tek eleştiren müzisyen bendim. 2007 yılında. Dönemin AKP'li Milli Eğitim Bakanı (Hüseyin Çelik) beni mahkemeye vermeye kalkmıştı. Başbakan Yardımcısı da (Dengir Mir Mehmet Fırat) , "Fazıl Say gitsin, ona ihtiyacımız yok!" demişti... Eleştiriye tahammül de bu kadar...
Bir sentez olarak da değerlendiriliyor.Entel liberaller arabesk için sürekli, "Doğu- Batı sentezi" demeye başladı. Bu kesin olarak yalandır. Bir tek Batılı görmedim arabesk dinleyen.
Tabii bu tartışmalar sırasında arabeski "etik dışı" olarak da nitelediniz. Neden?Bu konuyu müzisyenler arasında masaya yatırırsak anlaşılır dediğim. Müzisyenler de aynı fikirleri diyeceklerdir. Zaten arabeskteki etiksizliği bu tartışmada da yaşadık. Ben bir kavramı eleştiriyorum. Kimse o eleştirdiğim kavramı savunmuyor farkındaysanız. "Etik savunma" gördünüz mü beş haftadır?
Arabeski bir kenara bırakırsak Türk popunda durum ne?Onno Tunç ve Uzay Heparı'nın vefatından beridir tek bir albüm göremedim ikinci kez dinlemek isteyebileceğim... Herkes zannediyor ki; "Pop sadece solistin işidir." Hayır! Pop, aslında yüzde 10 solistin, yüzde 90 diğer emeği geçenlerin işidir. Ve iyi müzik olan pop vardır. Satış için olan pop vardır...
Tabii pop ve arabesk müzik denilince akla gelen ilk isim de Sezen Aksu... Siz bu tartışmalarda Sezen Aksu'yu nereye oturtuyorsunuz?Hiçbir yere oturtmuyorum.
Arabesk midir Sezen Aksu?Emin olamadım. Toplumsal duyarlılıkları çok olan bir kadındır.
Geçmişte kendisiyle bir arada bulunmaktan pişman mısınız?Sezen Hanım ile Metin Altıok'u anma gecesinde, Onno Tunç bestesi "Kavaklar" şarkısını çaldık. Niye pişman olayım? Önemli bir duyarlılıktır. Duygulu söylüyordu. Kaydı sonradan dinlediğimde biraz şaşırdım. Piyano, Do minör'den başlıyor, Sezen, Do diyez minör'den girip, Si minör'de arıyor parçayı. Son derece kirli. On notanın yedisi kirli. Detone ve kirli olunca da beni bu müziğin, "Duygulu" olduğuna inandıramazsınız. Duygu dediğimiz şey tüm duyuların birleşimidir. Kulak da en önemli duyudur. Müzik yapıyoruz. Patlıcan yemeği değil...
'Hülya Avşar'la mahkemede hesaplaşacağız'
Bu tartışmalarda dikkat çeken bir diğer nokta da, arabeskçilerin size yönelttiği eleştirilerdi. Orhan Gencebay, Müslüm Gürses, sert ifadeler kullandılar. Bu sözler sizi yaraladı mı?Gencebay ile aslında sadece ikimizin tartıştığı, hiçbir sunucunun bile olmadığı, naklen yayın bir TV programına katılmak isterim. Konu müzik olsun. Müslüm Gürses konusunu sonra konuşuruz...
Hülya Avşar, "Sizin tedavi olmanız gerektiği"ni söylüyor. Sizle ilgili her tartışmada bir delilik-dâhilik sorgulanıyor. Merak ettiklerini sorayım: Deli misiniz, dâhi mi?Dünyadaki 7 milyar insanın hepsinin tedavi olması gerekir bence. Ama mesele, tedavi olmanın yaşamımızda bir faydaya dönüşmesi. Hülya Hanım sanırım mahkemede hesaplaşacak dedikleriyle. Benim, "Dâhi veya deli olmam" konusuysa Türkiye'nin 2120 yılına kadar umurunda olmaz, merak etmeyin...
Sizin için, "Tuzu kuru tabii. Yurtdışında okudu. Zengin. Konuşur tabii" deniyor.Klasik müzikçilere olan önyargıları 15 yıldır kıramıyorum. Bakın ben geçim sıkıntısı çeken bir aileden geliyorum. Babam sol görüşlü bir edebiyatçıydı, 12 Mart'da hapis yattı. Devlet Konservatuvarı'na gittim. 17 yaşımdaysa Alman Devlet Bursu'nu kazanarak Almanya'ya gittim. Ondan sonrası kendi ayaklarımın üstünde durmaktı. New York'ta dünya birincisi oldum. O günden beridir de dünyanın her köşesinde binlerce konser verdim, beste yaptım, Türkiye'den hiç takip edilmeyen bir daldır klasik müzik, ben en yükseklere tırmandım. Ve kimsenin yardımı olmadan. Klasik müzikte çok para yoktur Kutlu. Kültür sanatta çok para yoktur. Çok pahalı yerlerde yemek içmek eğlenmek gibi alışkanlıklarım yok. Kızım ve ben varız. Hayattaki ihtiyaçlarımız var. Evde 6 kedi,2 köpek var. O kadar.
'ARABESK, TOPLUMSAL ÇÖKÜŞÜN ÖLÜMÜ BEKLEYEN TEMBEL RUHUDUR'
Arabesk nedir?Arabesk bir ruhtur. Toplumsal bir ruh; bir çöküşün ruhu. Yılışıklıkla zaman geçirerek ölümü bekleyen o tembel ruh... Mesela Türkiye'de en önce televizyon arabesktir. Bütün gün yılışıklık seyrediyorsunuz, akşam haberler başlıyor: 35 şehit, 27 tutuklama, 62 cinayet, 78 kişi trafik kazasında öldü. 20 milyon insan işsiz, 10 milyon insan açlık sınırında, İsrail'le savaş durumu, Ermenistan'la savaş durumu. "Türkiye çözüldü, Türkiye tükendi, tuttuğunuz takım ön elemede elendi" haberIeri. Sonra haberIer bitiyor ve yılışık programlar devam ediyor. Hiçbir şey olmamış gibi, seyrettiğiniz haberler anlamsızmış gibi... Göbek atan Iar, kirli söylenen şarkılar, düzeysiz konuşmalar, saçma sapan espriler, bir cehalet okyanusu. O ruh işte bu; arabesk!
Ne tür bir yılışıklıktan söz ediyorsunuz?Düşünün ki, öğleden sonra yemek programı. Yemek yapanların tahammül edilmez laf salataları. Hiçbir şey öğrenemeyeceğimiz bir boş laf galaksisi içindeyiz... Ve, "Televizyonda yemek yapanlar" göbek atmaya başlıyorlar. Aniden! Hiçbir sebep yokken. Onlar göbek ata dursun, altyazı geçmeye başlıyor, memleketin bir yerinde olan hazin ölümler altyazıdan geçiyor, sol köşede ise bir margarin reklamı. İyice vıcıklaşması için. Altyazı bedenlere sıkılan kurşunları geçiyor, görüntüdeki vıcıklık ise ruha sıkılan kurşunları.