Milliyet yazarı Nagehan Alçı, Kabataş Erkek Lisesi, Cağaloğlu Anadolu Lisesi, Vefa lisesi, Kadıköy Anadolu Lisesi, Bornova Anadolu Lisesi gibi tarihi okullarda tepkilere neden olan 'proje okul' uygulamasıyla ilgili olarak "Sadece CV değil, tek tip bir ideoloji okullara hakim oluyor kaygısı da önemli. Orada da müdür yardımcısının bir konuşması yüzünden bu hafta çok konuşulduğu için Kabataş Erkek Lisesi’ndeki durumu inceledim. Gelenler arasında 6-7 Türk Eğitim-Sen’li yani ülkücü, 1 Eğitim-Sen’li yani solcu var. Tabii Eğitim Bir-Sen’liler de var. Sayı daha dengeli olmalı ama her görüşten var. Yani yalnızca Eğitim Bir-Sen’li, kısacası hükümetin çizgisine yakın öğretmenler alınmıyor. Ama tabii bence sol ve sosyal demokratlara daha çok yer açılması gerekir" dedi.
Nagehan Alçı'nın "Bu okullarda illa kadro değişikliği gerekli mi?" başlığıyla yayımlanan (16 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Geçtiğimiz haziran ayında İstanbul (Erkek) Lisesi mezuniyetinde öğrencilerin müdür Hikmet Konar’a sırtlarını dönmeleri üzerinden başlayan ‘proje okul’ tartışması büyümüş, bu kapsama alınan meşhur liselerde protesto eylemleri olmuş, hükümet kanadı da bu gelişmelere tepki göstermişti. Ben bu mesele üzerine 12 Haziran’da ‘İstanbul Erkek, Galatasaray, Kadıköy Anadolu... Liselerde neler oluyor?’ başlığıyla bir yazı yazmış ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘proje okul’larla ilgili yönetmeliği yayımlamamış olmasını eleştirmiştim. 1 Eylül’de yönetmelik yayımlandı ve yönetmelikle birlikte bu okullarda 8 yıl görev yapmış öğretmenlerle yollarının ayrılması meselesi gündeme geldi. Şimdi tartışma yeni bir boyut kazanmış olarak ilerliyor. Okullarda yine gerginlik, Kadıköy Anadolu’da öğretmenlerin gidişini protesto eden öğrencileri müdürün sorguya aldığı konuşuluyor, bazı okulların velileri bildiri hazırlıyor vs vs... Öncelikle şunu söyleyeyim: Bu ülkenin en başarısız alanlarından birinin eğitim olduğunu yeri gelince hatırlatan bir gazeteciyim. Yani bence yalnızca bazı okullarda değil, tüm okullarda bir değişime ihtiyaç var. Hatta bu konuda ciddi incelemeler yapan ve önemli yazılar yazan İsmet Berkan’ın da söylediği gibi en alttaki okulların değişime daha da çok ihtiyacı var. Ancak değişim öncelikle zihniyetten başlamalı. Bizdeki eğitimin üzerine oturduğu, ezberi önceleyen, bireyi arkalayan, itaati teşvik eden kafayı gömerek işe başlamak gerek... Öte yandan, değişim sindire sindire, alıştıra alıştıra olmalı. Devrimsel değil, evrimsel adımlarla ilerlemeli. Adaptasyon zamanı gözetilmeli. Bu okullarda ortaya çıkan direnişin önemli oranda bu temel ilkenin gözetilmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Yeni yönetmelik proje okullarda 8 yıl görev yapmış öğretmenlerin o okullardan gönderilmesini öngörüyor, okul müdürlerine de 4 yıl görev yapmışları değiştirme yetkisi veriyor. Böyle olunca aralarında bir bağ oluşan öğretmen ve öğrenciler bu kadar radikal bir değişime tepki gösteriyor. Halbuki her yıl birkaç öğretmenin gidip yerine yenilerinin gelmesiyle yavaş bir değişim yaşansa tablo farklı olacak. 15 Temmuz yüzünden eylüle kaldı Üstelik bu yönetmelik haziranda yayımlanacaktı, en azından yaz tatili boyunca bir çalışma yapılacak, değişim o süreçte yaşanacaktı. Ancak bakan değişikliği ve 15 Temmuz darbe girişimi araya girdi, eylüle kaldı. Okullar açıldıktan sonra işler iyice zorlaştı. Peki, bu okullarda illa bir kadro değişikliği gerekir mi? Giden öğretmenler Atatürkçü olduğu için gidiyor, yerine gelenler İslamcı olduğu için mi geliyor? Evet, bu okullarda bir değişim gerekiyor. En iyi öğrencileri alan okullar en iyi öğretmenlere sahip olmalı. Donanımlı ve tecrübeli öğretmenler görev yapmalı ve arada rotasyonla enerji diri tutulmalı. Halbuki yıllardır aynı yerde çalışan, hantallaşan, kendini geliştirmeyen öğretmenler var. Çoğu mesleki başarı değil, kıdem nedeniyle görev başındalar. Mesela Kabataş Erkek Lisesi’nde 30 öğretmen gelmiş, 30 öğretmen gidecek. Gelenler arasında 20 yüksek lisanslı, 4 doktoralı var. Gidenlerde ise sadece 5 yüksek lisans. Ancak sadece CV değil, tek tip bir ideoloji okullara hakim oluyor kaygısı da önemli. Orada da müdür yardımcısının bir konuşması yüzünden bu hafta çok konuşulduğu için Kabataş Erkek Lisesi’ndeki durumu inceledim. Gelenler arasında 6-7 Türk Eğitim-Sen’li yani ülkücü, 1 Eğitim-Sen’li yani solcu var. Tabii Eğitim Bir-Sen’liler de var. Sayı daha dengeli olmalı ama her görüşten var. Yani yalnızca Eğitim Bir-Sen’li, kısacası hükümetin çizgisine yakın öğretmenler alınmıyor. Ama tabii bence sol ve sosyal demokratlara daha çok yer açılması gerekir. Öte yandan, maalesef eski kadrolar oluşturulurken topluca Eğitim-Sen’liler alınır, buna da ses çıkarılmazdı. Okulda ideoloji mi olur, derseniz, tabii ki olmamalı. Diğer taraftan, her insanın bir siyasi görüşü var ve önemli olan kadrolarda çoğulculuğu yakalamak. Bir de öğretmenlerin öğrencilere ders verirken ideolojik bağnazlık yapmalarının önüne geçmek... Arşiv fareliği yapanlar Kabataş Erkek Lisesi Müdür Yardımcısı Şakir Voyvot’un yaptığı bir konuşma ortalığı karıştırdı. İmam Hatip Liselerine övgüler düzülen konuşma adeta proje okulların amacını anlatan bir konuşmaymış gibi takdim edildi. Şakir Voyvot yaklaşık 1 sene önce Kabataş Erkek’e öğretmen olarak atanmış, daha önce Kartal’da bir İmam Hatip’te öğretmenlik ve idarecilik yapıyormuş. İnternete düşen konuşma memleketi Trabzon Sürmene’de Anadolu Gençlik Derneği’nin toplantısında 2013 yılında kaydedilmiş, yani Voyvot İmam Hatip’te öğretmenken… Bu konuşma Kabataş Erkek Lisesi müdür yardımcısıyken yapılsa elbette çok yanlış olurdu ve derhal görevden alınması gerekirdi. Ancak 3 yıl önce zaten İmam Hatip’te görevliyken yapılmış bir konuşma bu. Yapılan arşiv fareliğinden öte değil. Ha, mesele bu ideolojinin Kabataş Erkek’e girmemesi meselesi ise, ki esas gürültü bundan kopuyor, orada da yukarıda yazdıklarımı hatırlamak gerek. Yani her görüşten öğretmen var, olmalı, çoğulculuk gözetilmeli...