Beş tutuklunun yanarak can verdiği nakil aracına ilişkin olarak hazırlanan dördüncü bilirkişi raporunda, "Yangının önceden tahmin edilemeyen teknik bir arıza sonucu çıktığı" öne sürülerek, olayla ilgili sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle yargılanan herkesin 'suçsuz' olduğu belirtildi.
Kayseri’de cezaevi nakil aracının alev alarak yandığı ve içindeki beş tutuklunun feci şekilde can verdiği olaya ilişkin dördüncü bilirkişi raporu tüm ilgilileri akladı. Raporda, “Yangının önceden tahmin edilemeyen teknik bir arıza sonucu çıktığı ve tutukluların yanmasına, kilitli hücrede yolculuk yapmalarının neden olduğu” savunuldu. Bu tespit dışında, sanık olarak yargılanan aracın şoföre ve komutanı ile önceki bilirkişi raporlarında asli kusurlu kabul edilen benzin istasyonu ve araç bakım yetkililerinin kusursuz olduğu ileri sürüldü. Ayrıca araç alım şartnamesini hazırlayan Adalet Bakanlığı görevlilerine de kusur atfedilemeyeceği iddia edildi.
Metris Cezaevi’nden 11 Eylül 2011’de yola çıkan cezaevi nakil aracı yedi şehir ve beş ilçe dolaşıp, beş günde 3 bin 166 kilometre kat ettikten sonra, motorundaki arıza nedeniyle 16 Eylül’de tutuşmuştu. Araçta elleri kelepçeli halde bulunan 5 mahkûm ve tutuklu yanarak can vermişti. Sürücü Cafer Sarı ve araçta görevli komutan İsmail Bostan hakkında ‘taksirle adam öldürmeye sebebiyet’ iddiasıyla Kayseri 1. Ağır CezaMahkemesi’nde dava açılmıştı.
İsmail Saymaz'ın Radikal'de yayımlanan haberine göre ilk rapor, Pınarbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi’nden üç uzman tarafından 21 Aralık 2011’de hazırlandı. Raporda; araçların servis hizmeti bakımından yeterli ve özenli bir alt bakım görmediği sonucuna varıldı. Raporun sonuç ve kanaat kısmında, “Araçların alt ve üst mekanik aksamındaki bakım eksikliği nedeni ile aşırı yağ sızması ve sızan yağ damlacıklarının motorun sıcak komponentlerine sıçraması sonucu kendi kendine tutuşması ile başlama olasılığının, yangının araçların serviste teknik açıdan yeterli ve ihtimamlı bir alt bakım görmemesi sonucu çıkma ihtimalinin çok yüksek olduğu sonucuna varılmıştır” denildi.
Yargılama başladıktan sonra Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi kazanın meydana gelmesinde kastı ve ihmali olanların kusur yüzdesinin belirlenmesi için Gazi Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Otomotiv Mühendisliği’nden ek bilirkişi raporu istedi. Üç uzman tarafından hazırlanan 20 Mayıs 2013 tarihli raporda; yangının standart dışı yakıt ve soğutma sistemi arızası gibi motordaki eksik bakımlar nedeniyle meydana geldiği sonucuna varıldı. Hakkında takipsizlik kararı verilmiş olan benzin istasyonu en büyük ihmal sahibi kabul edildi. Standart dışı yakıt ikmali yapan Elazığ Çayda Çıra adlı satış istasyonu yetkililerinin yüzde 50 asli, araç komutanının yüzde 20 asli, aracın alım şartnamesini hazırlayanlar ve araç bakım ve onarımından sorumlu servis yetkililerinin yüzde 10’ar, araç komutan yardımcısı ve şoförün yüzde 5’er tali kusurlu olduğu saptandı. Üçüncü rapor, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 3 Ocak 2014’te hazırlandı. Raporda, araç komutanı ve yardımcısına arıza nedeniyle kusur yüklenmezken; araç sürücüsü Cafer Sarı ve araç bakımından sorumlu servis yetkililerinin tali, akaryakıt istasyonu yetkililerinin ‘asli’ fail olduğu iddia edildi.
Mahkemenin, içinde hukukçuların da bulunduğu yeni bir ek rapor istemesi üzerine İTÜ’den beş akademisyen ve iki avukatın da olduğu, 9 Şubat 2015 tarihli sonuncu rapor hazırlandı. Fakat bu raporda; benzin istasyonu çalışanlarının, bakım servis yetkililerinin, sürücü ve araç komutanı ile Adalet Bakanlığı görevlilerinin kusursuz olduğu öne sürüldü. Raporda, aracın İstanbul’dan hareketinden itibaren uzun süre kullanıldığından motorda sıcaklığın yükselmesi ve sızan yağların egzoz gazlarıyla tutuşmasıyla yangının çıkmış olabileceği ifade edildi. “Yangının önceden tahmin edilemeyen teknik bir arıza sonucu çıkmış olduğu” savunuldu. Önceki raporun aksine, “yangının standart dışı yakıt kaynaklı olduğu yönünde bir tespitin bulunmadığı ve bakım eksikliğinin yangına neden olduğu varsayımını destekleyen yeterli somut delil bulunmadığı” ileri sürüldü. Ayrıca “yangının aracın üretim hatasından ve ayıplı olmasından kaynaklandığı yönünde yeterli delil bulunmadığı, aracın satın alma sözleşmesiyle yangının çıkışı arasında illiyet bağı bulunmadığı” ifade edildi. Öte yandan, “Sürücüler ve araç komutanının yangının çıkmasına neden olabilecek kusurlu davranışları bulunmadığı gibi araçta yangın çıkabileceğini öngörüp tedbir almalarının kendilerinden beklenemeyeceği” vurgulandı. Raporda, “yangının çıkış nedeninin teknik arıza olarak değerlendirilmesi karşısında, tutukluların hayatını kaybetmesine, tutukluların kapıları kilitli olan hücreler içinde yolculuk yapmak zorunda kalmalarının neden olduğu” savunuldu.
Avukat Necdet Edemen, “Baştan beri yargılama uzatılıyor. Sonuç alıcı herhangi bir işlem yapılmadığı gibi ilk rapordan beri muallak raporlar alınarak, adaletin gerçekleşmesi engelleniyor. Son rapor da sürpriz oldu. En azından araç şoförleri yönünden birilerinin sorumluluğundan söz etmesi gerekirdi. Yalnızca, araçta tespit edilemeyen bir arızadan söz ediyor. Bu da en azından cezaevi yönetimi ve şoförlerin ya da diğer ilgililerin sorumluluğunu gerektirir. Biz bu rapora itiraz edeceğiz” diyor.